TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ben gördüklerimden mutlu oldum. Filistinliler, kadim Filistin'e bir çivi çakıyorlar, yeni bir kent kuruyorlardı.
Ramallah ile Nablus arasında bir yeni Filistin kenti inşa ediliyor. Bu yeni kent projesinin adı Rawabi. Ben geçen hafta Rawabi’deydim. Rawabi’de üç saat geçirip memlekete döndüm. Gördüklerim bana buradaki TOKİ kaleleri gibi rahatsız edici gelmedi. Halbuki bir tarafı ile ortada olan bir büyük konut inşaatı projesiydi. Ama ben bu kez hiç rahatsız olmadım. Hatta hatta gördüklerimi görüyor olmak beni son derece umutlandırdı. Filistin’in geleceği için umutlandım. Gelin bakın, projenin fikir babası ve sahibi Bashar Masry ile Rawabi’yi gezerken neler düşündüm?
Filistin, batısından doğusuna doğru ilerlediğinizde, önce, deniz kıyısından dağlara doğru yükselir, sonra dağlardan çöle doğru iniverir. Bundan birkaç yıl önce Raja Şehadi’nin Palestinian Walks (Filistin Yayla Yürüyüşleri) kitabını okumuştum. Şehadi, 1978-2006 yılları arasında ikamet ettiği Ramallah kenti çevresindeki doğa yürüyüşlerini anlatıyordu. Ramallah’tan doğuya, Nablus’a doğru yüründüğünde, karşılaşacağınız manzaranın İsa’dan beri değişmediğinin altını çiziyordu. Ama şimdi Batı Şeria’daki İsrail yerleşim bölgeleri, Filistin tepelerine kocaman kocaman apartman kompleksleri dikiyorlardı. Filistin yaylalarının görünüşü değişiyordu. Büyük imar projeleri doğayı değiştiriyordu.
Şehadi’nin kitabının alt başlığı bu nedenle ‘yok olan manzara’ydı. Ama ben Rawabi’de değişen manzarayı beğendim.
İki nedenle. Birincisi, bugüne kadar, bu tür imar projelerini hep İsrailliler yapardı. Rawabi, Batı Şeria’daki ilk yeni Filistin yerleşim bölgesi. Kadim Filistin kentlerine modern biri ekleniyor. Filistinliler, Filistin’e bir çivi çakıyorlar. Ramallah’tan çıkıp, Nablus’a doğru giderken, tepelerin arasından birdenbire kocaman kocaman binalar çıkıveriyor. Ama bu kez binaların arasında dev bir İsrail bayrağı değil, dev bir Filistin bayrağı dalgalanıyor. Tepelerin üstünde 16.000 konutluk dev bir proje yürütülüyor. Proje tutarı 1 milyar dolar civarında. Halihazırda projede çalışanların %30’u kadın, yani bizdeki kadın işgücüne katılım oranıyla aynı. Kocaman projeyi Filistin özel sektörü, Katar finansman desteği ile yürütüyor. Katar, Filistin direnişine konuşarak değil, iş yaparak destek oluyor.
Rawabi’den hoşlanmamın ikinci nedeni ise TOKİ benzeri, duvarların arkasında bir kent kalesi değil, duvarsız bir kent yapılıyor olması galiba. Filistin yayla manzarası ile barışık, kocaman akıllı bir kent kuruluyor benim gördüğüm. Rawabi’de yalnızca konutlar değil, tiyatrolar, okullar, cami ve kilise ile spor tesisleri ve alışveriş merkezlerinin olduğu kocaman bir kompleks inşa ediliyor. Filistin’deki nüfus artışı, bugüne kadar, mesela, Ramallah’ın göğe doğru yükselmesine neden oluyordu. Rawabi ile birlikte, Filistin şehirlerine düzenli bir biçimde yenilerini eklemek hedefleniyor. Bu çerçevede, Rawabi, İsrail’deki Modiin’e çok benziyor. Modiin projesi, 2003 yılında, Kudüs ve Tel Aviv’de çalışanlara, ikamet edilebilecek konut üretmek üzere tasarlanmıştı. Benzer bir çerçeve burada da var. Ramallah ve Nablus’ta çalışan profesyonellerin ikamet edebilecekleri konutların üretimi temel hedef bu projede. Filistin’in en iyisi olan Birzeit Üniversitesi’ne 15 dakika, Nablus’a 25 dakika, Ramallah’a 30 dakika mesafede Rawabi. Aynı Modiin gibi yani.
Proje, yalnızca yarının Filistin’i nasıl olacak meselesi üzerinde düşünmeye yardımcı olmuyor. Ayrıca Filistin ekonomisine bugün bir katkı da sağlıyor. Filistin işgücünün yaklaşık yüzde 17’si inşaat sektöründe çalışıyor. Yine bu projede yüzlerce Filistinli müteahhitlik firması çalışıyor. Hiçbirinin öyle 5 milyon dolar üstü işleri yüklenecek hali yok. Bu nedenle çok sayıda şirket aynı anda çalışıyor. Üstelik İsrail de projeyi destekliyor. Yakınlarda Türkiye’den bir tuğla fabrikasını getirip, yakınlara monte edeceklerdi. Bir yandan olmayan sektörleri, işletmeleri var etmeye çalışıyorlar. Türk şirketlerini ise yalnızca mal tedarikçisi olarak değil, Filistin’in görünümünü değiştirmek üzere, stratejik ortak olarak bekliyorlar. Benden söylemesi.
Ben gördüklerimden mutlu oldum. Birincisi, Filistinliler, kadim Filistin’e bir çivi çakıyorlar, yeni bir kent kuruyorlardı. İkincisi, direnişinin yıkım aşamasından yapım aşamasına geçmekte olduğunu gözlerimle gördüm. Yakın gelecek için daha da umutlandım. Bizim coğrafyada geçmişle didişmekten geleceği inşa etmek üzerine düşünmeye pek vakit kalmaz. Filistin’i doğru yolda gördüm. Darısı başımıza.
Bu köşe yazısı 03.09.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
03/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
02/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
30/04/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025