TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bu dönem iktisat politikasına düşen görev, ekonomide istikrasızlık yaratacak gelişmelerin etkilerini yumuşatmaktır.
Seçim yaklaşıyor. Hükümet, önümüzdeki dönemde, nasıl bir iktisat politikası izleyecek? Hükümetten arada bir "seçim iktisadı yapmayacağız" biçiminde sözler duyuyoruz. Herhalde muhalefet de bu konuyu gündeme getirmek için seçim ortamının daha belirginleşmesini bekliyor. Alışkanlıklarımız göz önüne alındığında, konuyu fazla erken gündeme getirmiş oluyorum. Bunun yararlı olabileceğini düşündüğüm için. Bundan beş ay sonra hükümetin iktisat politikasına ilişkin "seçim iktisadı yapılıyor mu, yapılmıyor mu?" sorusu etrafında yoğunlaşılırsa, yine boşuna gevezelikle zamanımızı israf etmiş olacağız. Oysa şimdiden ileriye ve etrafımıza bakarsak, neyin yapılıp yapılamayacağını önceden anlar, üzerinde durulması gereken sorunları doğru saptayabiliriz.
Seçim iktisadı nedir?
Önce şunu soralım seçim iktisadından neyi anlıyoruz? Eğer bununla, hükümetin seçim öncesinde topluma maliyet yükleyecek buna karşılık toplumsal yararı ancak seçmenlerin zaman ufkunun ötesinde ortaya çıkabilecek projelerden uzak durması kastediliyorsa, hükümet seçim iktisadı yapacaktır. Buna karşılık, bu ifadeyle hükümetin seçimi hedefleyerek kamu dengesini bozmak başta olmak üzere, ekonomide çalkantılara yol açabilecek kararlar alması kastediliyorsa, seçim iktisadı yapılmayacaktır. Çünkü, siyasal açıdan, ilkini yapmamak, ikinciyi ise yapmak akıllıca değildir. Seçim öncesinde topluma ek yük getirmek hükümete seçmenler gözünde itibar kazandırmaz, hatta kaybettirebilir. Dolayısıyla bu yola aklı başında hiçbir hükümet gitmez. Buna karşılık Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda maliye politikasının ciddi olmasının, dış iktisadi ilişkilerin sürdürülmesine katkısı yoluyla sağlayacağı yarar, kamu açıklarını büyüterek yapılabilecek
ek harcamaların getireceğinden daha fazla görünmektedir.
İstikrar nöbeti şart
Yapılan açıklamalardan anladığım kadarıyla hükümet kamu yatırımlarının, doğrudan ve dolaylı, istihdam yaratma etkisinin kamu tüketim harcamalarından daha fazla olduğunu düşünmektedir. Böyle olduğu için de ağırlığı yatırımlara vereceğini açıklamıştır. Bu mantık içinde de, kamu yatırım projeleri arasında kısa dönemli istihdam yaratma etkisi daha yüksek olanlara ağırlık vermesi beklenir. Yerel yönetimler ile birlikte düşünüldüğünde bu da ihmal edilebilecek bir büyüklük değildir. Tabii burada yanıtlanması gereken soru bu tür projelerin zaman ufku bir yılın ötesine çıkarıldığında toplumsal getirisinin ertelenen projelerlerden fazla olup olmadığıdır.
Dünyanın içinde bulunduğu hal göz önüne alındığında ise durum, seçim öncesi dönemde iktisat politikasına düşen temel görevin, ekonomide istikrarsızlık yaratabilecek olası gelişmelerin etkilerini yumuşatmak için nöbette olması gerektiğini göstermektedir. Bu tür gelişmelerin yurtdışı kaynaklı olması olasılığı ise daha yüksek görünmektedir. Öte yandan, son krizin Türkiye'nin bu tür şoklara duyarlılığının fazla olduğunu gösterdiği unutulmamalıdır.
Bu köşe yazısı 06.12.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.
M. Coşkun Cangöz, Dr.
27/04/2025
Burcu Aydın, Dr.
26/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
25/04/2025
Fatih Özatay, Dr.
23/04/2025
Güven Sak, Dr.
22/04/2025