TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçtiğimiz Perşembe günü yeni teşvik paketi açıklandı. Basındaki ilk yansımalardan anladığım kadarıyla herkes çok mutlu oldu. Bu ülkede bir yatırımcı olsam büyük ihtimalle ben de mutlu olurdum. Sonuçta Ekonomi Bakanlığımızın teşvik uzmanları, bence yatırımcıları azami düzeyde mutlu edebilecek bir tasarıyı çok zekice, başarıyla hazırlamışlar. Bu kadar fazla sayıda talebi, farklı sektörlerden, bölgelerden gelen görüşleri daha iyi biçimde bir düzenlemeye dönüştürmek mümkün olamazdı sanırım. Bu konuda onları tebrik etmek gerekiyor. Buraya kadar her şey güzel. Peki, bu yeni teşvik paketi, temel hedeflerinden biri olan bölgesel gelişmişlik farklılıklarını ortadan kaldırabilecek mi? Bu yazıda, paketin, diğer zikredilen amacını, cari açığı azaltma hedefini bir kenara bırakıp, Türkiye’nin farklı bölgelerine etkilerinin nasıl olacağı konusunda birkaç spekülasyon yapmak istiyorum.
Yeni teşvik paketini öncekilere kıyasla farklı kılan unsurların başında yeni bir bölgelendirme yönteminin kullanılmış olması geliyor. Türkiye’nin 81 ili altı farklı bölgeye ayrılmış ve her bölge için farklı dozda destekler getirilmiş. Hangi ilin hangi bölgeye düştüğünü aşağıdaki haritada görebilirsiniz.
Harita: Türkiye’nin Yeni Teşvik Bölgeleri
Rengarenk gözüken bu haritanın, hangi kriterlere göre boyandığını henüz bilmiyoruz.[1] Öte yandan, yeni oluşturulan bu altı bölgenin bazı ekonomik göstergelerine bakınca benim dikkatimi çeken bazı şeyler var.
Bunlardan en önemlisi şu: Mesele imalat sanayini teşvik etmekse, Türkiye’de bence altı bölge falan yok sadece iki bölge var. İçinde Ankara-Antalya-Bursa-Eskişehir-İstanbul-İzmir-Kocaeli-Muğla’nın bulunduğu “Birinci Bölge” ve “Diğer Bölge.” Haritada rengarenk gösterilen bu bölgelerin farklı ekonomik büyüklükler içindeki payını gösteren aşağıdaki Şekil 1’e baktığımda ben böyle görüyorum, maalesef. Türkiye ihracatının yüzde 80’i, banka kredilerinin yüzde 70’i, kayıtlı istihdamın yüzde 50’si ve nüfusunun yüzde 40’ı bu “Birinci Bölge”de toplanıyor. Geriye kalan tam 73 vilayetimiz ve beş farklı bölgemiz ise bu göstergelerden minik minik paylar alıyor.
Şekil: Yeni Teşvik Paketi kapsamındaki bölgelerin Türkiye içindeki ekonomik payları (ihracat, ticari krediler, kayıtlı istihdam ve nüfus)
Üzücü değil mi? Ama bu Türkiye’nin gerçeği. Mesele Türkiye içinde ekonomik fırsatların nasıl dağıldığı ise bu topraklarda altı değil, sadece iki bölge bulunuyor:
Bu teşvik paketi Birinci Bölge’de olmayan yerleri, Birinci Bölge gibi yapmak için herhangi bir şey içeriyor mu? Hayır. Sadece, tüm eski teşvik sistemlerinde olduğu gibi, bu zorluklara rağmen, yatırım yapma cesareti gösterebilen yatırımcılara ödül veriliyor. Veya, Hasan Ersel Hoca’nın deyişiyle[2], o bölgelerde yatırım yapmak yeterince karlı olmadığı için, yatırımcıların olası zararları için tazminat veriliyor da diyebiliriz.
Sonuç olarak, yeni teşvik paketi, yatırımcıları bu tazminatın miktarından dolayı mesut etmiş olabilir. 2014 öncesinde, 2013’de de bol bol yatırımın yapılması garanti altına alınmış olabilir. Peki ya, 2023’de yapılacak yatırımlar? Onları da 2021 yılının teşvik paketinde düşünürüz artık.
Ve, 2023’e geldiğimizde de, teşvik kapsamındaki Dokuzuncu Bölgeye yatırım yapmayı düşünenler, Avrupa’ya mal satmak yerine, Irak pazarında İranlı şirketlerle rekabet edebilmek için ek destek isterler.
Türkiye, “Birinci Bölge gibi olmayan yerleri, nasıl Birinci Bölge gibi yaparım?” diye düşünmedikçe, bizler de daha çok teşvik sistemi tartışırız. [3]
[1] Kalkınma Bakanlığı’nın bu kademelendirmeye temel olan çalışması henüz yayınlanmadığı için illerin altı farklı bölgeye nasıl ayrıldığı hakkında yorum yapmak pek mümkün değil.
[2] Teşvik konusuyla ilgileniyorsanız ve bu çalışmayı okumadıysanız mutlaka okuyun: Ersel, Hasan ve Filiztekin, Alpay, "Incentives or compensation? government support for private investments in Turkey", Industrial policy in the Middle East and North Africa: rethinking the role of the state, Galal, Ahmed (ed.), Cairo, Egypt: The American University in Cairo Press 2008, 35-50
[3] Geçenlerde, bir İtalyan iktisatçı dostuma “İtalya’da Organize Sanayi Bölgesi (OSB) var mı?” diye sordum. Cevabı “Hayır, gerek yok. Çünkü İtalya’nın tamamı Organize Sanayi Bölgesi” oldu. Ben de “tamam” dedim ve sustum.
*Esen Çağlar, TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/25/Esen+Caglar
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
16/11/2024