TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye ekonomisi 2010'da yüzde 8,9 büyüdü. Gerçekten de maşallah dedirten bir oran. Bu oranla 2023'e kadar büyümeye devam etsek milli gelirimiz 2,2 trilyon dolara çıkıyor ve dünyadaki en büyük onuncu ekonomi haline geliyoruz. Böyle devam etsek bugün doğan bir çocuk 50 sene sonra dedesinin 46 katı kadar zengin olabiliyor.
Ama maalesef böyle devam etmeyeceğiz. Yüzde 8,9'luk büyüme ekonomistler tarafından "fazla ısınmışlık" olarak niteleniyor ve ekonomi yönetimi bir yandan bankaları azarlıyor bir yandan da Merkez Bankası aracılığıyla ekonomiyi "soğutmaya" çalışıyor. 2011 için büyüme oranını Orta Vadeli Program (OVP)'da öngörülen yüzde 4'lük mütevazı düzeylere çekmeyi hedefliyorlar. Yoksa motorun yanma riski var herhalde.
Bunları makrocular konuşuyorlar. Ben ise yüzde 8,9'luk bir büyümeyi neden üst üste yıllarca sürdüremeyiz, sürdürmek için ise neleri farklı yapmalıyız gibi soruların cevabını daha çok merak ediyorum. Kasım 2010'daki yazımda ekonomik büyümenin aslında şirketlerin büyümesi olacağını anlatmaya çalışmıştım.[1] Bu yazımda da ekonomik büyümenin şehirlerin büyümesi olduğunu anlatmaya çalışayım. Türkiye'de büyümenin nerede olacağı ciddi şekilde aklıma takılıyor bu aralar. Nerede derken, soyut sektör kavramından çok, mekânsal olarak. Yani Türkiye'de hangi ilçe, hangi il, hangi bölge büyüyecek, büyümenin motoru hangi mekânlar olacak onu merak ediyorum.
Bu soruyu merak edip araştırmaya çabalayan herkes TÜİK'i yönetenlere büyük minnet duyuyordur bu ülkede(!). TÜİK çok başarılı çalışmalarıyla ekonomik performans ve coğrafya arasındaki ilişkiyi adeta bir hançerle ayırıyor birbirinden. Örneğin, 2001'den beri il bazında milli gelir rakamları yayınlanmıyor. Ama yine de bu veri yokluğu içinde bazı tespitler yapmak mümkün.
Önce şuradan başlayalım: Ekonomik büyüme mekansal olarak üç farklı biçimde gerçekleşebiliyor. Birincisi yatay olarak. Bir kentin nüfusu büyüyorsa, daha fazla üretim yerlerine ihtiyaç duyuyorsa, o kent giderek daha geniş bir alana yayılıyor. Sanayi ve tarım büyümesi genellikle böyle bir büyüme gerektiriyor. İkincisi ve kısmen daha az gördüğümüz büyüme biçimi ise dikey olarak gerçekleşiyor. Yatay olarak büyümenin önünde engeller varsa, bir kentte binalar giderek daha yüksek hale geliyor, daha fazla ekonomik faaliyet dikey olarak mekanını buluyor. Modern hizmetler sektörünün gelişimi de dikey büyümeyi tetikleyen başlıca unsur olabiliyor. İstanbul'daki Levent-Sarıyer hattı, Ankara'daki Eskişehir yolu aksı, veya son yıllardaki Dubai kentinin gelişimi dikey ekonomik büyümenin örnekleri. Son olarak ise aynı mekan içinde verimlilik artışları sayesinde ekonomik büyüme olabilir. Bir kent, ne yatay olarak ne de dikey olarak büyüyordur ama yaşayanlar yeni beceriler, yeni teknolojiler sayesinde daha fazla üretebiliyorlardır. Gerçek hayatta, ekonomik büyüme işte bu üç unsurun bir karışımı olarak meydana geliyor.
