TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçen yıl sonu gösterime giren "Dondurmam Gaymak" filmini izlediniz mi? Yüksel Aksu'nun şirin filmi son derece eğlenceliydi. Dondurmacı Ali Usta fabrikasyon dondurmalar karşısında ev yapımı dondurma pazarının geleceğini tehdit altında görüyordu. İşini koruyabilmek, pazarlama alanını genişletebilmek için bir motosiklet alıyordu. Amacı çevre köylerde motorize dondurma satışlarını başlatmaktı. Sonra o motosiklet çalınıyor ve film başlıyordu. Ali Usta'dan başlayarak tüm karakterlerin kafası karışıktı. Başlarına gelen konusunda, film boyunca, rivayet muhtelifti. Hatta fabrikasyon dondurma işinin arkasında "bölücüler" bile olabilirdi.
Dondurmam Gaymak" yalnızca sevimli bir film olmakla kalmıyor, aynı zamanda son birkaç yıldır derin bir ağırlıkla hissettiklerimize de tercüman oluyordu. Film, adını koymadan ortadaki bereketsiz büyüme sürecinin bir yüzünü bize anlatıyordu: Memleketimizin küçük mülk sahipleri mülksüzleşiyorlardı. Ve son derece tedirgindiler. Filmi izledikten sonra bir iktisatçı olarak yazarınızın aklında şu sorular belirdi: "Dondurmacı Ali Usta, sahlep işine girip hayatını idame ettirebilecek mi? Ev yapımı dondurma satışları acaba nasıl gidecek? Dondurmacı Ali Usta'ya ne olacak? Etrafı saran fabrikasyon dondurmalar karşısında dondurmacı Ali Usta'lara acaba ne oluyor?"
TEPAV iktisatçılarının geçen ay yayımladıkları bir politika notu, Dondurmacı Ali Usta'nın akıbeti hakkında malumat aktarırken başka Ali ustaların varlığına da dikkatimizi çekmektedir. "Türkiye'de işsizler artık daha yaşlı" başlıklı politika notu www.tepav.org.tr adresinde bulunmaktadır. Bu nota göre 1996'dan 2006'ya güzel yurdumuzda, işsiz sayısı, yaklaşık olarak 900 bin kişi artarak 1.5 milyondan 2.4 milyona ulaşmıştır. Bu dönemde milli gelir toplam yüzde 45 büyürken yıllık ortalama büyüme hızı ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşmiştir. 1996 yılında toplam işsizler içerisinde Ali Usta'nın yaş grubundakilerin payı yüzde 16'iken, 2006 yılında yüzde 27'ye çıkmıştır (Tablo 1). Anlaşılan o ki, Türkiye ekonomisi tempolu bir biçimde büyürken işsizlerin yaş ortalaması da giderek yükselmektedir.
***
Yaş dağılımdaki bu değişiklik nereden kaynaklanmaktadır? Önce iki faktörü zikredelim. Birincisi, sekiz yıllık zorunlu eğitim düzenlemesi etkisini rakamlar üzerinde tam da bu dönemde göstermektedir. Gençler artık daha uzun süre okulda kalmak zorunda oldukları için gençler arasında işgücünde sayılmayanların sayısı artmıştır. Dolayısıyla 15-19 yaş grubundaki işsizlerin toplam işsizler içindeki payı düşmüştür. Bu, normalleşme sürecinin bir parçasıdır. İkinci olarak ise Türkiye nüfusu ufak ufak yaşlanmaya başlamaktadır. Demografik fırsat penceresini kaybetmeye başlayan Türkiye'de işsizlerin de yaşlanmasını normal karşılamak gerekmektedir. Ancak dikkat çekici olan değişim, işsizlik rakamlarında 25-34 yaş grubu dışında, 35-54 yaş grubunda gözlemlenen hızlı artıştır. Türkiye'de işsizler yukarıda sayılan iki nedenin gerektirdiğinden daha hızlı yaşlanıyor gibi görünmektedir.
Bu durumda, işgücü piyasası ile ilgili olarak yapılacak çalışmalarda, bir üçüncü hipotezin daha dikkate alınmasında fayda bulunmaktadır: Modernleşme süreci bu yapı değişikliğine katkıda bulunmaktadır. 35-54 yaş arasında iş arayıp bulamayanlardaki artış, "dondurmacı Ali Usta sendromu"na işaret etmektedir. 35-54 yaş grubunda olup da iş arayanların diğer nitelikleri de bu sendromun doğruluğunu göstermektedir. TEPAV çalışmasına göre anılan yaş grubundaki işsizlerin %42'si daha önce hizmetler sektöründe çalışmışlardır. İşini kaybetmeden önce tarım kesiminde istihdam edilenlerin sayısı tahminlerin altındadır. Yani sözünü ettiğimiz eğilim, tek başına köyden kente göçün yarattığı bir olumsuzluk da değildir. İkinci olarak ise 35-54 yaş grubunda olup da iş arayanların yüzde 61'i ilkokul mezunudur. yüzde 8'i ise okula hiç uğramamıştır. Kimdir bunlar diye baktığınızda, 35-54 yaş arasındaki ortalama bir işsiz için söylenebilecek şudur: Belirgin bir becerisi yoktur ve daha önce hizmet sektöründe çalışmıştır. "Dondurmam Gaymak"ın Ali Ustası da öyle değil midir?
Ne demiştik geçen hafta? 2001 krizini takiben, Türkiye ekonomisinde göreli istikrar ortamı, Gümrük Birliği anlaşmasının hükümleri ile birleşti. Türkiye ekonomisi hızla dünya ekonomisinin ayrılmaz bir parçası olmaya başladı. Küresel ekonomi ile hızlı ticari entegrasyon, Türkiye ekonomisini hızla modernleştirmeye başladı. Ekonomimizdeki normalleşme süreci aynı zamanda modernleşme süreci olarak biçimlendi. Geleneksel olanın küçüldüğü, modern olanın geleneksel olanın yerini almaya başladığı bir süreç başladı. Her değişim süreci kendi sancısını içinde barındırır. Bu süreçte, sancıyı çekmek Ali Usta gibilere kalmıştır. Türkiye ekonomisi tempolu bir biçimde büyürken geleneksel olan alan kaybetmeye başlamıştır ve daha da kaybedecektir.
Burada sorun olan, modernleşme sürecinin kendisi değildir. Sorun olan, bir halden ötekine geçiş sürecinin iyi yönetilmiyor olmasıdır. Bu, bir. Bu yönetimsizliğin siyasi bir sonucu olmasını beklemek gerekir. Bu da iki. Dondurmam Gaymak filminin işaret ettiği aslında ortadaki bereketsiz büyüme sürecidir. Bu, üç. Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu'nun geçenlerde açmaya çalıştığı tartışmayı bu çerçevede görmek gerekir. Bu, dört. Genel seçimlere Tayyip Erdoğan başkanlığında giremeyen bir AKP'nin bu kesimi ikna edebilmesi mümkün değildir. Bu, beş. Tayyip Bey'in, nefsini tutamayarak cumhurbaşkanı olması halinde, bu sonuç, genel seçimlerin sonucunu doğrudan etkiler. Bu da altı. Piyasalarda konu ile ilgili beklentiler yanlıştır. Bu da yedi. Daha devam edelim mi?
Bu köşe yazısı 10.04.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024