TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
1980’leri yaşayanlar Devekuşu Kabaresinin “Yasaklar” adlı oyununu hatırlayacaktır. O oyun içinde “minik kelebek” isimli bir bölüm vardı.[1] Özgürlükçü bir zihniyetin, devlet denetiminden nasıl geçebileceğini ve neye dönüşebileceğini çok güzel anlatıyordu. Son 30 yılımızı nasıl geçirdiğimizi de anlatıyor aslında. Bu yazıda, “2023’de şöyle mi oluruz, böyle mi oluruz” tartışmasına girmeden, minik kelebek piyesinin bana düşündürttüğü soruyu cevaplamaya çalışmak istiyorum: Acaba son 30 yılı farklı biçimde geçirseydik bugün nerede olabilirdik?
Bu soruyu cevaplamak için aşağıdaki tabloyu kullanacağım. Bu tabloyu hazırlarken, biraz bakkal hesabı biraz da “halamın bıyıkları olsaydı” yöntemini kullandım. Tabloda Güney Kore’yi seçmemin nedeni ise bu ülkenin 30 yıl önce Türkiye’yle aynı kişi başına milli gelir düzeyine sahip olması. Bir diğer nedeni de ilk defa geçen hafta görme şansına sahip olduğum Seul’u bir İstanbullu ve de bir Ankaralı olarak çok kıskanmış olmam.
Önce tablonun ilk iki satırına bakalım ve Kore ile Türkiye’nin mevcut durumunu kıyaslayalım. Benim hemen gözüme çarpan şunlar:
Şimdi tablonun bakkal hesabı ve halamın bıyıkları yöntemiyle oluşturduğum son iki satırına bakalım:
Şimdi şu soruları duyar gibiyim: Bu kadar kadın işgücüne katılacak olursa, işsizlik oranları hemen yükseliverir, onlara nasıl iş bulacağız? Yeni katılacak kadınların verimlilik düzeyini nasıl Türkiye ortalamasına yükselteceğiz? Türkiye’nin genel verimlilik düzeyini nasıl yüzde 37 arttırarak Kore’nin düzeyine getireceğiz?
Peki affedersiniz, bunları yapmadık da, son 30 yılda ne yaptık biz? Örneğin, işgücü piyasasının özellikle kadınlar için esnekleştirilmesi, kadınlara gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılması, çocuk bakım hizmetlerinin güçlendirilmesi, kentli kadınların çalışabileceği özellikle hizmetler sektörünün modernleşmesi ve rekabete açılması, kadınların evlerinden işlerine güvenli biçimde, taciz edilmeden ulaşabilmeleri gibi sorunları çözmek için ne yaptık? Kore devleti Seul metrosunu, Koreliler bizden çok daha fakirken, ta 1974 yılında hizmete açarken, bizim aklımız nerdeydi? Bugün Seul’un 328 metro durağı varken 2000 yılında açmayı becerdiğimiz İstanbul metrosunun sadece 12 durağı olmasını nasıl açıklamalıyız?
Kendini şu klasik masalla avutmaya çalışanları da duyar gibiyim: “Kore demokratik değil ama biz çok demokratiğiz.” Kadınlar olmadan nasıl demokratik oluyoruz, bana da bir anlatın lütfen.
Tablo: Türkiye ve Güney Kore’de milli gelir, nüfus, kişi başına gelir, çalışan başına üretim, çalışan sayısı, çalışan kadın sayısı, kadın işgücüne katılım oranı (2010 verileri)
Kaynak: TÜİK, Kore İstatistik Kurumu (Statistics Korea), Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri
[1] http://www.youtube.com/watch?v=sxqHq8roVYM
*Esen Çağlar, TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/25/Esen+Caglar
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
16/11/2024