TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Artık büyümede iş iç talebe kalıyor.
Cuma günü yılın üçüncü çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını öğrendik. Hem sanayi üretimine hem de cuma gününe kadar GSYH'ye ilişkin açıklanan veriler her seferinde büyümenin tahminlerin üzerinde gerçekleştiğini gösteriyordu. Cuma günü açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamı ilk defa tahminlerin altında kaldı: Yüzde 5,5.
Büyüme hızının tahminlerden daha düşük çıkmasına karşın, Türkiye'nin üretim açısından küresel krizi atlattığı tescillendi: İlk defa yılın ikinci çeyreğinde (takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış) GSYH krizde 2008'in ilk çeyreğindeki zirve üretim değerine ulaşmıştı. Bu çeyrekte bu zirve de aşılmış oldu: Aradaki fark yüzde 1,4. Evet, çok büyük rakam değil, ama küçümsenecek bir değer de hiç değil.
Özel yatırımın katkısı
Üçüncü çeyrek büyümesinin hangi kalemlerden kaynaklandığına bakıldığında, özel yatırımın önemli bir katkısı olduğu hemen anlaşılıyor. Yatırımlara benzer yüksek bir katkı da özel tüketim harcamalarından geldi. Buna karşın mal ve hizmet ihracatı büyüme hızını düşürdü.
Büyümeye yaptığı büyük katkıya karşın, özel sektör yatırımları henüz kriz öncesindeki düzeyine gelmedi. Gelmediği gibi, kriz öncesindeki zirve değerinin yüzde 9 altında. Grafikte 2007'nin başından bu yana özel sektör yatırımlarının izlediği yol var. Toparlanma açıkça görülüyor; ancak içine düşülen çukurdan henüz çıkılamadığı da ortada. Öte yandan, yatırımlardaki bu gelişme beklenmedik bir gelişme değil. Önce iç talep toparlanacak; üreticiler mevcut kapasitelerini tam anlamıyla kullanmaya başlayacaklar ki hummalı bir yatırım faaliyetine girişsinler.
Benim de aralarında olduğum bazı yorumcular yılın ikinci yarısında büyüme hızında yavaşlama bekliyordu. Büyüme hızının tahminlerin altında gelmesine karşın, bu beklentinin doğrulandığını söylemek mümkün değil. Sözgelimi sanayi üretimi ekim ayında önemli bir artış gösterdi.
Peki, bundan sonrası? Büyüme bu tempoda sürer mi? Bir belirleyici ihracat olacak. Az önce hızı düşürücü yönde etkisi olduğunu belirttim ihracatın. Ekim ve kasıma ait TİM verileri ihracat artışının hız kestiğini gösteriyor. İhracatın yarıya yakınının yöneldiği AB'nin hali ortada. Bu 'halin' daha da kötüleşmesi az bir olasılık değil. Öte yandan gelişmiş ülkelerdeki, özellikle de ABD'deki çok düşük faiz ve parasal genişleme politikasının süreceği anlaşılıyor. AB'de büyük bir kriz çıkmadıkça, bu koşullar altında paramızın üzerindeki değerlenme baskısının artması beklenir.
Bunların ihracatımız, dolayısıyla büyüme hızımız açısından olumsuz gelişmeler olacağı açık. Bu durumda iş iç talebe kalıyor. Daha ayrıntılı bir çözümlemeyi ileriye bırakarak 2011'de son altmış yıllık ortalama büyüme hızımız düzeyinde (yüzde 4,7) bir büyümenin gerçekleşmesinin olası olduğunu belirteyim.
Bu köşe yazısı 12.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
15/01/2025
Burcu Aydın, Dr.
11/01/2025
Fatih Özatay, Dr.
10/01/2025
Fatih Özatay, Dr.
08/01/2025
M. Coşkun Cangöz, Dr.
07/01/2025