TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Önce bir not: Değeri olan fikirlerin ortaya çıkarılmasına “yaratıcılık”, bu fikirlerin sahiplerine “yaratıcı” ve yaratıcı insanların yaşaması için elverişli olan ülkelere “yaratıcı ülke” denir.
Sorun şu ki, değeri olan fikirler bizden çıkmıyor. Çünkü insanlarımız yaratıcı değil. Yaratıcı olanlarımızın çoğu da yurtdışında yaşıyor. Genetik bir bozukluğumuz mu var? Hayır, hiç alakası yok. Sorun, Türkiye’deki ortamın yaratıcılığı teşvik etmemesi. Nasıl oluyor anlatayım.
Yaratıcılık mutluluk getirir
Yaratıcı fikirlerden; iyi sinema filmleri, bir solukta okunan romanlar, içinize işleyen melodiler, hastalıklara yeni tedavi yöntemleri, çığır açan teknolojiler, kaliteli kamu hizmetleri, başarılı iktidar, etkili muhalefet, yaşanabilir kentler ve iyi olan başka ne geliyorsa aklınıza onlar çıkar. Yeni şeylerin söylendiği/söylenebildiği yerde huzur vardır, gelişme vardır. Böyle ülkelerde insanlar çok güler, az ağlar.
Hayatın her alanında geleneksel söylemlere ve yöntemlere sıkı sıkıya bağlılığın norm olduğu yerlerde ise sıkıntı ve memnuniyetsizlik baskındır. Eğer Allah vergisi doğal kaynak zenginliği yoksa kalkınmak hayaldir. Böyle ülkelerde insanlar çok ağlar, az güler.
Ülkelerin yaratıcılığı ölçülebilir mi?
Kanada’daki Rotman İşletme Okulu’na bağlı Martin Refah Enstitüsü, ülkelerin yaratıcılık skorunu yayınlıyor. Çalışmaya buradan ulaşabilirsiniz. Ölçülen, yaratıcılık gibi aslında soyut bir şey olduğu için ölçme yöntemi herkesi aynı oranda tatmin etmeyebilir ancak yöntemin tümüyle geçersiz olduğunu söylemek de zor. Ülkeler arasında karşılaştırma yapmak için iyi bir deneme bana sorarsanız.
Uzatmayayım. Endeksin üç bileşeni var:
En yaratıcı 5 ülke ağırlıklı olarak Kuzey Avrupa’dan (bkz. Tablo). Birinci İsveç, ikinci ABD. İlk 5 içinde Avustralya da var. Bu ülkelerde, Ar-Ge’ye önem veriliyor, insan kaynağı eğitimli, yaratıcılık gerektiren mesleklerde çalışanların oranı bir hayli yüksek ve vatandaşlar, farklılıklara hoşgörüyle yaklaşıyor. Bu ülkeler, kaliteye önem veren bir eğitim altyapısına sahip oldukları gibi hoşgörüyü içselleştirmeleri sayesinde; dini, milleti, ırkı fark etmez, dünyanın en yetenekli insanlarını da çekebiliyorlar.
Yaratıcılık skoru en düşük ülkeler ise ağırlıklı olarak Güneydoğu Asya’dan. Bu ülkelerde, teknoloji yok, insan kaynağı eğitimli değil, yaratıcılık gerektiren işlerde çalışanların oranı düşük ve farklılıklara tahammül çok sınırlı. Ucuz işgücü sayesinde ya da dış yardımlarla ayakta kalmaya çalışan bu ülkelerdeki en iyi eğitimli kesim, fırsat buldu mu soluğu gelişmiş ülkelerde alıyor. Ülkeyi ziyaret eden diğer ülke vatandaşları, halkın içine karışmaktan kaçınarak, korunaklı bölgelerde işlerini bitirip ülkeyi hızlıca terk ediyorlar.
Ve Türkiye…
Türkiye, yaratıcılık listesine 82 ülke içinde 68’nci sıradan girmiş.
Endeksin her üç bileşeninde de sorunlarımız var. Bunlardan teknoloji ve yetenek eksikliğimizi sürekli konuşuyor, önlemler alıyoruz. Ar-Ge harcamalarımızı artırıyor, arka arkaya yeni üniversiteler açıyoruz. Ar-Ge’mizden Türk kahvesi makinesi, üniversitelerimizden ise yeni işsizler çıkıyor gerçi ama neyse konumuz bu değil şimdi. Ben asıl tolerans meselesine dikkat çekmek istiyorum.
Yaratıcılığın belirleyicilerinden toleransta, diğer iki bileşende olduğundan çok daha kötü durumdayız. 82 ülke içinde en toleranssız 18’nciyiz. Hemen arkamızda Gürcistan, önümüzde ise Kırgızistan var. Farklı bir dine ve/ya etnik gruba mensup ve/ya cinsel tercihi farklı kişileri çevremizde istemiyoruz. Birbirimizi ötekileştirirken, farklılıkların ateşleyeceği yaratıcı potansiyelden faydalanamıyoruz. Öteki cenaha karşı beslediğimiz kemikleşmiş önyargılarımızı kıramadığımız için kendini farklı hissedenlere rahat vermiyoruz.
Bu işlerin babası Ken Robinson, aslında her insanın yaratıcı doğduğunu söylüyor. Ona göre çocuklar büyüdükçe yaratıcılıkları da köreliyor. Bu körelmenin hızı ve derecesi ise ülkeden ülkeye değişiyor. Bazı ülkelerdeki ortam, insanların yaratıcı kabiliyetlerini geliştirmesine uygunken, diğerlerindeki ortam yaratıcı potansiyeli bastırıyor. Türkiye, ne yazık ki ikinci grupta yer alıyor.
Tablo: Yaratıcılık sıralamasında ilk 5, son 5 ve Türkiye