TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye, insani gelişmişlik sıralamasında 90'dan daha üst bir seviyeye çıkmalıdır. Çıktığında, çocuk sayısı üç olur.
Bazı olayları anlatırken Umberto Eco’nun yıllar önceki bir yazısını hep hatırlarım. Mealen şöyle bir şeydi: “Hamlet’in ilk perdesini kaçırıp, izlemeye ikinci perdeden başlayan biri için pek çok şeyi anlamak zordur. Örneğin, Hamlet’in bu efendi mi efendi amcasına neden bu kadar kızdığını bir türlü anlayamaz. Çünkü ilk perdeyi izlememiştir.” Yazı yazarken hep ilk perdeyi kaçıran birilerinin olabileceğini düşünmek gerekir. Hep aklımdadır. Ama doğrusu ya, geçenlerde yazdığım bir yazıda, birinci perdeyi anlatırken ikinci perdeyi de kaçıranlar olabileceğini dikkate almamışım. Bugün eksikliğimi telafi edeyim.
Bundan kırk yıl önce İsveç’te doğurganlık oranı iki, Türkiye’de ise beşmiş. Bugün oran, İsveç’te hâlâ iki, Türkiye’de de iki. Geçenlerde bunu “Çocuk sayısında İsveç’i yakaladık” diye yazdım. Ama orada daha çok Türkiye’yi vurguladım, İsveç’e yeterince bak(a)madım. İsveç bir nevi Türkiye için ikinci perdedir. Bugün size ikinci perdeyi anlatayım. İkinci perde, Nature dergisinde birkaç yıl önce yayımlanan bir makalede pek güzel anlatılıyordu. İsveç’in ulaştığı refah seviyesi artık kadın başına çocuk sayısını arttırıyor. Müjde. Müjdeler olsun, Sayın Başbakanım: İşin sırrı, doğru icraattadır. Bir ülkede kişi başına gelir 25 bin dolar seviyesine gelirse ailede çocuk sayısındaki azalış, yerini artışa bırakmaktadır. Lafla olmaz, sağlıklı bir büyüme politikası gerekir. Ben Onuncu Kalkınma Planı’nın bu açıdan doğru yaklaşımları içerdiğini düşünüyorum. Siyaset destek verirse olur.
Nature’daki çalışma, Pennsylvania Üniversitesi, Nüfus Etütleri Enstitüsü’nden Mikko Myrskyla ve Hans-Peter Kohler ile Bocconi Üniversitesi’nden Francesco C. Billari tarafından yapılmış. Buna göre, bir ülke İnsani Gelişme Endeksi’nde (İGE) belli bir seviyeyi aşınca, o ülkede kadın başına doğurganlık oranı azalmıyor, artıyor. İnsani Gelişme Endeksi, bir ülkede yaşayan insanların kaç yıl eğitim aldığı, yaşam standartları ve de sağlık hizmetlerine erişim imkânı, aldıkları hizmetin niteliği dikkate alınarak hesaplanıyor. Endeksin hesaplanmasında yalnızca temel hizmetlere erişim değil, aynı zamanda yaşam kalitesi, cinsiyet eşitliği ve inovasyon ve teknoloji de hesaba katılıyor. Çalışmaya göre, bir ülke İGE’de 0,90-0,95 seviyesini aşınca kadın başına doğurganlık oranı artıyor. İsveç’in İGE değeri 0,97 seviyesinde. Kore’nin endeks değeri 0,91, merak edenler için söyleyeyim. Fransa’nın yeri de 0,95 civarında. Türkiye nerede? 0,77 seviyesinde debelenmeye devam ediyor. Azerbaycan ile Ürdün arasında bir yerlerdeyiz yani.
Bunu bir çerçeveye oturtayım, müsaadenizle. Durumu daha iyi anlayın. Türkiye, dünyanın 17’nci büyük ekonomisi. Ancak insani gelişmişlik sıralamasında 90’ıncıyız. Meseleyi size şöyle anlatayım: Dünyanın 17’nci büyük ekonomisinde yaşayan insanların refah seviyesi/yaşam kalitesi nerededir? 90’ıncı sıradadır. Memlekette bir büyük değişim yaşanmıştır. Ekonomimiz büyümüştür. Ama işe bakın ki insanlarımız bundan henüz tam manasıyla faydalanamamaktadır. Türkiye ekonomisindeki irileşme, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına hâlâ yaşam kalitesi olarak yansımamaktadır. Bu kötüdür. Kadın başına doğurganlık oranı şimdiki ikiden üçe çıkacaksa, bunu yapmanın yolu insanlarımızın yaşam kalitesini arttırmaktan geçer. Bunun küresel ölçütü ise bellidir. Türkiye, insani gelişmişlik sıralamasında 90’dan daha üst bir seviyeye çıkmalıdır. Çıktığında, çocuk sayısı üç olur. Bugün çalışmayan bütün teşvikler, o seviyede çalışır. Örnek, İsveç’tedir. Fransa’dadır.
Siyaset, hayatımızı kolaylaştırmalı, basitleştirmeli, yaşam kalitemizi arttırmalıdır. Burada, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Halep buradaysa, İnsani Gelişme Endeksi de oradadır. Türkiye özellikle 2007’den beri insani gelişmişlik sıralamasında ne kadar yol almıştır? “Çok derin sessizlik!”
Bu köşe yazısı 26.07.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.