TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Soru şu: 2006'ya kadar enflasyonu rahatlıkla düşürebildik. Ama bundan sonra enflasyonu düşürmek için katlanacağımız maliyet giderek artacak mı? Soru fedakârlık oranı ile ilgili. Bu oran bir tanıma göre enflasyonu 1 puan düşürmek için üretimin potansiyel üretim düzeyinin ne kadar altında kalması gerektiğini gösteriyor. Bir türevi de şu: Enflasyonu 1 puan düşürmek için işsizlik oranının doğal düzeyinin ne kadar üzerine çıkmasına razı olduğunuzu ifade ediyor.
Hassas bir şekilde ölçmek mümkün değil. Çok sayıda nedeni var bunun. Bunlar bir tarafa, farklı yöntemlerle farklı oranlar hesaplanıp, tutarlılık aranarak bu sorun kısmen aşılabilir. 2002 öncesine yönelik olarak, üretimin yer aldığı tanımı kullanarak fedakârlık oranı hesaplayan iki çalışma var. Birincisi Hasan Ersel ve Sübidey Togan'ın bir çalışmasında alt bölüm olarak yer alıyor (B. M. Hoekman ve S. Togan tarafından derlenen "Turkey, Economic Reform and Accession to the EU" içinde, sayfa 3-35, 2005, Dünya Bankası). İkincisi, Arzu Çetinkaya ve Devrim Yavuz tarafından kaleme alınmış ("Calculation of Output-inflation Sacrifice Ratio", 2002, Merkez Bankası Araştırma Tebliği No:11).
İlk çalışma iki tane 'enflasyonda düşüş' dönemi saptıyor: 1994 Nisan 1996 nisan ve 1998 Ocak - 2001 ocak. İkinci çalışmada bu dönemler şöyle: 1994 Ekim- 1996 Aralık ve 1998 Ocak 2001 Ocak. Sonuncu dönem ortak, ilk dönemde çok az farklılık var.
Her iki çalışmanın da ortak bulgusu şu: Bu dönemler için hesaplanan fedakârlık oranı sıfır düzeyinde. Yani, enflasyonu düşürmek için potansiyel üretim düzeyinin altında üretime razı olmak anlamında bir fedakârlık yapılmamış. Bu çerçevenin dışına çıkıldığında ve başka unsurlar da dikkate alındığında, mesela son dönemde fedakârlık yapılmadığı elbette şüpheli. Zira bu dönemin hemen arkasından kriz geldi ve işsizlik sıçradı. Neyse... Konu bu değil.
2002 başı-2006 başı için çok kaba bir hesap bile, bu oranın bırakın çok düşük olduğunu, eksi olduğunu gösterecektir. Yani, enflasyonun hızla düştüğü bu dönemde, üretim potansiyel üretim düzeyinin (yüzde 4-5 aralığında) altında kalmak bir tarafa, çok üzerine çıktı (ortalama yüzde 7'nin üzerinde). İşsizlik açısından bakarsak da, kriz nedeniyle işsizliğin önce arttığı, ama bu etki geçince de yükselmediği görülüyor. Yani, işsizlik düşmedi, ama yükselmedi de.
Elbette çok farklı sayıda unsur rol oynadı bu gerçekleşmede. Ama yukarıdaki soru açısından şu nokta çok önemli: Memnun olmadığınız enflasyon düzeyini düşürmek için yeni bir program uyguluyorsunuz. Bu programa kimse inanmıyorsa (zayıf program-uygulayıcıların eski performanslarının kötü olması-elverişsiz dış
koşullar-seçimler nedeniyle tekrar popülizme dönüleceği beklentisi gibi nedenlerle),
enflasyonun da düşmeyeceği beklenecektir.
Yani, geleceğe yönelik sözleşmeler (ücret, kredi, vadeli alışveriş gibi) eski enflasyon hep geçerli olacakmış gibi imzalanacaktır. Üretim maliyetleri yine eski hızında artacaktır. Bu durumda talebi kısıcı bir politika, enflasyonu düşüremeyecek, buna karşılık üretimi azaltıp işsizliği artıracaktır. Fedakârlık oranı da çok yüksek olacaktır.
Oysa güven veren bir ekonomik program (reel faizleri düşürerek, tüketici ve yatırımcı güvenini artırarak, bankaları kredi verebilir hale getirerek) hem enflasyonu düşürebilir,
hem de üretimin düşmesini engelleyebilir. Önümüzdeki dönem açısından dolayısıyla kritik mesele budur. Dış koşulların son derece elverişsiz olduğu dikkate alındığında, ekonomik programa güveni sarsıcı tüm adımlardan kaçınmak gerekir. Sarsmak bir tarafa (zaten sarsıldığı dikkate alınarak) artırmak gerekir. Bu açıdan önemli sorunlarla karşı karşıya Türkiye.
Bu yazı 29.05.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
28/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024