TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye’de faiz oranı ile ilgili münazaraları izleyen biri, bir girişimci için yatırım yapmanın ön koşulunun faiz oranları olduğunu düşünebilir. Faiz oranı düşerse girişimciler yatırım yapar, faiz oranı yükselirse girişimciler yatırım yapmaz. Kafalardaki model böyledir. Düzelteyim, bu model gerçek dünyaya ait değildir. Miki Maus iktisadına aittir. Gerçek dünyada hiçbir yatırımcı salt faiz oranı düşük diye yatırım yapmaz. Yatırım kararı kompleks bir meseledir, öyle tek bir parametreye indirgenemez. Girişimci para kazanabileceği kanaatindeyse yatırım yapar. Kazanamayacaksa yapmaz. Yatırımın para getirip getirmeyeceğinin tek belirleyicisi ise faiz oranı değildir. Sizin bildiğiniz Miki Maus iktisadına göre öyle olabilir ama yatırım kararı salt faiz oranına bakılarak alınmaz. Nokta.
Geçenlerde bir yabancı şirketin yöneticisi ile konuşuyordum. “Bana üretim tesislerimizi Türkiye’ye getirmem için bir güçlü neden söyle” dedi. Şirketi uluslararası alanda çok aktifti. Küresel ölçekte düşünüyordu. Türkiye’ye yatırım yapmak için neden arıyordu. Önce “Türkiye’nin iç pazarı” dedim. Öyle ya, yatırım yapmanın ilk koşulu üretilen malı nasıl satacağınız. Satarsanız, yatırımınızı paraya ve getiriye çevirebilirsiniz. Ama benimle konuşan kişi, “O” dedi, “Küresel bir gözlükle bakarsan, cim karnında noktadan ibarettir.” Ben “İstikrar, altyapı olanakları” diyecek oldum. Politik istikrar, yollar, limanlar, bankalar... Bunların hepsi lazım sonuçta. Dostum, “Onların hepsi Körfez ülkelerinde de var” dedi. Ben o zaman, “Eğitimli iş gücü” dedim. O bana “Suudi Arabistan ve Körfez’de çalışan göçmen profesyonel sayısını biliyor musun?” diye sordu. O vakit ben, “Sen su değirmenini bir su kıyısına mı yaparsın, yoksa değirmeni kova kova su taşıyarak mı döndürmeye çalışırsın?” diye sordum. “Haklısın” dedi.
Doğru, Suudi Arabistan araştırmacılara ve profesyonellere imkânlar sunuyor. Ama orası hem pahalı hem de sunulan imkân bir defaya mahsus. Kötü yani. Hâlbuki Türkiye’de iyi eğitimli doktorlar, mühendisler, avukatlar var. Bu önemli bir imkân doğrusu. Eğer eğitimli iş gücü varsa, imkânlar seti genişler. Yukarıdakiler yoksa, ortada kapasite kısıtları varsa, faizi sıfıra da çekseniz kimse yatırım yapmaz. Ne olur? Ya enflasyon artar ya da ithalat yükselir. Ekonomide kapasite kısıtları varsa, faizle oynamanın bir manası yoktur. Faiz oranını düşürerek ekonominin canlanacağını sanmak bir nevi, odayı ısıtmak için ısıtma sisteminin termostatı etrafına yün kazak sarmaya benzer. Sistem devreye girmez, oda ısınmaz, kalorifer çalışmaz. İşe yaramaz.
Ben yabancı dostumu ikna ettim ama aklımda doğrusu ya, Türkiye ile Filistin’in Cenin kentinde işgücünün eğitim durumunu karşılaştıran bir tablo vardı. Bu tabloya göre, Türkiye’de işgücünün yüzde 40’a yakını 1 ile 6 yıl arasında okula gitmiş. Cenin’deki Filistinlilerin ise ancak yüzde 11’i 1 ile 6 yıl arasında bir okula devam etmişler. Filistinlilerin yaklaşık yüzde 40’ı 10 ile 12 yıl okumuşlar. Türklerin ise ancak yüzde 21’i 10 ile 12 yıl arasında okumuş. 13 yıldan fazla okuyan Filistinli oranı yüzde 28, Türkiye’de ise bu oran yüzde 20. Yatırım kararlarında etkili olan işgücü de işte bu. “Taşıma suyla değirmen dönmez” derken aklımda böyle bir şey vardı. Buradan şu sonucu çıkarayım: Filistin, Türkiye ile kıyaslandığında, eğitimli işgücü açısından hiç de kötü bir alternatif değildir. Buraya geleceklerine, oraya da gidebilirler. Üstelik maliyetleri daha da düşük olur. Filistin’in Türkiye’ye rakip olmasını engelleyen, İsrail’in güvenlik politikalarıdır esasen. Not edeyim.
Peki, ortalama eğitim süresinin hiç mi önemi yoktur? Bence ortalama eğitim süresi, toplumun bir bütün olarak öğrenmesini, ülkeye gelen yatırımın başka sektörlere dağılmasını sağlayan bir faktör olarak önemlidir. Türkiye ve Filistin’e aynı yatırımdan birer tane yapsanız, Filistin’de yarattığı değer toplamı daha fazla olabilir bu hesaba göre.
Yatırım yapmaya kalkınca faiz oranı dışında ne çok faktörü hesaba katmak gerekiyor değil mi? Oysa hayat Miki Maus iktisadına göre ne kadar kolay.
Bu köşe yazısı 21.10.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024