TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Sadece tüketim ve tasarruf kararları değil, yatırım yapma kararları da etkileniyor kurdan.
Araya Para Politikası Kurulu kararları girmeden önce önemli bir ekonomik hastalıktan söz ediyordum: Döviz cinsinden yükümlülüklerin döviz cinsinden alacaklara kıyasla çok fazla olması. Ekonomi politikası seçeneklerini son derece kısıtlayan bir hastalık bu. Geçen hafta salı ve perşembe iki örnek vermiştim bu kısıta ilişkin. Sıra bir diğerinde.
Böyle bir ekonomide kur çok önemli bir değişken haline geliyor. Sadece ihracat ve ithalat için değil. Ekonomik birimler gelirlerinin ne kadarını tasarruf edeceklerine karar verirken kura bakıyorlar. Mesela, belki o anda kur onların ithal bir otomobil almaları için elverişli düzeyde. Şimdi tasarruf yapıp sonra o otomobili almak yerine şimdi tüketmeye karar verebiliyorlar. Birikmiş tasarruflarını hangi alanlara yönlendireceklerine karar verirken de kurun ileride alabileceği değerler hakkında tahminlerde bulunuyorlar. Kurdaki artış tahminlerini mevcut mevduat ya da tahvil faizi ile karşılaştırıyorlar mesela.
Sadece tüketim ve tasarruf kararları değil, yatırım yapma kararları da etkileniyor kurdan. Kuracağınız fabrikanın önemli bir kısmı ithal makinelerden oluşacaksa, kurun hızla artmakta olduğu ve bu olgunun daha ne kadar süreceğinin belli olmadığı bir dönem yaşanıyorsa, yatırımınızı erteleyebiliyorsunuz. Elbette o yatırımın finansmanı açısından da önemli kur. Lira cinsinden mi kredi kullanacaksınız yoksa ağırlıklı olarak döviz cinsinden mi? Bu kararı etkiliyor kurun ileride alabileceği değerler. Belki zaten faiz avantajı nedeniyle döviz cinsinden kredi kullanmaya karar verdiniz ya da yurtiçindeki lira cinsinden alabileceğiniz kredi miktarı yeterli değil yatırımınızı gerçekleştirmek için. Bu koşullar altında da kurun nasıl bir yol izleyeceği önemli sizin için. Üretim planlaması yapmak için de kurun alacağı değerleri kestirmek durumundasınız. Bol miktarda ithal girdi kullanıyor olabilirsiniz. Ya da kullandığınız girdi yerli girdi olsa bile fiyatı yabancı para cinsinden size söyleniyor olabilir. Bu tip örnekleri çoğaltmak mümkün ama gerek yok.
Önemli olan şu: Böyle bir ekonomide kur ne kadar oynaksa ileriye yönelik plan yapmak o kadar zor oluyor; belirsizlik artıyor çünkü. Sürdürülebilse, kurun artış oranını önceden açıklanan bir düzeyde sabit tutan bir kur rejimi, belirsizlikleri azaltacak ve bu tür planları yapmayı kolaylaştıracak. Ekonomi açısından istenilir bir gelişme olacak bu. Oysa yüksek düzeyde açık döviz pozisyonu veren ekonomilerde kolaylıkla sürdürülebilir değil böyle bir politika. Sürdürebilmek için yüksek maliyetlere katlanılmak zorunda kalınabilir. Mesela küresel krizin iyice yoğunlaştığı 2008 sonu ile 2009 başı arasındaki dönemde Türkiye’yi düşünün. O dönemde dalgalı kur rejimi değil de artış oranı sabit bir kur rejimi uygulanıyor olsaydı işimiz çok zordu. Artan döviz talebinin yükselttiği kuru önceden söz verilen düzeye düşürmek için Merkez Bankası’nın hem faizleri keskin biçimde yükseltmesi hem de yüklü miktarda döviz satması gerekirdi. Bu tür bir politika zaten küçülmekte olan ekonominin daha da küçülmesi anlamına gelirdi.
Bu tür ekonomilerde dolayısıyla esnek bir kur rejimi uygulanıyor. Kurun oynaklığı yukarıda anlattığım nedenlerle ileriye yönelik karar almayı zorlaştırdığı için, koşullar elverdikçe merkez bankaları bu oynaklığı azaltma yoluna gidebiliyorlar. Mesela Türkiye’de Merkez Bankası 2010’un son aylarından başlayarak bazı aylar dışında bu tür bir politika izledi. Ama sorun şu ki bu tür bir politika sürekli uygulandığında, kısa vadeli sermaye girişleri için son derece cazip bir ortam yaratıyor. Zira kurun ileride alacağı değer belirli hale geliyor. Farklı bir ifadeyle, açık döviz pozisyonunun dayattığı kur politikası, açık döviz pozisyonunu arttırıyor. Sürdüreceğim.
Bu köşe yazısı 30.03.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.