TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
G20 Antalya Zirvesi tamamlandı. G20 Sirki, Antalya’dan Çin’in Hangzhou şehrine doğru yola çıktı. Bir sonraki gösteri 2016 yılının Kasım’ında olacak. G20, küresel gündemi takip etmek için güzel bir imkan. Bakmayın siz o, IŞİD küresel gündemin en önemli meselesi oldu laflarına. IŞİD, bu yıl küresel gündem tartışmalarının güncel çeşnisiydi yalnızca. Yemeklerde tuz neyse, karabiber, kırmızıbiber neyse işte o kadar. Zira küresel gündem IŞİD’den çok daha kocaman ve çok daha kapsamlı. Son dönemde küresel gündemin önemli meselelerinden birini dünya ticaretindeki yavaşlama oluşturuyor. Elbette bu durum Türkiye’yi de etkiliyor. İhracatımız yokuş aşağı bir seyir izliyor, dolar bazında istatistiklere bakarsanız. Bugün gelin rakamlara biraz daha yakından bakalım.
Küresel krizden önce ve sonra diye ikiye ayırıp bakarsanız, dünya ticareti rakamlarında sistematik bir değişiklik ortaya çıkıyor. 2012-2014 döneminde dünya ticaretinin yıllık büyüme hızı ortalama yüzde 3 civarına takıldı kaldı. Halbuki 1987-2007 döneminde dünya ticaretinin büyüme hızı yıllık yüzde 7,1 civarındaydı. Rakamlar IMF’nin Ocak 2015 tarihli bir çalışmasından. Merak edenler “The Global Trade Slowdown: Cyclical or Structural?” olarak arayabilir internetten.
Krizden sonra dünya ticareti yavaşlamaya başladı. Büyüme hızı yarı yarıya azaldı. Eskiden dünya ticaretinin büyümesi, küresel büyümeden fazla olurdu. Şimdi hadise tam tersi. Küresel ticaretin büyüme oranı, küresel büyüme oranlarının altında yer alıyor. Her değişiklik moral bozucu olduğundan, bu da analistleri tedirgin ediyor elbette.
Peki, bu eğilim nereden ortaya çıkıyor? İşte bu konuda rivayet muhtelif. T20 toplantılarında, G20 Antalya zirvesi için yapılan resmi, gayrı resmi hazırlıklarda bu rivayetler hep ele alındı. Ben ortada üç farklı açıklama çabası görüyorum.
Bunlardan ilki, doğrudan krizle birlikte artan korumacılıkla ilgili. Gelişmekte olan ülkelerin iç pazarlarının önem kazandığı bir dönemde, farklı ülkelerde artan korumacılık eğilimleri buna yol açmış olabilir. Herkes kendi iç pazarını kendisine saklamaya çalışıyor olabilir. Ben ortada bir korelasyon olsa da bunun bir nedensellik ilişkisi olduğundan tam emin değilim.
İkincisi, küresel değer zincirlerinin artan önemi buna yol açmış olabilir. Bu bir nevi dünyada işlerin yapılış biçiminin değişmeye başlaması demek. Dün, sınır aşan mallar dönemiydi. Üretim bir yerde yapılır, mallar her yere dağılırdı. Şimdi ise sınır aşan fabrikalar dönemindeyiz. Üretim her yerde yapılıyor, mallar ise bir yerde satılıp kalıyor. Burada Dünya Ticaret Örgütü’nü manasız kılan, imzalanmaya çalışılan bölgesel ticaret anlaşmalarını manalı kılan bir vakıa var doğrusu. TPP ve TTIP boşuna ortaya çıkıyor değil.
Üçüncü açıklamaya göre ise, dünya hammadde fiyatlarındaki düşüş, dünya ticaretinin büyüme hızını yavaşlatıyor olabilir. Özellikle hammadde üreticisi ülkelerin azalan geliri, o ülkelerin ithalat talebini azaltıyor olabilir bu kısa dönemde. Hammadde fiyatlarındaki düşüş eğilimi ise doğrudan faiz artışı beklentileri ile alakalı gibi duruyor bu kez. Herkes artan faiz ile birlikte ortaya çıkacak yatırım imkanlarından faydalanmak için likit kalmaya özen gösteriyor. Nedir? Şimdi önce hisse senetleri var. Ardından faiz yükselecek. Toprak altındaki serveti bir an önce çıkartıp nakde geçmek önemli bugünlerde. Doğrusu ya, ben bu kısa süreli hadiseyi en iyi açıklayanın bu üçüncüsü olduğunu düşünüyorum.
Şimdi lütfen şu iki grafiğe bir bakın. Türkiye’nin toplam ihracatının artış hızı da 2012’den 2014’e yavaşlıyor. Bu ilk grafik. Şimdi geleyim ikincisi ve daha çarpıcı olana. 2012’den 2014’e Türkiye’nin euro cinsinden ihracatı azalmıyor. Tam tersine artıyor. Ne azalıyor? Türkiye’nin dolar cinsinden ihracatı . Nedir? Türkiye’nin ihracatı iki parçadan oluşuyor: Avrupa’ya satılan mallardan oluşan euro bazında ihracat rakamları ile Avrupa dışı pazarlara olan mal satışımızı gösteren dolar bazında ihracat rakamları. TÜİK, döviz türüne göre ihracat verilerini dolar karşılıkları ile açıklıyor. Euro, dolar karşısında değer kaybettiği için euro cinsinden yapılan ihracatın dolar karşılığında azalma olmasını bekleyebilirsiniz. Ama aslında azalmıyor. Önce bir onu tespit edelim.
Ancak Türkiye’nin dolar bazındaki ihracatı 2012-2014 döneminde azalıyor. Ne var burada? Rusya, İran, Suudi Arabistan, Irak gibi petrol üreticisi ülkelere yaptığımız ihracat var. Türkiye’nin ihracatının üçte biri petrol üreticisi ülkelere yönelikti. Bunu daha önce yazdığımı hatırlıyorum. Şimdi ise ihracatımız tam da bu noktadan tekliyor.
Türkiye’nin ihracat menzilini uzatıp başka ülkelerin iç pazarına daha kolay erişim sağlamayı artık öğrenmesi gerekiyor. Ben Çin’in Bir Kuşak, Bir Yol Projesi’nin bu çerçevede önemli olduğunu düşünüyorum. İpek Yolu yaklaşımı aslında stratejik önemde. İlk kez ticaretin kurallarının değil, altyapısının tartışma masasına getirildiği bir proje ile karşı karşıyayız. Ticaretin software’i değil, hardware’i masaya yatırılıyor.
Türkiye’nin, ihracat stratejisi üzerine olan tartışmaları artık yerel kur/faiz çıkmazından kurtarması gerekiyor. İçinden küresel değer zinciri geçmeyen bir ülkenin ihracat performansını sistemli bir biçimde artıramayacağı bir döneme doğru gidiyoruz. Ticaretin altyapısının yeniden biçimleneceği bir dönemde Türkiye’nin Asya için hayalleri olması gerekiyor. Küresel gündemden bihaber Türkler ne yapıyor? “Bizim faiz düşmezse olmaz abi” diyorlar. Deryayı bilmeyen balıklar gibi bir nevi.
Şekil 1: Toplam ihracat (12-aylık kümülatif, y-o-y, %) (Aralık 2012 – Eylül 2015)
Kaynak: TÜİK, TEPAV hesaplamaları
Şekil 2: Döviz türlerine göre ihracat (12-aylık kümülatif, y-o-y, %) (Kasım 2013 - Eylül 2015)
Kaynak: TÜİK, TEPAV hesaplamaları
Not: TÜİK, döviz türlerine göre ihracatı dolar karşılıkları ile açıklamaktadır. Grafikteki euro eğrisi; euro cinsinden yapılan ihracatın euro karşılığını göstermektedir.
Bu köşe yazısı 20.11.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.