TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
İçinde bulunduğumuz dönemin en sık işitilen klişesi nedir diye sorsam ne dersiniz? Benim aklıma hemen, o her yerde, her ağızdan sıklıkla duyduğum “Dünya artık iyice küçüldü, bir küçük köy gibi oldu” lafı gelir. İletişim teknolojisi gelişti. Ülkeler birbirine bağlandı. Dünyanın bir ucunda neler olduğunu artık daha yakından izleyebiliyoruz. Mallar ve insanlar artık ülkeler arasında daha hızlı akıyor. Daha doğrusu bu herkes için böyle olabilir ama galiba bizim için öyle değil.
Ben Türkiye’ye baktığımda bu tanımlamanın bizim için kesinlikle geçerli olmadığını düşünüyorum doğrusu. Türkiye’yi içine kapalı bir ülke olarak görüyorum. Bir tek kendi dertleri ile dertlendiği kanaatindeyim. Bu nedenle de bütün dünyanın bizlerle meşgul olmaktan başka yapacak işi olmadığını zannettiğimizi düşünüyorum. Bunun kaynağı da özgüven patlaması filan değil. Bizim bilmediğimiz dünyadan ödümüz kopuyor bana sorarsanız. Genel olarak bakıldığında, biz Türkler, bu çağda hala kendi dünyamıza çekilmiş bir hayat sürüyoruz. Bunu hep anlatıyorum. Ancak geçen gün buna şahitlik edecek bir başka veri daha gördüm. Bugün size onu anlatmak ve nedenleri hakkında bir sohbet başlatmak isterim.
Son birkaç yıldır Türklerin yurt dışındaki doğrudan yatırımları göreli olarak artıyor. Birincisi, geçen yıllara göre yurt dışına daha fazla doğrudan yatırım yapıyoruz. Bir nevi fabrika kuruyoruz. Yabancıların yurt içine yönelik doğrudan yatırımları (FDI) ile Türklerin yurt dışına yönelik doğrudan yatırımları (ODI) toplamına 100 derseniz, artık bunun 55’ini Türklerin yurt dışına yönelik doğrudan yatırımları oluşturuyor. Eskiden bu oran 20’yi geçmezdi. Artık geçiyor. Ne oluyor? Türkler artık yurt içine değil, yurt dışına yatırım yapıyorlar. İkincisi ise yabancılar artık Türkiye’ye daha az yatırım yapıyorlar. Türkiye’nin bozulan yerli yatırım ortamına ilişkin herhalde bundan daha açıklayıcı bir veri olamaz. Gören gözler, sağır olmayan kalpler için elbette. Rakamları TC Merkez Bankası’nın yayımladığı ödemeler dengesi istatistiklerinden izleyebilmek mümkün. İsterseniz siz de bakın.
Hiç artan bir ölçüde yurt dışına yapılan Türk doğrudan yatırımlarının nerelere yöneldiğini merak ettiniz mi? TEPAV iktisatçıları 2003-2014 arasında bu yatırımların hangi ülkelere doğru yöneldiğini derlediler geçenlerde. Aşağıdaki tablo Türkiye, Meksika, Kore, Hindistan, Arjantin, Rusya ve Çin’in yurt dışı yatırımlarında en çok payı alan 10 ülkeyi gösteriyor. Bu tabloya baktığımda dikkatimi çeken ilk husus şu oldu: Türkiye yalnızca kendi yakın çevresindeki ülkelere yatırım yapıyor. Hiç öyle kıta aşan ülkelerle iş yapmıyor bizim şirketlerimiz. Türkiye’nin ihracat menzili ne kadar kısaysa, ufku ne kadar darsa, bunu yurt dışına yönelen Türk yatırımlarında da aynen görüyoruz. Şimdi bu aşamada bunu iyidir ya da kötüdür diye söylemiyorum, yalnızca vakıayı ifade ediyorum. Biz Türkler kargadan başka kuş bilmiyoruz. Yurt dışındaki Türk yatırımları da buna şahitlik ediyor. Bu ilk nokta.
İkincisi, listede yer alan diğer ülkelerin sermayeleri de yurt dışı yatırımlara yöneliyor. Lakin onlar yurt dışına doğrudan yatırım yaparken, bizim aksimize, bir tek yakın çevrelerine bakmıyorlar. Onlar kıta aşan yatırımlar yapabilirken biz yapamıyoruz. Buradan çıkarak şunu söyleyebiliriz zannımca: Biz yurt dışı yatırımlarımızda yumurtaları esasen tek bir sepetin içine yerleştirirken onlar öyle yapmıyorlar. Bizim yatırım yaptığımız ülkeler, merkezden gelen iktisadi dalgalardan bize benzer şekilde etkilenebilirken onlar için ille de öyle olmayabiliyor. Bunu aklımızda tutup biraz daha ayrıntılı bakmakta fayda var sanırım.
Bir üçüncü nokta ise şöyle: Türkiye’nin yatırım yaptığı bu kendi çevresindeki ülkelerin pek azında piyasa ekonomisi serbestçe işliyor. Genellikle ekonomiler devlet kontrolü altında oluyor. Öyle olunca da Türklerin yatırım yaptığı ülkelerin yatırım ortamı genellikle Türkiye’ye kıyasla daha kötü oluyor. Burada işlemeyen, ne idiği belirsiz, siyasi şov mahkemeleri ile ipliği pazara çıkmış bir yargı sistemi var. İnsanlar bundan elbette kaçıyor. Ama esas itibariyle gittikleri ülkelerde de bağımsız mahkemeler yok. Liste ortada. Ama bakın yine de gidiyorlar.
Türkiye içinden küresel değer zinciri geçmeyen bir ülke olduğu için, Asya’ya ve Amerika’ya Türk malı satamıyoruz. O piyasalarda yokuz. Gidip göremediğimiz piyasaları yatırım yapmak için de bilemiyoruz çok doğal olarak. O vakit ne oluyor? Türk dış iktisadi aktivitesi dar alana sıkışıyor. Şirketlerimiz riski çeşitlendirilmiş yatırım ve ticaret stratejileri izleyemiyorlar. Neden? Kargadan başka kuş bilmedikleri için, yurt dışına yatırıma kaçarken bile operasyonel risklerini optimal bir biçimde dağıtamıyorlar. Hatta belki daha da fazla risk alıyorlar. Küresel iş yapabilen inşaat şirketlerimiz bile belli bir coğrafyanın dışına pek zor çıkabiliyorlar. Siz de bir bakın isterseniz.
Ben burada üzerinde düşünülmesi gereken ciddi bir mesele olduğu kanaatindeyim. Neden bir Arjantin, Kore ya da Çin şirketi gibi daha kapsamlı düşünemiyoruz? Dünya iletişim teknolojisindeki sıçramalarla küçülürken Türkler için neden hala kocaman mı kocaman duruyor?
Dünyanın ne olduğunu bilmeyince, doğal olarak, bilinmeyenden her gün ödümüz patlıyor. Ne yapıyoruz? Mezarlıktan geçerken yapıldığı gibi ıslık çalıyoruz. Sesimizi yükseltince ödümüzü patlatan hayallerimiz dağılıyor sanırım. Ticaret menzilimiz bu kadar kısa olmasa, yatırım ufkumuz bu kadar dar olmasa, inanın sınırlarımızdan öteye bakarken bu kadar ödümüz patlamazdı. Türkiye’nin artık kapsamlı bir dış ekonomik ilişkiler stratejisine ihtiyacı var. Dışa açılmanın 35’inci yılında hala bir dış ekonomik ilişkiler stratejimiz bulunmuyor. Şirketler ne yapsın?
Tablo 1. Türkiye ve seçili ülkelerden en fazla dış yatırım alan 10 ülke (2003-2014) ve rekabet endeksi sıralamaları (2015)
Kaynak: fdimarkets.com, Dünya Ekonomi Forumu Küresel Rekabet Endeksi, TEPAV hesaplamaları
Bu köşe yazısı 27.04.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024