TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Kayıtdışılıktan haberdar olmak isteyenin Hürriyet küçük ilanlara bakması yeter. Türkiye'de yaygın bir kayıtdışı iktisadi aktivite vardır. Bunu görmek için öyle uzun uzun rapor filan yazmak gerekmez. Hele hele Sayın Başbakan'ın çıkıp 'biz zaten kayıtdışı işçi çalıştıranları biliyoruz' demesine de gerek yoktur. Esasen Hürriyet gazetesinin küçük ilanlar bölümüne bakan herkes memlekette sosyal güvenlik sistemine kayıt ve gerekli ödemeler yaptırılmadan işçi çalıştırıldığını bilir. Bu durum, memleketin ayıbı olmaya hâlâ devam etmektedir. Ancak ortada bir başka gerçek daha vardır. Toplam işgücünün her yıl artan bir bölümü artık Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamına dahil olmaktadır. 2002'den 2010'a kapsama alanına girenlerin sayısı yaklaşık yüzde 50 artmıştır. Türkiye ekonomisi son 8 yıldır hızlı bir biçimde kayıtaltına girmektedir. Neden girmektedir? Hükümet istihdam maliyetlerini düşürmeye yönelik tedbir aldığı için elbette. Sayın Başbakan bilmiyor olabilir ama hükümetimizin aldığı tedbirler işe yaramaktadır. Meseleyi merak edenleri aşağıya bekleriz, efendim. Hürriyet küçük ilanlara arada bir bakıyor musunuz? Benim en sevdiğim ilan türünde, ilan küçücüktür ve esasen şöyle der 'filanca yerdeki fabrikamız için, cilacı ustaları, kalfaları ve çırakları aranmaktadır. SSK+servis+yemek+yatak. Tel....' İlan aynen böyledir. Yasa gereği zorunlu olan sosyal güvenlik kaydı ek bir imkân olarak ilanda aynen böyle yazılıdır. Memleketin doğusu da böyledir. Batısı da aynen böyledir. Bunu bilmek için de, istihbarat bilgilerine, teftiş raporlarına filan da ihtiyaç yoktur. Hürriyet gazetesinin küçük ilanlarını okumak yeterlidir. Türkiye'de kayıtdışı faaliyet bir vakıadır. Kayıtdışı bir ekonomimiz yoktur, bilerek ve isteyerek kayıtdışı bıraktırılmış bir sistemimiz vardır. Bu da birinci ligde ülkelerle yarışacak bir ekonomiye sahip olan Türkiye için utanç vesilesidir. Maliye sistemimiz üçüncü dünya ülkelerine özgüdür. Hâlâ da öyledir. Bu ilk tespittir. 2001'de toplam ücretli çalışanlar içinde SGK'lı olanları payı yüzde 48 iken, 2009'da bu oran yüzde 71'e yükselmiştir. Bu ne demektir? Gayet basit: Çalışanların giderek artan bir bölümü artık SGK kapsamındadır. Türkiye ekonomisi bu hükümet döneminde hızlı bir biçimde kayıt içine girmektedir. Bu durum bütün bir 2002-2009 dönemine bakıldığında son derece açıktır. 2002-2009 döneminde toplam istihdam artışı 2.5 milyondur. Parantez içinde hemen vurgulayalım: Ekonomi büyüdüğünde özel sektör tempolu bir biçimde istihdam yaratmıştır. Bilmeyenlere not düşelim, lütfen. Buna karşılık, aynı 2002-2009 döneminde SGK'ya kayıtlı işçi sayısındaki artış yaklaşık 3.5 milyon kişidir. Ne olmuştur? Neden SGK'ya kayıtlı olanların sayısı dönem içi istihdam artışının daha üzerindedir? Gayet basit bir nedenle, sevgili Watson: İşletmelerimiz 2002-2009 döneminde kayıt içine girdikleri için SGK'ya kayıtlı işçi sayısındaki artış toplam ücretli çalışan sayısındaki artışın üzerindedir. Anlaşıldı mı, efendim? Bu da günün ikinci temel tespitidir. Şimdi gelelim günün uzman sorusuna: Acaba neden 2002-2009 döneminde kayıt içine giriş süreci hız kazanmıştır? Son derece basit: Hükümetimiz bu dönemde istihdam üzerindeki yükleri azaltmak üzere önemli adımlar atmıştır. İş dünyasının taleplerini dinlemiş, üzerine düşeni yapmış ve sonuç da almıştır. Öyle, "bana bir tedbirler aldırdılar, üzerlerine düşeni yapmadılar" demenin bir âlemi yoktur. Hükümet adımı atmış, işgücü maliyetlerinin zaman içinde yaklaşık yüzde 20'sini Hazine üzerine almış, karşılığını da öncelikle artan kayıt içi faaliyet olarak fazlasıyla almıştır. Ayrıca 2008'de alınan ek tedbirler sayesinde, işsizlikteki artış frenlenebilmiştir. Bugün gördüğümüz artışın frenlenmiş halidir. TEPAV'da yapılan çalışmalar öyle göstermektedir. Bu da günün, kesinlikle akılda tutulması gereken, üçüncü tespitidir. Peki, bundan sonra ne yapmak gerekir? Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) daha evvelki gün yeniden açıkladı. Alınan bütün tedbirlere rağmen, Türkiye istihdam üzerindeki yüklerde hâlâ OECD birincisi olmaya devam etmektedir. Hükümetimiz, dün bir adım atmış, karşılığını işverenlerden fazlasıyla almıştır. Bu örneğin dikkatle ele alınmasında, değerlendirilmesinde fayda vardır. Pastanın varlığının kanıtı, pastanın yenilmesidir. Dün işe yarayan, yarın da işe yarayacaktır. Hiç öyle, "Her dediklerini yapıyoruz, bir işe yaramıyor" demenin âlemi yoktur. Yapılması gerekenlerin bir bölümü ayan beyan ortadadır. Türkiye'nin en önemli meselesi işsizliktir. Bu büyük meselenin açık seçik bir çözümü de vardır. Yöneticilerimize saygıyla duyurulur
Bu yazı 22.04.2010 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.