TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ben bu Çin yorumlarını pek abartılı buluyorum. Gün geçmiyor ki Çin ekonomisinin performansı ile ilgili olumsuz bir şeyler okumayayım. Deniyor ki, “Çin ekonomisi yavaşlıyor. Bu yavaşlama böyle devam ederse, dünya ekonomisi de bundan nasibini alır. Ne olur? O da yavaşlar.” Analiz sonra devam edip, mutlaka “Amerikan Merkez Bankası (Fed) bundan sonra ne yapar?”a dayanıveriyor. Çin ile ilgili bütün bu abartılı yorumlardan çıka çıka, Fed faiz artırmasa iyi olur sonucu çıkıyor. Doğrusu ben bu tür yorumları ve çıkartılan sonuçları son derece abartılı buluyorum. Peki, neden?
Aşağıdaki ilk tablo, Çin ekonomisinin büyümesindeki yavaşlamanın nasıl bir şey olduğunu açıklıkla anlatıyor. Müsaadenizle oradan başlayayım. Birincisi, en üstte yer alan milli gelirin yıllık büyüme rakamları bir süreden beri Çin’in büyüme hızının neredeyse yarı yarıya azaldığını gösteriyor. Büyüme hızı yüzde 10’lardan yüzde 5’lere doğru geriliyor. İkincisi, hemen o büyüme oranlarının altında yer alan o yay gibi çizgi, Çin milli gelirinin dolar bazında yıllar itibariyle nasıl hareket ettiğini gösteriyor. Çin milli geliri bir bütün olarak baktığınızda büyümeye devam ediyor. Büyüme oranındaki azalma milli gelir grafiğinde ciddi bir kırılma yaratmış gibi durmuyor doğrusu. Üçüncüsü, o yay gibi çizginin altındaki sütunlar, milli gelirde her yıl dolar bazında ne kadar artış olduğunu gösteriyor. Bir nevi, milli gelir satın alma gücü ise, Çin’in her yıl o satın alma gücüne dolar bazında ne kadarlık bir ekleme yaptığını gösteriyor. Bakın sütunlar açsından bakarsanız ortada bir düşüş yok aslında. 2007 yılından sonra Çin milli gelirinin yıllık büyüme hızı gerilemeye başlıyor. Ama milli gelire her yıl dolar bazında eklenen harcama gücüne bakarsanız, burada bir azalma gözlenmiyor. Nedir? Çin’in dolar bazında her yıl yarattığı ek satın alma gücü tutarı yıllar itibariyle azalmıyor. O azalmıyorsa, normal şartlar altında, küresel ticaret hacminin daralmasının doğrudan Çin ekonomisinin büyüme hızındaki azalmadan kaynaklanmaması gerekiyor. Ne oluyor? Çin ekonomisinin büyüme hızı azalıyor. Ama bu arada Çin ekonomisi artık sabit fiyatlarla 5 trilyon dolarlık bir ekonomi haline gelmiş olduğu için, azalan büyüme hızına rağmen, Çin’in yarattığı yıllık harcama potansiyeli azalmıyor. Olduğu yerde duruyor. İlk tablo bize bunu gösteriyor. Çin yavaşlıyor ama aslında Çin büyümesinin her yıl yarattığı ek talep yine aynı düzeyde kalmaya devam ediyor. Ne oluyor? Çin 1960’ta sabit fiyatlarla 80 milyar dolarlık bir ekonomiden 2014 yılında 5 trilyon dolarlık bir ekonomi haline geliyor.
Ama biz bu arada ne biliyoruz? Küresel ticaret giderek azalıyor. 1987-2007 arası küresel ticaret hacmi yıllık yüzde 7’lerde büyürken, küresel krizin ardından, 2012’den sonra bu oran yarı yarıya azalmış görünüyor. Neden? Dünya üretiminin yapısı değiştiği için elbette. Bakın ikinci grafiğe şimdi. Bu grafik yıllar itibariyle Çin’in ihracatının niteliksel yapısının nasıl değiştiğini gösteriyor. 1985 yılında düşük teknolojili ihracat Çin ihracatının yüzde 50’sini oluşturuyor. Yine aynı yılda orta ve yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki payı ise toplam olarak yüzde 7’yi geçmiyor. Toplam ne ediyor? Yüzde 57. 2013 yılında bu toplam tutar neredeyse yüzde 90’a ulaşmış görünüyor. Bu yüzde 90’ın içinde orta ve yüksek teknolojili ihracatın toplam içindeki payı yüzde 7’den yüzde 57’ye çıkıyor. Ne oluyor? Çin, içinden küresel değer zinciri geçen bir ülke haline geliyor. Dün küresel ticaret vasıtasıyla Kore’nin, Amerika’nın Çin’e sattığı malları artık Çin kendisi de üretiyor. Küresel ticaretteki yavaşlama, en azından Çin’in etkili olduğu kısmı için, Çin ekonomisindeki yavaşlamadan değil, ülkenin değişen üretim yapısından kaynaklanıyor. Küresel ticaretteki yavaşlama Çin’in artan beceri kapasitesi ile alakalı gibi geliyor bana doğrusu.
Böyle bakıldığında, “Çin yavaşlıyor, dünya kötü durumda kalacak, Fed faiz artırmasın” argümanı pek doğru gibi durmuyor. Artan beceri kapasitesi ile birlikte, Çin artık pek çok malı dışarıdan almıyor, kendisi üretebiliyor. Bu durum, Çin’in ithalat talebini zaten olumsuz etkiliyor. Geçenlerde Koreli dostlarımın anlattıkları işte tam da buydu zaten. Ama bunun Fed’in faiz kararı ile bir alakası bulunmuyor. Bu zaten oldu ve oluyor.
Buradan iki adet sonuç çıkartayım isterseniz. Birincisi, Çin ekonomisi yok olmuyor. Çin normalleşiyor. Kişi başına milli geliri 1000 dolar olan bir ekonomiden kişi başına geliri 7500 dolar olan bir ülkeye dönüyor Çin. Örneğin 2000’lerin başında 1000 dolardaydı, 2015’e gelindiğinde 7500 dolar oldu. Hatırlayın 1980’de 200 dolarda bile değillerdi. Şimdi bir de Türkiye’ye bakın lütfen. 2000’lerin başında 4200 dolardaydık. Geçen 15 yılda ancak 10 bin dolar seviyesine çıkabildik. Onlar 7’ye katlanırken, biz 2’ye katlandık diye sevindirik olduk. Garip bir dünya. Onlar kişi başına milli gelirlerini 7’ye katlarken, yüksek teknolojili ihracatın toplam ihracat içindeki payını da yüzde 34’e çıkardılar. Biz ise yüzde 5’e takıldık kaldık. Nokta.
İkincisi, Fed, Çin’in normalleşmesine bakarak faiz artırmaktan kaçınmaz bence. Amerika’nın Çin’e daha fazla mal satarak büyümesinin öyle Amerikan faiz oranlarıyla ya da Amerikan dolarının değeri ile değil, öncelikle Amerikan mallarının kalitesi ve niteliği ile alakalı olduğunu Fed iktisatçıları bilirler. Fed, öyle Miki Maus iktisatçılarının toplaştığı bir yer değil ki? Değil mi, efendim? Öyle, vallahi.
Bu köşe yazısı 14.09.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024