Türkiye'deki durum nedir diye baktığımızda, TÜİK sayesinde şehirlerin ekonomilerinin zaman içinde nasıl bir gelişim gösterdiğini maalesef göremiyoruz. Ancak bir şehrin ekonomik büyüklüğünü, orada yaşayan nüfusun bir göstergesi olarak kabul edersek, nüfus rakamlarına bakarak bazı tespitler yapabilmek mümkün.
Birincisi, Türkiye'deki en büyük 20 şehrin, toplam ülke nüfusu içindeki payı 1965'de yüzde 48'ken, 2010'da yüzde 65'e yükselmiş. Yani Türkiye'deki ekonomik faaliyet bu yirmi kentte son 50 yılda yoğunlaşma eğilimi göstermiş. 20. sıradaki Aydın hariç, bu kentlerin hepsinin nüfusu 1 milyonun üzerinde. Dünyada nüfusu 1 milyonun üstünde olan 500 şehir olduğunu düşünürsek, Türkiye'nin dünyanın 500 büyük kenti arasında 20 şehir sokabildiğini da görmüş oluyoruz.
Buraya kadar her şey normal. İkinci tespit ise çok daha çarpıcı. Aynı resme İstanbul'u ayırıp baktığımızda (Şekil 1), aslında Türkiye'deki büyük 20 şehrin toplam içinden aldıkları payda son 45 sene içinde öyle büyük bir artış görünmüyor. İstanbul'un nüfus içindeki payı ise 1965'deki yüzde 7 düzeyinden, 2010'da yüzde 18'e yükselmiş. Türkiye ekonomisinin son yıllardaki büyüme kaynağı büyük ölçüde İstanbul olmuş.
Üçüncü tespit ise başka hangi illerin Türkiye içindeki paylarını arttırma noktasında İstanbul'un hızına yaklaştıklarıyla ilgili. Aşağıdaki Tablo 1, en büyük 20 şehrimizin, nüfus hareketlerini özetliyor. En sağdaki sütunda 1980-2010 arasında şehrin, Türkiye'deki payının kaç kat arttığını görebilirsiniz. Rekor 1,7 kat artışla İstanbul'da. İstanbul'a yaklaşanlar ise Antalya (1,60), Kocaeli (1,59) ve Şanlıurfa (1,68). Bu 4 il dışında 6 ilin payı daha yükselmiş (Bursa, Van, Gaziantep, İzmir, Diyarbakır, Mersin). 3 ilin payı aynı kalmış (Hatay, Ankara, Kayseri). 7'sinin ise azalmış (Aydın, Manisa, Kahramanmaraş, Adana, Balıkesir, Konya, Samsun) .
Bu tabloya bakınca aklıma ilk gelenler şunlar. Antalya'nın büyümesinin arkasındaki temel faktör rahmetli Özal döneminde o bölgenin "özel ekonomik bölge" ilan edilmesi ve turizm merkezi haline gelmesiyle yakından ilgili. Şanlıurfa'nın büyümesi ise yine eskilerin bir diğer büyük projesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi'nin giderek işlevsel hale gelmesiyle ilgili olabilir. Kocaeli'nin büyümesini ise İstanbul'un büyümesinin bir uzantısı olarak ele alsak pek yanılmayız. Diğer birçok ilin büyümesi ise, ekonomik performans kadar, terör sorununa bağlı göçle alakalı olabilir.
Bunları bir kenara bırakıp, merceği İstanbul'a yaklaştırınca, İstanbul'un da tipik bir yatay büyüme örneği olduğunu açıkça görülüyor. 1965'de ve 1980'de İstanbul'un 17 ilçesi varmış. Bu 17 ilçenin nüfusu 1980'den 2010'a sadece 100 bin kişi artmış. 1980'den 2010'a ise her birinin nüfusu ortalama 600 bin olan 12 ilçe daha İstanbul'a eklenmiş (Tablo 2). Başka bir ifadeyle, son 30 senede, her sene, İstanbul'a Sinop büyüklüğünde (200 bin kişilik) bir parça katılmış.
Bu İstanbul meselesi apayrı bir tartışma konusu olduğu için bir başka yazıya bırakıyorum. Ancak şimdilik şunları söyleyebilirim. Eğer önümüzdeki dönemde Türkiye'nin büyümesi şehirlerin büyümesi olacak ise, ben artık 1980-2010 döneminde olduğu gibi İstanbul'un büyümenin motoru işlevini yerine getirebileceğini düşünemiyorum. Böyle bir beklenti hem bu güzel kente büyük haksızlık olur, hem de pek gerçekçi olmayabilir. Zira kentin yatay olarak sınırlarına ulaşıldı, dikey olarak büyümesi kentin yapısına büyük zararlar verebilir. Verimlilik açısından ise İstanbul'a gelen her yeni araç şehirdeki yüksek tıkanıklık düzeyinden dolayı verimliği arttırmaz tam tersine düşürür.
Dolayısıyla Türkiye'nin artık İstanbul dışında yeni ekonomik büyüme merkezleri bulması gerekiyor. Bu ise piyasaları ve şehirleri kendi hallerine bırakmakla değil, ancak Antalya ve Şanlıurfa örneklerinde gördüğümüz gibi büyük projelerle mümkün oluyor. Umarım ekonomi politikaları gündeminde, büyümenin mekansal boyutlarını daha fazla tartışmaya başlarız önümüzdeki dönemde. Eğer bunu yapmazsak, önümüzdeki tek seçenek İstanbul'un göğe doğru yükselmesini beklemek olacak.
Şekil 1: Türkiye'de şehirlerin toplam nüfus içindeki payları: En büyük 10 şehir (İstanbul hariç), İkinci en büyük 10 şehir, İstanbul; 1965, 1980 ve 2010
En büyük 10 şehir: İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Konya, Antalya, Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin
En büyük ikinci 10 şehir: Kocaeli, Diyarbakır, Hatay, Manisa, Samsun, Kayseri, Balıkesir, Kahramanmaraş, Van, Aydın
Kaynak: TÜİK
Tablo 1: Türkiye'nin en büyük 20 şehrinin nüfusu, Türkiye içindeki payları ve artış hızları (1965, 1980, 2010)
Nüfus (bin kişi) ve Türkiye içindeki payı |
Şehrin Türkiye nüfusu içindeki payı kaç kat arttı? |
|||||||||
1965 nüfus |
1965 pay |
1980 nüfus |
1980 pay |
2010 nüfus |
2010 pay |
1965-2010 |
1965-1980 |
1980-2010 |
||
1 |
İstanbul |
2293 |
7,30% |
4741 |
10,60% |
13255 |
17,98% |
2,46 |
1,45 |
1,70 |
2 |
Ankara |
1644 |
5,24% |
2854 |
6,38% |
4771 |
6,47% |
1,24 |
1,22 |
1,01 |
3 |
İzmir |
1234 |
3,93% |
1976 |
4,42% |
3948 |
5,36% |
1,36 |
1,12 |
1,21 |
4 |
Bursa |
755 |
2,41% |
1148 |
2,57% |
2605 |
3,53% |
1,47 |
1,07 |
1,38 |
5 |
Adana |
902 |
2,87% |
1485 |
3,32% |
2085 |
2,83% |
0,98 |
1,16 |
0,85 |
6 |
Konya |
1122 |
3,57% |
1562 |
3,49% |
2013 |
2,73% |
0,76 |
0,98 |
0,78 |
7 |
Antalya |
486 |
1,55% |
748 |
1,67% |
1978 |
2,68% |
1,73 |
1,08 |
1,60 |
8 |
Gaziantep |
511 |
1,63% |
808 |
1,81% |
1700 |
