TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Sırbistan’ın en zengin işadamlarından biri olan Delta Grubu’nun sahibi Miroslav Mişkoviç, bazı şirketlerin özelleştirilmesi sürecinde kanuna aykırı davrandığı ve devlete 33 milyon Avroluk zarar verdiği şüphesiyle 30 günlüğüne tutuklandı. Neredeyse 20 yıl boyunca Sırbistan’ın dokunulmaz adamı olarak görünen Mişkoviç’in bazı siyasetçilere para ödediği ve bu yoldan iş hayatına siyasi destek sağladığı iddia ediliyor. Mişkoviç’in Bosna-Hersek ve Karadağ gibi ülkelerdeki yatırımlarının da inceleme altına alınması bekleniyor. Mişkoviç’in ve muazzam bir şekilde zenginleşmesine yardımcı olanların gerçekten suçlu bulunup bulunmayacakları, Sırbistan halkının cevabını beklediği temel soru haline geldi.
Balkanlar’da merkezi planlı dönemden piyasa ekonomisine geçiş sürecinde yaşanan fenomenlerden birisi, durup dururken güçlü sermaye sahiplerinin ortaya çıkmış olmasıdır. Miroslav Mişkoviç’in de sermayesinin en azından bir kısmını şüpheli yollardan elde ettiğine inanılıyor. Nitekim Mişkoviç, 1990’lı yıllarda BM ve AB’nin Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne karşı uyguladığı ambargolar nedeniyle yasadışı ticaretin geliştiği bir dönemde, Slobodan Miloşeviç’e yakınlığı sayesinde Sırbistan’ın zenginlerinden biri oldu. Mişkoviç’in siyasi desteğe dayalı özelleştirmeler yoluyla da sermayesini artırdığına inanılıyor. Mişkoviç Ekim 2000’de Miloşeviç yönetiminin yıkılmasından sonra iktidara geçenlerle de yakınlık kurmada başarılı oldu. İşin kötüsü, Başbakan Yardımcısı, Savunma Bakanı ve Güvenlik Servisleri Koordinatörü olan Aleksandar Vuçiç’e göre, Mişkoviç bazı siyasetçilere aylık 30 bin ile 60 bin Avro aralığında aylık ödemeler bile yapıyordu.
Mişkoviç’in siyasetçileri parasal olarak desteklediği doğrulanırsa ve para alan siyasetçilerin isimleri açıklanırsa, Sırbistan’ın siyasi sahnesinde bir deprem yaşanabilir. Nitekim Sırbistan’da önde gelen siyasi partiler tek tek Mişkoviç’ten para almadıklarına dair açıklamalarda bulunma zorunluluğu hissediyor. Sırbistan’da önceki yıllarda da bazı işadamları siyasetle içli dışlı oldukları, hatta kimi durumlarda siyasete yön verdikleri hususu tartışılıp durdu. Genel olarak siyasilerin oldukça pahalı seçim kampanyalarını işadamlarının sayesinde finans ettikleri biliniyor. Bunun karşılığında ise, ekonomik yaşama ilişkin yasal düzenlemelerin içeriğinin, destek sağlayan işadamlarının lehine olacak şekilde belirlendiğine inanılıyor. Örneğin, siyasilerin çıkarttığı yasal düzenlemelerin koruması altında Sırbistan’daki bazı işadamlarının yüksek kar payları altında iş yapabildiklerine inanılıyor. Bu nedenle, Mişkoviç’in zenginliğini artırmasına yardımcı olan yasaları oylayan milletvekillerinin de yolsuzluk soruşturmalarının kapsamına alınması bekleniyor.
Mişkoviç örneğinde olduğu gibi, Sırbistan’da yolsuzluklara karşı daha ciddi mücadeleyi başlatan kişi Başbakan Yardımcısı Aleksandar Vuçiç oldu. Nitekim yolsuzluk karşıtı eylemleriyle Vuçiç Sırbistan halkının bir kısmının gönüllerini kazanmış gibi görünüyor. Ancak Vuçiç’i eleştirenler de oluyor. Vuçiç’e getirilen temel eleştirilerden birisi, kurumsal düzeyde değil, daha çok bireysel hırsla yolsuzlukların peşine gidiyor olması. Elbette, siyasi irade olmadan yolsuzluklara karşı gerçekçi mücadele de olmaz. Ancak yolsuzluklara karşı uzun vadeli etkin ve kalıcı bir mücadele, sadece uygun yasal ve kurumsal düzenlemelerle desteklendiği zaman mümkün olabilecek.
2000 sonrası dönemde Sırbistan’a demokrasiyi getiren politikacılar ise Vuçiç’in yolsuzluklara karşı mücadelesini siyasi rakiplerle hesaplaşma girişimi olarak değerlendiriyor. Sırbistan’daki en büyük özelleştirmelerin 2000 sonrası dönemde ve bazı durumlarda yeterince saydam olmayan bir şekilde gerçekleştiği doğrudur. Ancak Vuçiç yolsuzluklarla gerçekçi bir şekilde hesaplaşmak istiyorsa, o zaman kendisinin de yönetimin bir parçası olduğu 1990’lı yılları da mercek altına almalıdır. Kaldı ki tutuklu Mişkoviç 1990’lı yılların yarattığı zenginlerden birisidir.
Hatırlatmak gerekirse, 1990’lardaki politikalarla Sırbistan savaşlara, uluslararası izolasyona ve yoksulluğa sürüklenmiş ve organize suçlar ile yolsuzlukların kol gezdiği ülkelerden birine dönüşmüştü. Dahası, bazı ciddi suç örgütleri mafya olarak devlet içinde örgütlenmişti. Sırbistan’ın bu suç örgütlerinden önemli ölçüde temizlenmesini sağlayan Sırbistan’ın eski başbakanı Zoran Cinciç ise Mart 2003’te suikasta uğramıştı.
Dr. Erhan Türbedar, TEPAV Dış Politika Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/105/Erhan+Turbedar_+Dr.
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
16/11/2024