TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Yüzde 4 hâlâ ulaşılabilir görünüyor. Ocak verisi sanayi üretiminde ılımlı bir toparlanmanın başlamış olabileceğini gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) sanayi üretim endeksini güncelledi ve 2010 temelli yeni bir seri yayımladı. Takvim etkisinden arındırılmış (çalışma günlerine göre düzeltilmiş) verileri alıyorum. Sanayi üretiminin yıllık artış oranı 2011’in ilk çeyreği ile 2012’nin ilk çeyreği arasında sürekli düşüş göstermişti. Sonra da geldiği düşük düzey etrafında yılın ilk üç çeyreğinde dalgalı bir seyir izlemişti. Dördüncü çeyrekte ise yine düşüş gözlenmişti. Durum rakamlarla şöyle (yazıda yer alan değerlerin hepsinin bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla artışları yansıttığını hatırlatayım):
2011’in ilk çeyreğinde yüzde 14.9 gibi çok yüksek bir artış vardı. 2012’nin ilk çeyreğine gelindiğinde ise bu oran yüzde 2.7’ye düştü. Dördüncü çeyrekte sanayi üretiminde sadece yüzde 0.9 oranında artış oldu. Böylelikle büyüme açısından en kötü çeyreğin dördüncü çeyrek olduğu ortaya çıktı.
Sadece güncelleme yapılmadı. Bu yılın ilk üretim verisi de açıklandı. Sanayi üretimi ocak ayında yüzde 1.8 oranında arttı. Aylık oynamalar dalgalı bir seyir izleyebiliyor. Bu nedenle üç aylık ortalama değerlere bakmak yararlı oluyor: Kasım, aralık ve ocak aylarını kapsayan dönemde sanayi üretiminin yüzde 1.3 oranında arttığı ortaya çıkıyor. Bu artış, geride bıraktığımız yılın son çeyreğinde gözlenenden yüksek, diğer çeyreklerden ise düşük.
Dikkat ederseniz bu veriler daha önce açıklanan kapasite kullanım oranı (KKO) verileri ile tutarlı. KKO 2012’nin başından itibaren bir yıl öncesine kıyasla hep daha düşük değerler aldı. Üstelik ağustos-ocak döneminde düşüş oranları önceki aylara göre daha yüksek oldu. Şubat ayına gelindiğinde ise bir değişiklik gözlendi: KKO yine düştü ama bu sefer düşüş oranı sınırlı kaldı.
KKO ile sanayi üretimi ilişkisini doğru ‘okumak’ açısından bir noktaya daha dikkat etmek gerekiyor. Her ikisi paralel hareket ediyor. Ancak düşüş döneminden sonra yükseliş dönemine ya da yükseliş döneminden sonra düşüş dönemine başlandığı tarihler, yani ‘dönüm zamanları’ farklı olabiliyor. KKO’nun dönüm zamanı bazen bir-iki ay sonra gerçekleşebiliyor. Buraya kadar özetlediğim gelişmeleri Grafik 1’de gösteriyorum.
Bu sefer de böyle olmuş olabilir mi? Farklı bir ifadeyle, ekonomide artık toparlanma başladı mı? Başladıysa yüzde 4 büyüme tahmini tutacak mı? Bu yıla girerken dış koşullara ilişkin yaptığım varsayımlardan henüz bir sapma yok. İtalya’daki seçim sonuçlarına rağmen yok. ABD ve Avrupa’daki durum kötüye gitmediği sürece, 2013’te büyüme oranımızı yurtiçi kredi gelişmeleri belirleyecek. Kredi artış oranının yüzde 15 dolaylarında sınırlanması arzusu ve ihracat yaptığımız bölgelerin gelir artışlarının (bir bütün olarak) 2012’ye kıyasla belirgin bir değişiklik göstermeyecek olması, 2013’te büyüme oranımızın artmasını sınırlayacak unsurlar. Buna karşılık, düşük faiz politikasının, kredi gerektirmeyen harcama türlerini ve krediye gereksinimi olmayanların harcamalarını arttırması beklenir. Dolayısıyla, sorduğum sorulara yanıtım yine aynı: Yüzde 4 hâlâ ulaşılabilir görünüyor. Ek olarak, ocak ayı verisi sanayi üretiminde ılımlı bir toparlanmanın başlamış olabileceğini gösteriyor.
Bu köşe yazısı 09.03.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
22/01/2025
Güven Sak, Dr.
21/01/2025
Burcu Aydın, Dr.
18/01/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
17/01/2025
Fatih Özatay, Dr.
17/01/2025