logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Güven Sak, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Türkiye’nin iktisadi büyümesi Hamas ile PKK arasında sıkışıp kalmış mıdır? 03/11/2012 - Okunma sayısı: 2262

 

Geçenlerde Avrupa Yatırım Bankası (EIB)’ndan bir grup yetkiliyle birlikte bir toplantıdaydım. EIB, Türkiye’deki altyapı projelerine destek vermeyi gitgide daha çok önemsiyor. Toplantıda, yetersiz ulaştırma ve lojistik altyapısının Anadolu’nun belirli bölgelerinin Gümrük Birliği’ne tam anlamıyla dahil olmasına ve böylece anlaşmanın getirdiği bağlantısallık olanaklarından yeterince istifade etmesine engel olduğunu söyledim. Avrupa’nın entegrasyon süreci bağlamında ilgili sektörlerin üzerinden geçtik. Her şey yolunda gidiyordu ki, sonlara doğru bir pürüz çıktı. EIB yetkilileri şöyle dedi: “Tabii, Şubat 2013’te Türkiye’nin Finansal Eylem Görev Timi (FATF)’ne üyeliği askıya alınırsa EIB ülkenize artık kredi ve hibe veremez.” Meğer bu açıklamanın arka planında ciddi bir mesele varmış.

FATF, 1989 yılında kurulmuş Paris merkezli bir hükümetler arası kuruluş ve kara para aklama, terörizmin finansmanı ve uluslararası finans sisteminin bütünlüğüne gölge düşüren diğer tehditlere karşı mücadele eden temel uluslararası kuruluş konumunda. Başlangıçta aslen kara para aklamaya karşı mücadele eden kuruluş 11 Eylül’den sonra terörizmin finansmanı konusuna daha fazla odaklanmaya başlamış. Türkiye, 1991’den bu yana FATF üyesi.

FATF’nin kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele konusundaki standartları sağlamayan ülkeleri içeren bir kara listesi var. Listenin başında İran ve Kuzey Kore gibi çok şaşırtıcı olmayan ülkeler var. Türkiye ise hem FATF üyesi olup hem kara listede yer alan tek ülke. Absürt, değil mi? FATF 19 Ekim 2012 tarihinde terörizmin finansmanını önlemeye yönelik yeterli bir yasal çerçeve oluşturmaması durumunda Türkiye’nin üyeliğinin Şubat 2013’te yapılacak toplantıda askıya alınmasına karar verdi. Bu karar, Başbakan Erdoğan’ın Berlin ziyaretinde Merkel’den PKK terörüne karşı yardım talebini tekrar dile getirmesine mani olmadı. Türkiye terörle mücadele konusunda yardım istiyor, ancak terörizmi finanse eden ağlarla savaşan küresel çalışmalara katkıda bulunmuyor. Garip, değil mi?

Peki, ama neden böyledir? Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, Türkiye kara paranın aklanmasıyla mücadele etme konusunda kendi eylem planını ortaya koyamamıştır. İkincisi, terörizmin finansmanını engellemek için etkin bir yasal çerçeve oluşturamamıştır. Her iki konuyla ilgili çalışmalar yaklaşık on yıldır askıdadır. Görünen o ki, PKK’yı içine alıp Hamas’ı dışarıda tutan bir terörizm tanımı bulunamamış olması sürecin önündeki temel engellerden biridir. Türkiye bu ideolojik tutumunu sürdürür ve FATF’den ihraç edilirse, EIB gibi finansal kuruluşların desteğinden de otomatikman mahrum kalacaktır. EIB’nin çoktan önce unutulmuş altyapı sorunlarını çözmede üstlenebileceği rol düşünüldüğünde, bu ihtimal Türkiye’nin uzun vadeli büyüme beklentileri açısından kötüye delalettir.

Türkiye ekonomi ve ideoloji arasında bir tercih yapmak durumundadır. Bu Türkiye için önemli bir sınav olacaktır. Sistemin dışına itilmesi durumunda kaybedecek çok şeyimiz vardır. Hayal edebileceğimizden de çok…

Bu köşe yazısı 03.11.2012 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları