TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Evvelki gün dış ticaret verileri açıklandı. Dış ticaretimiz bir bütün olarak daralıyor. Hem ihracat hem ithalat azalıyor. İhracatımız, ithalatımızdan daha hızlı daralıyor. 2014 yılı Ağustos ayında, 2013 Ağustos ayına göre ihracatımız yüzde 3,2 azalmış. İthalatımız ise yüzde 1,2 azalmış. Ne oluyor? Dış ticaretimiz daralırken, dış açığımız onunla birlikte azalmıyor, artıyor. Sonuçta, Türkiye ekonomisinin kırılganlığı azalmıyor, artıyor. Nasıl? Dünyada ekonomisi bizim gibi dengesiz olan ülkelerin dengesizlikleri azalıyor, Türkiye’de tam da öyle olmuyor. Türkiye İstatistik Kurumu evvelki gün Ağustos ayı dış ticaret rakamlarını açıklarken, IMF de 2014 yılı Dünya Ekonomik Görünüm Raporunu açıkladı. IMF raporunda bir bölüm küresel dengesizliklere ayrılmış. Rapor, dünyada ekonomisi dengesiz olan ülkelerin dengesizlikleri azalıyor, siz, Türkiye, Brezilya ve Yeni Zelanda gibi cari işlem açıkları artacak ülkelere dikkatle bakın diyor. İyi değil.
Türkiye’nin ihracat performansı 1980’lerden gelen bir başarı öyküsüdür. 1980’lerde Türkiye’nin ihracatı 3 milyar dolardı ve bunun yüzde 90’ı tarım ürünlerinden oluşuyordu. Sonra rahmetli Turgut Bey bize dünyayı tanıttı. 1990’larda ihracatımız 30 milyar dolara çıktı ve bunun yüzde 90’ı sanayi mamullerinden oluşmaya başladı. Türkiye bir sanayi ülkesi oldu. Şimdilerde ihracatımız 130 milyar dolara ulaştı ve bunun yüzde 90’ı hala sanayi mallarından oluşuyor. Ancak bugünlerde ihracatımız tekliyor. Neden? Burada dünyanın ekonomik krizi, Suriye krizi diyerek bir dizi sebep ya da bahane bulabilirim. Ama bugün size bu moral bozucu ihracat performansımızla ilgili üç adet yapısal neden anlatmak isterim. Türkiye bu ezik ihracat performansına bir günde gelmedi. Gelin bakın nasıl oldu?
İhracatımız neden eskisi gibi Türkiye’nin iktisadi büyüme sürecine güçlü destek veremiyor?
Birincisi, Türkiye’nin ihracat performansı esas olarak, eski firmaların, eski ürünleri, eski pazarlara satmalarından kaynaklanıyor. Türkiye yenilik yapmakta zorlanıyor. İhracatımızın üçte ikisi eskilerden kaynaklanıyor. Dünya Bankası’nın Ekonomi Bakanlığımız ile birlikte Mayıs 2014’te yayımladığı Dış Ticaret Raporu tam da bunu gösteriyor. Ne diyor? Zaten ihracat yapan firmalar, zaten ihracat yaptıkları pazarlara, zaten sattıkları malları satmaya devam ediyorlar. Bunun sonucunda da Türkiye’de ihracat artıyor. Ne yapamıyor Türkiye? Yeni firmaları, yeni pazarlara, yeni ürünlerle süremiyor. İşte o vakit, o pazarlarda meydana gelen daralmalar bizi daha bir derinden etkileyebiliyor. Nitekim şimdilerde de öyle oluyor. Avrupa daralırken, Orta Doğu’ya yöneldik. Şimdi Orta Doğu alevler içinde, konteynırlarımız hedef pazara ulaşacak yol bulamıyor. İhracatımız elbette olumsuz etkileniyor. Ne yapmak lazım? Bana sorarsanız ihracatta yüzümüzü yenilememiz lazım. Yeni firmalar, yeni ürünler, yeni pazarlar bulmak lazım.
İkincisi, yeni firmaları, yeni ihraç ürünleri ile yeni pazarlara açmak için yeni yollar bulmak gerekiyor. Ben elektronik ihracat (e-ihracat)’ın bu iş için biçilmiş kaftan olduğu kanaatindeyim. İnternet artık kahvehaneden ticarethaneye dönüşüyor. İnternet üzerinde artık sohbet kadar ticaret de dönüyor. İnternet üzerinde her yer cadde üstü dükkan oluyor. Böyle bakarsanız, yaptırıyorsunuz şirketinizin kaydını Alibaba.com sitesine, bereketini görüyorsunuz. Zira sitenin sloganı, “Küresel ticaret buradan başlar” diyor. KOBİ’lerin dünyaya açılmaları artık düne göre çok daha kolay. Siz öyle uçağa atlayıp etrafı dolaşmıyorsunuz, akıllı stratejilerle dünyayı ayağınıza getirebiliyorsunuz.
Ben bir süredir Türkiye’nin e-ihracatına ilişkin istatistiklere bakıyorum. Resmi olarak böyle bir istatistik açıklanmıyor ama e-ihracat yapan şirketlerin çoğu PayPal ödeme sistemi kullandığı için, PayPal’ın elindeki verilere bakmakta fayda var. Bakınca şunu görüyorum: Türkiye’nin ihracat menzili internet üzerinden işlemler sayesinde yüzde 30 genişliyor. Çin’e ve Avustralya’ya internet üzerinden mal satıyoruz. Bizden mal alan ilk 10 ülke arasında bunlar var. Türkiye, daha uzak ihracat pazarlarına internet üzerinden ulaşabiliyor. İnternet üzerinden satılan malları, geleneksel ihracatımızın ilk 10’u ile kıyaslarsanız, PayPal veri seti daha sofistike ürünlere işaret ediyor. Mücevher ilk sırayı alıyor. Veri setine bakmak doğrusu ya, bana iyi geldi. Kafamı çalıştırdı.
Üçüncüsü, ben, Türkiye’nin yeni firmalar, yeni ürünler ve yeni pazarlar için yeni yollar inşa etmesi gerektiğinin önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar duble yolları, konteynırlar otoyolları sever. İhracat otoyol ister. Bakın Türkiye sanayiinin mekânsal dağılımına, parça pürçük otoyol ağımızın üzerindedir. E-ihracat, fiziki otoyola ek olarak sanal otoyol da ister. Güçlü internet altyapısı, güçlü sanal ödeme sistemi, güçlü lojistik ağı hep birlikte önemlidir. İnternetten Paris’e mal satarsanız, Paris’teki iade kriterlerine göre davranmanız gerekir. Birilerinin size bunu anlatması önemlidir. Bu noktada devlet PayPal gibi ödeme sistemlerinin rahat faaliyetine imkan sağlamalıdır. Mevcut hukuk sistemi bu yeni yolun gereklerine uygun bir biçimde elden geçirilmelidir. Ben bu anlamda devletimizin üzerine düşeni yapmadığını düşünüyorum doğrusu.
Ağustos 2014’ün ezik ihracat performansı, iğneyi kendimize batırma zamanının geldiğini gösteriyor bana sorarsanız. Türkiye’nin yeni firmaların, yeni ürünlerle, yeni pazarlara açılabilmesi için yeni yollar açması gerekiyor. İlle de fiziki yolları değil, sanal yolları da düşünmeye başlaması gerekiyor. Not edeyim istedim.
Bu köşe yazısı 02.10.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024