The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Para politikasına ilişkin bazı modalar eskir ve yerlerini yenilerine bırakırken şeffaflaşmadan vazgeçilmiyor.
Son kırk-elli yıla bakılınca, piyasa ekonomilerinde para politikası uygulamasının önemli değişikliklere uğradığını hemen görmek mümkün. Mesela bir aralar merkez bankalarının ekonomideki para miktarını belli bir dönemde ne oranda arttıracaklarını önceden açıkladıkları bir para politikası uygulaması modaydı. Sonra koşullar değişti, bu tür bir ‘parasal kontrol’ uygulaması terk edildi. Yerini, enflasyon hedeflemesi denilen bir para politikası çerçevesi aldı.
Küresel krizden sonra, enflasyon hedeflemesinin finansal krizleri önlemede başarısız olduğu giderek daha fazla vurgulanır oldu. Yeni arayışlar başladı. Bunları, bu köşede, daha önceleri çeşitli nedenlerle ayrıntılı biçimde inceledim. Muhtemelen yeni arayışlar sonucunda yeni bir para politikası uygulaması moda olacak. Giderek daha fazla merkez bankası o modaya uyacak.
Modalar değişirken son birkaç on yılda önemli bir gelişme daha yaşandı para politikasında. Şeffaflığın, merkez bankalarının işini kolaylaştıracağı kuramsal çalışmalarla inandırıcı bir biçimde ortaya konuldu. Sonucunda, piyasa ekonomilerinde para politikası giderek daha fazla şeffaflaştı. Merkez bankalarının, amaçları her neyse, yasalarında açık biçimde yer aldı. Mevcut ekonomik durum o amaç çerçevesinde incelenerek kamuoyuna raporlarla açıklandı. Bu raporlarda, mevcut durumun yakın gelecekte nasıl değişebileceğine dair çözümlemelere ağırlıklı olarak yer verilmeye başlandı. Bu değişiklikler neticesinde amaca yakınsanacak mı yoksa amaçtan ırak mı düşülecek, tartışıldı raporlarda. Tüm bunlar çerçevesinde merkez bankalarının ellerindeki politika araçlarını nasıl kullanacaklarına dair önemli bilgiler de yer aldı o raporlarda.
Para politikasına ilişkin bazı modalar eskir ve yerlerini yenilerine bırakırken şeffaflaşmadan vazgeçilmiyor. Aksine, son zamanlarda bu yönde daha fazla adım atılıyor. Mesela, ABD Merkez Bankası’nın 2015 ortalarına kadar politika faizini çok düşük bir düzeyde tutacağını biliyoruz. Bu açıklamanın eylül ayında yapıldığını dikkate alın: Yaklaşık üç yıllık bir dönem için politika belirliliğinden söz ediyoruz. Dile kolay.
Türkiye’deki para politikası uygulamasına şeffaflık penceresinden bakmakta yarar var. Birbirini izleyen yazılar şeklinde olmasa da bu konuda birkaç yazı yazmayı düşünüyorum. Sorular var kafamda. Mesela şu: Merkez Bankası hâlâ temel iletişimini Para Politikası Kurulu Kararı, Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti ve Enflasyon Raporu aracılığıyla yapıyor.
Bunlar enflasyon hedeflemesi döneminin iletişim araçları. Yani ‘tek amaç-tek araç’ döneminin ihtiyaçlarına göre tasarlanmıştı. Elbette yararlılar ama enflasyon dışında da amaçlarınız olduğunda yetersiz kalıyorlar. Bu yetersizlik konusunda düşünmek gerekiyor. Ya da şu: Merkez Bankası Kanunu değişmeli mi? Öyle ya, kanunda, ‘Enflasyon hedefi hükümetle birlikte belirlenir’ deniliyor. Ama şimdi kredi artış oranı hedefi ve reel kur hedefi gibi hedefler var. Bunlara da yer vermeli mi yasada? Yoksa ‘bunlar ara hedeflerdir’ savunmasıyla genelgeçer bir ‘finansal istikrar’ hedefinin altına mı sığınmalı? İkincisi yapılırsa şeffaflıktan uzaklaşılmaz mı? Uzaklaşılıyorsa bunun maliyeti olur mu? Gelin, beraberce bunların ve benzerlerinin peşine düşelim.
Bu köşe yazısı 15.11.2012 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
15/09/2025
N. Murat Ersavcı
10/06/2025
N. Murat Ersavcı
10/12/2024
N. Murat Ersavcı
27/03/2024
N. Murat Ersavcı
07/12/2022