TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Öyle reformlar var ki, uygulanabilseler politik destek alacaklar. Ancak uygulanma fırsatı bulamıyorlar; çünkü kaybedenler ve kazananlar önceden belli olmadıkları için desteklenmiyorlar.
Büyük bir varsayım ama ne tür reformlar yapılmasının gerektiğinin bilindiğini düşünelim. Reforma başladıktan sonra milli gelirin (bir anlamda hepimizin gelirlerinin toplamının) zaman içinde izleyeceği yolun grafikteki gibi olduğunu kabul edelim.
Reform yapmanın temel zorluklarının bir kısmı bu grafikte saklı. Grafikte gösterilen değişken gelir yerine büyüme oranı (gelirin artış oranı) da olabilirdi. Söyleyeceklerim açısından çok fark etmiyor; gelir üzerinden gideyim. Dikkat ederseniz, reformun ilk yıllarında gelir azalıyor. Birkaç yıl sonra gelir hızla yükselmeye başlıyor ve biraz sabır gösterilirse ilk başlardaki kayıp telafi edildiği gibi eskisi ile kıyaslanamayacak yükseklikte bir gelir düzeyine ulaşmak mümkün oluyor.
Elbette gelirin ilk yıllarda illaki azalması gerekmiyor. Ama böyle bir olasılığın varlığı, reformu yapacak siyasetçi için yeteri kadar ürkütücü. Gelirin (ya da büyüme oranının) düşmesini işsizliğin artması diye de okumak mümkün. Gelir ne kadar düşecek (işsizlik ne kadar artacak)? Gelir düşüşü (işsizlik artışı) ne kadar sürecek? Eski gelir (işsizlik) düzeyine tekrar ulaşılması için kaç yıl gerekecek?
Şimdi, toplumun gelir düzeyini bir tarafa bırakıp bireylerin gelir düzeyleri ile ilgileneyim. Bu açıdan bakınca da önemli güçlükler ortaya çıkıyor. Reform alanındaki kuramsal çalışmalar bu güçlüklere dair güzel örnekler veriyorlar.
Bunlardan bir tanesi, reform başladıktan sonra ortaya çıkan direnç ile ilgili. Bir süre sonra herkesin gelirini artıracak bir reform başlamadan önce bir oylama yapıldığını düşünün. O süre sonunda herkesin gelirinin artacağı önceden bilinsin. İlk dönemde toplumun bir kısmının reform nedeniyle kayba uğrayacağı da kesin olsun. Tolumda yaşayan herkesin reformun ilk yıllarında kayba uğrama olasılığı eşit olsun. Bu reforma başlanması için onay verilmesini sağlayacak koşulları, söz konusu belirsizliği dikkate alarak matematiksel olarak türetmek mümkün.
Bu koşullar sağlansın ve reform başlasın. Reform başladıktan bir süre sonra (kayıpların ortaya çıktığı dönemde) bir oylama daha yapıldığını düşünün (mesela erken seçim olsun). Sözünü ettiğim akademik çalışmalar, kaybedenlerin belli olmasından sonra reforma onay verilmesi için gerekli koşulların giderek zorlaşacağını gösteriyorlar. Türkçesi şu: Önceden demokratik biçimde kabul edilen ve bir süre sonra herkesin durumunu iyileştireceği kesin olan reformlar bile reform başladıktan bir süre sonra müthiş bir dirençle karşı karşıya kalabiliyorlar.
Reformun güçlüğünü gösteren ve çok bilinen bir başka çalışma ise reform sonucu kazanan ve kaybedenler reformdan önce belli olmadığı için statükoya karşı direnç oluştuğuna dikkat çekiyor. Öyle reformlar var ki, uygulanabilseler politik destek alacaklar. Ancak uygulanma fırsatı bulamıyorlar; çünkü kaybedenler ve kazananlar önceden belli olmadıkları için desteklenmiyorlar.
Kısacası, hangi alanda hangi adımı atacağınızı bilseniz bile reform yapmak güç bir iş. Bir de ne yapacağının bilinemediğini düşünün.
Bu köşe yazısı 17.11.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
08/03/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
07/03/2025
Fatih Özatay, Dr.
07/03/2025
Fatih Özatay, Dr.
05/03/2025
Güven Sak, Dr.
04/03/2025