2,31% |
1,42 |
1,11 |
1,28 |
9 |
Şanlıurfa |
450 |
1,43% |
602 |
1,35% |
1663 |
2,26% |
1,57 |
0,94 |
1,68 |
10 |
Mersin |
511 |
1,63% |
843 |
1,88% |
1647 |
2,23% |
1,37 |
1,16 |
1,19 |
11 |
Kocaeli |
335 |
1,07% |
596 |
1,33% |
1560 |
2,12% |
1,98 |
1,25 |
1,59 |
12 |
Diyarbakır |
475 |
1,51% |
778 |
1,74% |
1528 |
2,07% |
1,37 |
1,15 |
1,19 |
13 |
Hatay |
506 |
1,61% |
856 |
1,91% |
1480 |
2,01% |
1,25 |
1,19 |
1,05 |
14 |
Manisa |
748 |
2,38% |
941 |
2,10% |
1379 |
1,87% |
0,79 |
0,88 |
0,89 |
15 |
Samsun |
755 |
2,41% |
1008 |
2,25% |
1252 |
1,70% |
0,71 |
0,94 |
0,75 |
16 |
Kayseri |
536 |
1,71% |
778 |
1,74% |
1234 |
1,67% |
0,98 |
1,02 |
0,96 |
17 |
Balıkesir |
708 |
2,26% |
853 |
1,91% |
1152 |
1,56% |
0,69 |
0,85 |
0,82 |
18 |
Kahramanmaraş |
438 |
1,40% |
738 |
1,65% |
1044 |
1,42% |
1,01 |
1,18 |
0,86 |
19 |
Van |
266 |
0,85% |
468 |
1,05% |
1035 |
1,40% |
1,66 |
1,23 |
1,34 |
20 |
Aydın |
524 |
1,67% |
652 |
1,46% |
989 |
1,34% |
0,80 |
0,87 |
0,92 |
Türkiye |
31391 |
100% |
44736 |
100% |
73722 |
100% |
Kaynak: TÜİK ve TEPAV hesapları
Tablo 2: Eski ve Yeni İstanbul: İstanbul'un ilçelerinde nüfus hareketleri, bin kişi, (1965, 1980, 2010)
1965 |
1980 |
2010 |
1965 |
1980 |
2010 |
|||||
1 |
Adalar |
15 |
18 |
14 |
18 |
Büyükçekmece |
182 |
|||
2 |
Bakırköy |
168 |
883 |
219 |
19 |
Kâğıthane |
416 |
|||
3 |
Beşiktaş |
107 |
188 |
184 |
20 |
Küçükçekmece |
696 |
|||
4 |
Beykoz |
68 |
115 |
246 |
21 |
Pendik |
585 |
|||
5 |
Beyoğlu |
218 |
223 |
248 |
22 |
Ümraniye |
603 |
|||
Eminönü (Fatih) |
138 |
93 |
23 |
Bayrampaşa |
269 |
|||||
6 |
Çatalca |
62 |
89 |
62 |
24 |
Avcılar |
365 |
|||
7 |
Eyüp |
168 |
332 |
338 |
25 |
Bağcılar |
738 |
|||
8 |
Fatih |
345 |
475 |
431 |
26 |
Bahçelievler |
590 |
|||
9 |
Gaziosmanpaşa |
90 |
219 |
474 |
27 |
Güngören |
309 |
|||
10 |
Kadıköy |
166 |
468 |
532 |
28 |
Maltepe |
438 |
|||
11 |
Kartal |
97 |
413 |
432 |
29 |
Sultanbeyli |
291 |
|||
12 |
Sarıyer |
52 |
118 |
280 |
Yeni İstanbul Toplam |
5482 |
||||
13 |
Silivri |
35 |
53 |
138 |
||||||
14 |
Şile |
18 |
20 |
28 |
||||||
15 |
Şişli |
268 |
468 |
317 |
||||||
16 |
Üsküdar |
135 |
366 |
527 |
||||||
17 |
Zeytinburnu |
103 |
124 |
292 |
||||||
Eski İstanbul Toplam |
2253 |
4665 |
4762 |
Kaynak:TÜİK
[1] http://www.tepav.org.tr/tr/kose-yazisi-tepav/s/2096
* Esen Çağlar, TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti, http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/25/Esen+Caglar
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
16/11/2024