TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Beşeri sermayemizin düzeyi potansiyel büyüme hızımızı yakından belirliyor. Beşeri sermaye düzeyimizi yükseltmenin yolu ise daha çok kişiyi daha kaliteli bir biçimde eğitmekten geçiyor.Sadece okullardaki eğitim değil söz konusu olan. Aynı zamanda çalışma hayatındaki beceri artırıcı kurslar da çok önemli. Hatta bazı koşullarda, mesela teknolojinin hızla ilerlediği alanlarda, bu vazgeçilmez bir şart oluyor.Hem temel eğitim hem de mesleki eğitim açısından önemli eksiklerimiz söz konusu. Yapılan çalışmalar, işyerlerinin aradıkları nitelikte eleman bulmakta zorlandıklarını gösteriyor. Oysa işsizlik oranımız çok yüksek düzeyde. Bu büyük sorunu çözmenin bir yolu da bu insanların beceri düzeylerini artırmaktan geçiyor.Çeşitli raporlarda mesleki eğitimin özendirilmesi tavsiye ediliyor. Mesela, meslek yüksek-okullarından mezun olanların askerlik sürelerinin kısaltılması, normal üniversite mezunları ile arada olan farkın kapatılması, hatta meslek yüksekokullarından mezun olanlar lehine değiştirilmesi gibi ilginç öneriler var.Bu konulara yoğunlaşmakta yarar var. Ama şüpheniz olmasın, bu konuda da kendi kendimize vurduğumuz prangalara mahkûm olacağız. Çünkü iş üniversiteye girişteki katsayı meselesine dönüşecek. Sıradan bir üniversiteden alınacak sıradan bir diploma ile çocuklarımıza gönüllerince çalışacakları bir iş bulamayacağımızı atlayacağız. İşyerlerinin nitelikli teknisyen ihtiyaçlarını unutacağız.Klasik eğitimde de önemli sorunlarımız var. Aralık ayının ilk günlerinde yayınlanan uluslararası bir çalışmanın sonuçları basınımızda önemli ölçüde yer buldu. İyi ki de öyle oldu. OECD tarafından yapılan bir çalışma. 2006 yılında, 57 ülkede, 400 bin öğrenciye uygulanan sınav sonuçlarına dayanıyor. 15 yaşındaki öğrenciler girmiş bu sınava. PISA anketinden söz ediyorum.Sonuçlarına OECD'nin web sayfasından kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu sınavda öğrencilerin temelde fen bilimlerindeki sorunlara ne ölçüde başarıyla yaklaşabildikleri ölçülmeye çalışılıyor. Ayrıca okuma performansları ve matematik bilgileri de değerlendiriliyor. Hatırlayacaksınız, sonuçlar Türkiye için oldukça iç karartıcıydı. Fen alanında 57 ülke arasında sondan ikinciydik. Bir Meksika'yı geçebilmiştik. Mesela, Finlandiya ve Japonya'da her yedi çocuktan en az bir tanesi fen alanında üstün başarı göstermişken, Türkiye, Meksika, Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz'de bu oran yirmide birden daha düşüktü.Raporda çok ayrıntılı karşılaştırmalar var. Ama gelmek istediğim nokta açısından şurası ilginç: Anladığım kadarıyla doğrudan bilgiyi ölçmeye çalışmıyor bu sınav. Yani, "Şunun türevi nedir?", ya da "Şu hızla giden bir araba ne kadar zamanda durur?" falan gibi sorulardan daha çok, bu tür problemlere nasıl yaklaşılabileceği ile ilgililer. Düşünme ve çözümleme yetenekleri ne kadar gelişmiş, onu değerlendirmeye çalışıyorlar.Bu çerçevede bakıldığında, neden toplum olarak çıkmaz sokaklara balıklama daldığımız, neden kendimize prangalar vurduğumuz sanki daha bir belirginleşiyor. Ya da elimizde hazırı olmadıkça neden kapsamlı bir reform programı tasarlayamadığımız da.
Bu yazı 11.02.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanacaktır.
Burcu Aydın, Dr.
30/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024