TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ben evvelki hafta sonu Erzurum’daydım. Şehir içinde bütün kaldırımlar karla kaplıydı. Kar dediysem bir nevi buz. Bir yerden bir yere gitmek için özel bir çaba sarf etmek gerekiyordu. Dikkatimi çeken hadise şuydu: Erzurum’un içindeki bütün caddeler açıktı. Arabaların geçeceği yollar özenle temizlenmiş ve kupkuruydu. Gelin görün ki, yayalar için ayrılmış kaldırımlar bir fecaatti. Erzurum Büyükşehir Belediyesi, tüm belediyelerimiz gibi, arabalar yollarda rahat dolaşsın diye gereken tedbirleri büyük bir özenle almıştı. İş yayalara gelince, neme lazım demiş, karlar kaldırımda buz tutmuştu. Hadi belediye akıl edememişti. Peki, esnaf ve o evlerde oturanlar neden bir tedbir almayı düşünmemişlerdi? İşte Helle Thorning-Schmidt’i ilk orada hatırladım. Hani şu evinin önündeki karları küreyen Danimarka başbakanı.
Şimdi Ankara’da ve İstanbul’da her yer kar altında kalmışken, bu konuyu unutmadan yazmak istedim. Sizce evin önündeki karları küremek kimin görevi olmalı? Belediye’nin mi, orada oturanların mı, yoksa oradaki dükkân sahiplerinin mi? Ben o sokakta oturanların da, her gün o kaldırımda düşmeden yürümeye çalışanların da kar küremeye bir katkısının olması gerektiğini düşünüyorum. Danimarka başbakanı o nedenle önemli. Hatırlıyor musunuz? Kısa bir süre önce Helle Thorning-Schmidt’in evinin önündeki karları süpürürken çekilmiş bir fotoğrafı Twitter’da dolaşmıştı. Koskoca başbakan hiç üşenmemiş, kalkmış Kopenhag’daki evinin önündeki karları kürüyordu.
Şimdi bu resme bakınca insan önce ne düşünüyor? Birincisi, “başbakan değildir canım” diyorsunuz. Başbakan olsa, etraftan birileri “Sayın Başbakanım, Sayın Başbakanım” diye koştura koştura geliverir öyle değil mi? Neden gelir? “Yahu tanışayım da, belki bana da bir şey düşer” diye gelir. Bizim buralarda böyle düşünmek normal sayıldığı için başbakan olmayacak işleri oldurarak, hep hikmet göstermek zorundadır. Rahmetli Erbakan’ın garson devleti orada vardır, burada yoktur.
İkincisi, “yahu bu başbakanın evinde bu işlere bakacak bir hizmetçi filan yok mu?” diyorsunuz. Yokmuş. Danimarka’da devlet öğrencilere okusunlar diye ayda 2500 lira civarında aylık veriyor. Salt okusunlar diye. O vakit ne oluyor? Kalifiye olmayan işçi bulabilmek zor oluyor. Bulursanız da pek pahalıya geliyor. Herkes kendi işini kendisi yapıyor. Kişi ile ilgili değil, ülke ile ilgili bir not bu galiba.
Danimarka’da 1982 yılından beri hiç tek partili bir çoğunluk hükümeti kurulmamış. Garip yer yani. Helle Thorning-Schmidt hükümeti de bir koalisyon hükümeti. Bizim burada olsa, tek parti hükümeti ve istikrar üzerine uzun nutuklar dinlerdik. Ama bakın orada hükümet koalisyon hükümeti ama istikrar da var. İstikrarsız Danimarka’da kişi başına gelir yaklaşık 60 bin dolar. İstikrarlı Türkiye’de ise 10 bin dolar. Bizde tek partiye dayalı çoğunluk hükümeti var, orası koalisyonlarla inliyor. Paris merkezli İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatına (OECD) üye 34 ülke var. Türkiye dahil. Bunların yalnızca 4’ünde iktidar partisinin mecliste çoğunluğu var. Türkiye dahil. Nedir? Hepsi Türkiye’den daha zengin 30 ülkede tek partiye dayalı çoğunluk hükümeti yok. Ne var? Koalisyon hükümeti. İster “işte gelişmiş ülkeler bu nedenle krizden çıkamıyor” deyin, ister “uzlaşma kültürü.” 34 ülkenin 30’unda tek partiye dayalı çoğunluk hükümeti yok. Normal ülkelerde parlamentolar çok parçalı oluyor galiba.
Peki, Danimarka’da evinin önündeki kaldırımları küreme konusunda bir istisna mı? Hayır. Almanya, Fransa, Avusturya, ABD gibi ülkelerde birçok belediye, vatandaşların evlerinin veya dükkânlarının önündeki kaldırımı küremesini şart koşuyor. Mesela geçen hafta Boston’da belediye, Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry’ye 50 dolar ceza kesti. Neden? Evinin önündeki kaldırımlarda biriken karları temizlemediği için. Çek Cumhuriyeti ise meseleyi parlamentoda uzunca tartışmış, küreme sorumluluğunu belediyelere yüklemiş. O da güzel. Önemli olan, sorunu tanımlayıp çözüm alternatiflerini tartışmak.
Şimdi biz de hazır kar yeniden yağarken, şu kaldırımlardaki karları kim temizlemeli konusuna bir baksak. Ben Erzurum’da öyle böyle değil, çok zorluk çektim doğrusu.
Bu köşe yazısı 20.02.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024