logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Enflasyon ihmal etmeye gelmez 22/03/2012 - Okunma sayısı: 1347

 

Altı sıfır attığımız 2005 yılının başından bu yana, paramızın alım gücünde yarı yarıya azalma var.

Yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 5. Buna karşın Merkez Bankası’nın tahmini, enflasyonun yüzde 6,5 düzeyinde gerçekleşeceği yönünde. Farklı bir ifadeyle, 2011 sonuna kıyasla enflasyonda 4 puanlık bir azalma olmasını bekliyor Merkez Bankası. Bu yıl sonunda bir yıl öncesine göre enflasyonun düşeceğine hemen hemen tüm yorumcular katılıyor.

Bu bekleyişlerin arkasında iki temel neden var. Birincisi, Türkiye ekonomisinin büyüme hızı 2011’deki büyüme hızından önemli ölçüde düşük olacak. Bu, fiyatlar üzerine, 2011’e kıyasla daha az talep baskısı demek. İkincisi, lirada 2011’in son aylarında yaşanan hızlı değer kaybının 2012’de görülmeyeceği düşünülüyor. Hatta uluslararası finansal piyasalarda, yılın ilk aylarında olduğu gibi gerginlik azalmayı sürdürürse liranın değerlenmesinin mümkün olduğunu düşünenler de var.

Yine de Merkez Bankası’nın yüzde 6,5 tahmininin üzerinde bir gerçekleşme tahmini yapıyor yorumcuların büyük çoğunluğu. Yüzde 7,5 ve civarı, en sık rastlanılan 2012 sonu enflasyon tahmini. İşin ilginci, hem Merkez Bankası öngörüsünün hem de yorumcuların daha yüksek olan tahminlerinin, enflasyon hedefinin oldukça üzerinde olmaları. Bazı istisnaları dışında pek de kimseyi rahatsız etmiyor (gibi) bu durum. Hadi, bir yıl öncesinin hedefi üç aşağı beş yukarı tutmuş olsa, bir derece. Öyle değil oysa. 2011 yıl sonu gerçekleşmesi, hedefin 5 puan üzerindeydi (yüzde 10,5 gerçekleşme, yüzde 5.5 hedef).

Alım gücü düşüyor

Son günlerde, 2012 sonuna ilişkin enflasyon öngörülerinin düşük kalması olasılığını arttıran gelişmeler yaşanıyor. Bunların başında ham petrol fiyatlarındaki artış geliyor. Bu nedenle, peşi sıra benzin ve motorin fiyatları arttı. Bu artışların özellikle taşıma maliyetleri yoluyla diğer mal ve hizmetlerin fiyatlarına yansıması riski var. İkincisi, lirada ocak ayı ortalarından itibaren gözlenen değerlenme eğilimi durdu. Son günlerde, ne kadar kalıcı olacağı belli olmasa da lira değer yitirmeye başladı. Üçüncüsü, 2012 büyüme tahminleri bir miktar yukarıya doğru güncellendi. Petrol fiyatlarından gelebilecek etki dışındaki diğer iki unsurun etkisi şimdilik önemsenecek düzeyde değil. Ama sözünü ettiğim artış riski de var. 2005 yılının başında paramızdan altı sıfır attık. O günlerde tekrar kuruşlarla tanıştık. Bir kuruşu belki çoğumuz pek kullanmadı ama diğerleri günlük alışverişlerde sıkça boy gösterdi. Oysa son zamanlarda bir lira ve hadi belki 50 kuruş dışında bozuk paralarla sanki pek ilgilenmiyoruz gibi. Bu ilgisizlik garip mi?

Değil. Ocak 2005–Şubat 2012 döneminde tüketici fiyatları tam 1.77 kat arttı. Farklı bir ifadeyle 1 Ocak 2005’teki 100 liranın mal ve hizmet satın alma gücü, 1 Mart 2012’de 56 liraya düşmüş durumda. Benzer bir şekilde 1 Ocak 2005’teki 1 liranın alım gücü şu anda 56 kuruş düzeyinde. Altı sıfır attığımızdan bu yana, paramızın alım gücünde neredeyse yarı yarıya azalma var.

Enflasyon hedefleri laf olsun diye açıklanmıyor. Daha doğrusu öyle olması gerekiyor. Üç rakam daha vereyim ve daha fazla bir şey söylemeyeyim: 2005-2011 dönemindeki enflasyon hedefleri dikkate alındığında, tüketici fiyatlarının 1 Ocak 2005’ten 31 Aralık 2011’e kadar 1.48 kat artmaları gerekiyordu. Oysa aynı dönemdeki artış 1.75 kat oldu. Hedeflenenden 27 puan daha yüksek enflasyon demek bu.


Bu köşe yazısı 22.03.2012 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları