TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Gezi direnişi, demokrasimizin önünde kalan engellerin ortadan kalkması sürecini tetikleyebilir.
Gezi Parkı’nda çevreci duyarlılıkla başlayan, kullanılan demokratik hakkın şiddetle bastırılmaya çalışılması sonucu özgürlük ve demokrasi talebine dönüşen gösterilerin ekonomimize ne gibi etkileri olacak? Açık ki zor bir soru. İki boyutta incelemek gerekiyor: Kısa vadeli ve uzun vadeli. Uzun vadeli olası etkileri tartışmak, kısa vadeli olası etkileri tartışmaya kıyasla daha kolay. Bugün göreli olarak daha kolay olanı seçiyorum.
Uzun vade açısından bakıldığında mevcut ekonomik durumumuzun tatmin edici olmadığını defalarca bu köşede dile getirdim: Zengin ülkelerin refah düzeyi ile bizim refah düzeyimiz arasındaki fark otuz yıl önce neyse bugün de yaklaşık o düzeyde. Hadi, haksızlık yapmayayım; şimdi ‘bir milim’ daha iyi bir durumdayız ama ‘bir milim’, fazla değil. Uzun uzun rakamlar, grafikler ya da tablolar verecek değilim. Arşivde çok sayıda bu tür yazım var, bakılabilir.
Bu sevimsiz durumun temel nedenlerinden biri demokrasimizin yeterince gelişmemiş olması. Özgürlüklerin bir türlü serpilememesi. Bu tür aksak demokrasiler, özgürlüklerle aralarına mesafe koydukları, bazen de bu mesafeyi çok uzun tuttukları için ekonomik kalkınmaya yeterince destekleyici olamıyorlar. Bu tür rejimler altında elbette büyüme oluyor, büyük yatırımlar yapılıyor, ortalık inşaat şantiyesine dönebiliyor, falan. Ama büyüme sürdürülebilir olmuyor. An itibariyle dünyanın bilmem kaçıncı ekonomisi olsanız da kişi başına gelir düzeyinizi yaklaştıramıyorsunuz zengin ülkelerin düzeyine. İşler iyi gidip biraz o ülkelere yaklaşır gibi olsanız bile bir yerde tıkanıyorsunuz. Gelir dağılımının daha adil olmasından, çevreye dost bir ekonomi oluşturmaktan söz bile etmiyorum.
Zira yeteri kadar özgürlük yoksa yaratıcı olunmuyor, yeni düşünceler serpilemiyor. İcat yapmaktan, nasıl yenilik yaparım, daha verimli nasıl olurum diye düşünmektense rant peşinde koşmak daha kârlı ve daha az zahmetli hale geliyor. Herkes böyle davranmıyor ama genel bir eğilim haline gelebiliyor. Oyunun kuralları ikide bir değişiyorsa yatırım açısından elverişli bir ortam sunamıyorsunuz yatırımcıya. Eleştiri kültürü gelişmediğinden yanlış projelere saplanıp kalınabiliyor ya da öncelikler hatalı saptanabiliyor. Zaten yetersiz olan insan sermayesinin bir kısmını kullanmıyorsunuz; çünkü bazı insanlar ‘ötekiler’ oluyor.
Tüm olana bitene rağmen Türkiye belli bir demokrasi birikimi olan bir ülke. Gezi direnişi, demokrasimizin önünde kalan engellerin ortadan kalkması sürecini tetikleyebilir. Siyaset yapma biçimini de değiştirebilir. Böyle bir olasılık var. Bu olasılık ne kadar yüksek, bilemem. Yüksek olmasa bile, böyle bir olasılığın varlığı da güzel. Bir umut var demek Türkiye ekonomisinin bir üst lige çıkması, yani zenginlerin refah düzeyini yakalaması, daha adil bir gelir dağılımı, daha temiz bir çevre için. Kısaca insanlarımızın daha mutlu olmaları için.
Peki, kısa dönemde neler olabilir? Kolay değil yanıtı; biraz düşünmek gerekiyor. Gelecek yazımda ele almaya çalışacağım.
Bu köşe yazısı 06.06.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
07/05/2025
Burcu Aydın, Dr.
03/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
02/05/2025
Fatih Özatay, Dr.
30/04/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025