TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Merkez bankası başkanlığı bir zanaattır; algoritmalara dayanarak değil, bilgelik ile yürütülür.
Dolar yıl sonunda 1,92 liranın altında olursa şaşırmayın.” Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı salı sabahı ekonomi kanallarından canlı yayımlanan konuşmasında böyle diyordu.
‘Ekonomi ne işe yarar?’ sorusu, Erdem Başçı’nın bu konuşmasından üç gün önce New York Times’da yayımlanan bir makalenin başlığında yer alıyor. ‘Ekonomi’den kasıt bir ülkenin ekonomisi değil, bir disiplin olarak ekonomi. Makalenin iki yazarı da felsefe profesörü: Alex Rosenberg ve Tyler Curtain.
Bir dizi tartışmayı tetikleyen bu makalenin can alıcı saptamalarından biri şöyle: “Ekonominin sorunu, bir bilim dalında olması gereken temel özelliğe sahip olmaması. Tahminlerindeki doğruluk payı artmıyor. Oysa mesela fizikte böyle değil. Mars’ın yörüngesine bir uydu yerleştirdiğimizde, bu uydunun izleyeceği yolu belli bir hata payı ile tahmin etmemizi bize garanti eden bilimsel bilgiye sahibiz. Gerçeği söylemek gerekirse, bırakın tahmin performansındaki iyileşmeyi, ekonominin herhangi bir tahmin başarısından söz etmek pek de mümkün değil.”
Yazarlar, biraz fazla ‘serbest’ tercümeyle özetlediğim yukarıdaki saptama nedeniyle, özellikle bilim felsefesi alanında çalışanlar için ekonominin bu başarısızlığının nedenlerini açıklamanın neredeyse bir saplantı haline geldiğini belirtiyorlar. Bu aşamada başlıktaki soruyu soruyorlar: “Ekonomi ne işe yarar?” Yok, yanıtları (bir ekonomi hocası olarak benim için), çok şükür ki, ‘bir işe yaramaz’ şeklinde değil. Özellikle kurumların nasıl düzenlenmesi gerektiği hakkında (mesela tekellerin önlenmesinin gerekliliği ve buna yönelik kurumsal tasarım, ihale sistemleri, merkez bankalarının açık piyasa işlemleri gibi) ekonomi disiplininin önemli katkısı olduğuna dikkat çekiyorlar.
Yazının sonunu ABD Merkez Bankası’nın yeni başkanı kim olacak tartışmaları ile bağlayarak “İyi bir merkez bankası başkanı, ekonominin henüz bir bilim olmadığını, belki hiç olmayacağını bilir” diyorlar. Gerisi, özellikle hoş: Zira herhangi bir (bağımsız) merkez bankasında karar alma pozisyonunda hasbelkader dirsek çürütmüş herhangi birinin çok geçmeden öğrenebileceği bir gerçeğe dikkat çekiyorlar: “Merkez bankası başkanlığı bir zanaattır; algoritmalara dayanarak değil bilgelik ile yürütülür.” Buradaki ‘bilgelik’ten kasıt, ‘ülkenin ekonomisinin işleyiş biçimi hakkındaki hissiyat’.
Neyse... Dolar yıl sonunda 1,92 liranın altına düşer mi? Merkez Bankası Başkanı düşeceği tahminini yapıyorsa bunu ekonomi bilimine dayanarak yapmıyor. Zira tahmin yapma performansı sorgulanan ekonomi biliminin en zayıf olduğu alanların başında, döviz kurunun ileride alacağı değeri tahmin etmek geliyor. Muhtemelen, 2004’teki, 2006’daki ve 2011’deki deneyimlerine (kur hızla artıp sonra ya düşmüş ya da uzunca süre oynamamıştı) ve mevcut uluslararası gerginliklerin geçici olacağı hissiyatına dayanıyor.
Peki, geçici mi bu gerginlikler? Olmadığını düşündüğümü bu köşede daha önce belirttim. Gelecek yazıda biraz daha açayım.
*Bu köşe yazısı 29.08.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
03/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
02/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
30/04/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025