logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Geçici altın ihracatı ve büyümemize etkisi 07/07/2012 - Okunma sayısı: 1250

 

İlk çeyrekte bir milyar dolar daha az altın ihraç etseydik büyüme oranımız yüzde 3,2 yerine yüzde 2,6 olacaktı.

İç talepteki gelişmeler, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verileri açıklanmadan önce bu köşede oldukça çok sayıda yazıda yer alan analizi haklı çıkardı. Çeşitli göstergelerin ima ettiği gibi yılın ilk çeyreğinde bir yıl öncesine kıyasla iç talep sadece yüzde 0,9 oranında büyüdü. Buna karşılık, net dış talebin büyümeye katkısı beklediğimden yüksek oldu ve GSYH yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,2 büyüdü. 

İhracat belirleyici

İthalat düştü ve net dış talep arttı. Ama net dış talebi asıl arttıran mal ve hizmet ihracatındaki çok yüksek büyüme oldu. Öyle ki ilk çeyrekte bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla ulaşılan yüzde 13,2’lik büyüme neredeyse bir rekor. ‘Neredeyse’ çünkü daha önce de yüksek değerler gözlendi. Ama yüzde 13,2’den yüksek ihracat artışı tüm 1999-2012 döneminde sadece 6 kez gerçekleşti. İç talepteki çok sınırlı büyümenin 2012’nin ikinci çeyreğinde de sürdüğüne dair çok sayıda gösterge var. Bu durumda, ikinci çeyrekteki büyümenin ne düzeyde kalacağını, yine ikinci çeyrekteki ihracat performansımız belirleyecek. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), ilk altı aya ait ihracat gelişmelerini açıkladı. Buna göre, bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yılın ikinci çeyreğindeki ihracat artışımız yüzde 2,5 oldu. Oysa yılın ilk çeyreğinde yine bir yıl öncesine kıyasla yüzde 9 oranında artmıştı ihracatımız.

Ama dikkat: GSYH hesaplarına giren ihracatın, TİM’in açıkladığı ihracattan iki önemli farkı var. Birincisi, altın ihracatını kapsamıyor TİM verileri. İkincisi, GSYH verilerinde hizmet ihracatı da var. Mesela turizm gelirlerimiz de yer alıyor. Hizmet ihracatını bir tarafa bırakarak altın ihracatına dönmek istiyorum. Hem ödemeler dengesi tablosunda yer alan ‘parasal olmayan altın’ kaleminde hem de Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı ihracat verileri içinde ağırlıklı olarak altını kapsayan fasılda önemli hareketlere rastlanıyor son aylarda. Türkiye genellikle net altın ithalatçısı konumunda. Net altın ihracatçısı olduğu dönemler de var. Mesela küresel kriz sırasında (ağırlıklı olarak 2009’da) böyle. Bir de bu yılın ilk beş ayında. İthalatı bir tarafa bırakıp sadece ihracata odaklanayım. Geçen yılın ilk beş ayına göre altın ihracatı bu yılın ilk beş ayında 3.7 milyar dolar artmış durumda. Bunun 2.6 milyar doları nisan ve mayıs ayında, yani yılın ikinci çeyreğine ait. 

Büyümeyi yükseltti

Bunda bir gariplik yok elbette. Sonuçta ticaret yapıyorsunuz; altın alıp satabilirsiniz. Geçenlerde Radikal’de Sayın Uğur Gürses’in yazısında yer alan analiz, bu artışın geçici olması olasılığının çok yüksek olduğunun altını çiziyor. Bu geçici ihracat artışının büyümemize etkisi ile ilgiliyim. Soru şu: 2012’nin ilk çeyreğinde altın ihracatımız ‘normal’ bir düzeyde olsaydı GSYH büyüme oranımız ne olurdu?

Ayrıntıya girmeden, çok da hassas olmayan hesabımın sonucunu söyleyeyim: İlk çeyrekte bir milyar dolar daha az altın ihraç etseydik, büyüme oranımız yüzde 3,2 yerine yüzde 2,6 olacaktı. Elbette, ihraç ettiğimiz altını aynı dönemde ithal etseydik, büyüme oranımız açısından değişen bir şey olmayacaktı. Oysa ‘normalin’ dışında ithalat artışımız 2011 içinde gerçekleşiyor; 2012’de böyle bir şey yok. Bu durumda, altın ithalatı ve ihracatındaki bu geçici hareketler olmasaydı, 2011 büyümesi biraz daha yüksek, 2012’nin ilk çeyrek büyümesi ise biraz daha düşük olacaktı. İkinci çeyreğin ilk iki ayında ise altın ihracatındaki artış az önce belirttiğim gibi ilk çeyrektekinden de yüksek. İlk ayda ithalatta da artış var. Yine de net altın ihracatı ilk çeyreğe kıyasla biraz daha yüksek. Haziran ayında da net altın ihracatı artı değer alırsa aradaki fark daha da açılacak.

Kıssadan hisse şu: Bu geçici ihracat artışı 2012’nin ikinci çeyreğinde de var ve ilk çeyreğe kıyasla büyümeye katkısı daha fazla olacak. Bu durumda altın dışında kalan mal ihracatındaki düşük artışı telafi edebilecek. Böylelikle, ikinci çeyrek büyüme oranımız, ilk çeyrektekinden düşük olmayacak.


Bu köşe yazısı 07.07.2012 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları