TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ya yıllık gelirlerinin yeterli olmaması ya da kredi sicillerinin kirliliği nedeniyle normal koşullarda kredi alamayacak kişilere de kredi açılabiliyor ABD'de. Bu kredilerin önemli bir kısmı ev kredisi. Bu kredilerin riski yüksek, dolayısıyla faizleri de yüksek. Bir diğer önemli nokta da bu kredilerin önemli bir kısmının değişken faizli olması. Yani, piyasa faizleri yükseliyorken, bu tür kredileri alanların ödemeleri gereken faizler de yükseliyor.
ABD tutsat piyasasında, risk açısından kabaca dört tip krediden söz etmek mümkün. Birinci grupta normal koşullarda kredi alabilenlere açılan krediler var. İkinci grup yüksek riskli grup (subprime mortagage). Üçüncü grup ise risk açısından ilk iki grubun arasında kalıyor ve Alt-A ismini alıyor. Tutsat kredi stokunun yüzde 74'ü ilk grupta. Buna karşın, Alt-A grubunun payı yüzde 6, yüksek riskli grubun ise yüzde 11. Bir de devletin desteklediği kredi türü var.
Stok değil de akım olarak bakarsak, son yıllarda yüksek risk grubunun hızla payının arttığını görüyoruz. 2004-2006 arasında ABD'de yeni açılan tutsat kredilerinin yüzde 20'si bu türden krediler. 2006'da bu piyasanın ulaştığı değer 600 milyar dolar.
Benzer bir gelişme yüksek riskli gruptaki geri ödenmeme oranında da gözleniyor. Ocak 2006'da bu gruptaki kredilerin geri ödenmeme oranı yüzde 8.4 düzeyindeymiş. Ocak 2007'de ise bu oran yüzde 14.3'e fırlamış. Aynı oranlar Alt-A grubu için sırasıyla yüzde 1.3 ve 2.6 olarak gerçekleşmiş.
Yüzde 14.3 yüksek bir geri ödememe oranı. Alınan kredi geri ödenmeyince borçluların evleri de ellerinden gidiyor. Bu gruptakilerin risk düzeyini daha iyi anlayabilmek için bazı özelliklerine değineyim. Aşağıda saydığım özelliklerden en az bir tanesi, kimi zaman da daha fazlası bu gruptaki borçlular için geçerli:
Birincisi, borçları için yapacakları anapara ve faiz ödemelerinin (borç servislerinin) gelirlerine oranı genellikle yüzde 50'den yüksek. Aylık borç servislerini aylık gelirlerinden düştükten sonra ellerinde kalan para ile ailelerini geçindirmekte zorluk çekiyorlar. İkincisi, iki yıl ve daha öncesine gidildiğinde, geçmişte aldıkları kredileri geri ödeyememeleri nedeniyle mahkemeye düştükleri ya da o krediler ile edindikleri malların ellerinden alındığı belirleniyor. Üçüncüsü, son 12 ay içinde aylık ödemelerini 30 gün ya da son 24 ay içinde 60 gün aksatmışlar.
Bir yandan ABD Merkez Bankası'nın faizleri son beş yılda sürekli artırması, diğer yandan ABD konut piyasasının küçülmeye başlamasıyla birlikte konutların değerinin düşmesi, bu kredileri alanları zor duruma düşürdü. Konut piyasası hızla büyüyorken yüksek risk grubunda bile kredi alamayacak kişilere de kredi açılmasını ekleyin buna. Geri dönmeyen kredi oranının son bir yıl içinde iki katına çıkmasının temel nedeni bu.
Buraya kadar anlatılanlar sadece borçlu ile borcu vereni ilgilendirir gibi görünüyor. Öyle değil oysa. Borcu veren mali sistemin bir parçası. Ama son aylarda uluslararası mali piyasaların bu sorunla hop oturup hop kalkmasının ana nedeni bu da değil. Nihayetinde bu tür krediler toplam kredilerin sadece küçük bir kısmını oluşturuyor.
Piyasalardaki tedirginliğin arkasındaki temel neden, bu kredilerin karşılığında önemli miktarlarda menkul kıymet ihraç edilmesi ve bu menkul kıymetlerin yer aldığı fonların dünyanın her yerinde tasarruf sahiplerine pazarlanması. Bu fonların değerleri düşüyor; fonlar giderek artan sorunlarla baş etmeye çalışıyorlar. Ama son aylarda bu tür fonların bu sorunların altında ezilmeye başladığı haberleri giderek artıyor.
Haziran ayının sonlarına doğru Bear Stearn şirketinin iki fonunu kapattığı açıklandı. Temmuz ayında Standard ve Poor's, Moody's ve Fitch gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının bu tür menkul kıymetlerin kredi notlarını düşürmeye başladığı görüldü. Son olarak da Fransız BNP Paribas bu tür yüksek riskli kredileri barındıran üç ayrı fonun işlemlerini dondurduğunu açıkladı. Hemen arkasından da büyük merkez bankalarının operasyonları başladı.
Bu konuyu sürdüreceğim.
Not: Bu yazıdaki bilgileri, internetten kolaylıkla ulaşılabilecek Wikipedia ansiklopedisinin 'subprime mortgage financial crisis" maddesinden derledim. Meraklılar orada çok daha fazlasını bulabilirler.
Bu köşe yazısı 13.08.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024