logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Güven Sak, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Libya tarikiyle İran'a gidilir mi? 22/03/2011 - Okunma sayısı: 1242


Kötümser bir temkinlilikte fayda vardır. Türkiye'nin ihracat sigortası ihtiyacı her geçen gün daha da artmaktadır.

Bizim mahalle bir süreden beri karışık. Alışmadığımız işler oluyor. Libya'da uçuşa yasak bölge oluşturma amaçlı askeri harekât bölgesel belirsizliği daha da arttırdı. Bölgemizdeki hareketliliğin, Türkiye açısından iktisadi sonuçlarına bu harekât sonrasında bir kez daha bakmakta fayda var. Merak edenleri beklerim.

Önce genel resme bir bakayım, müsaadenizle. Her şey Tunus'ta başlamıştı. Mısır, bir nevi, Tunus'un devamıydı. Libya'da yol çatallandı. Ya Libya'daki Miki Fare devletinin başkanı olan ismi lazım değil o zat, elindeki silah ve teçhizat ile kendisini sevmemeye cüret edenleri haklayacaktı. Ya da birileri Libya'daki Miki Fare devletinin başkanının elindeki silahları kendi milletine karşı kullanmasını engelleyecekti. Bu arada Libya'ya ambargo kaldırılınca silah satışında birinciliği İtalya alırken, ikinci kim tahmin edin? Evet, evet, Fransa. Hani şimdiki hava harekâtının öncüsü olan Fransa. "Ay inanmıyorum, elindeki o silah ve mühimmatı kendisini sevmeyenleri öldürmek için kullanıyor!" Pardon ama ya ne yapacaktı? Buradan birinci sonucu çıkaralım isterseniz: "Çakma devletlere silah satmayın kardeşim. Hiç satmayın."

Belirsizliği seçti

Sonra aynen Robert Frost'un o şiirindeki gibi oldu: "Ormanda önümde iki yol belirdi/ Ben daha az yürünmüş olanını tercih ettim/ ve bütün fark buradan çıktı" Geçen hafta başlayan Libya harekâtı ile birlikte uluslararası toplum daha önce az yürünmüş olan yolu tercih etti. Belirsizliği seçti. Buradan ne fark çıkacağını göreceğiz.

İlk fark eden ortadadır: İsmi lazım değil kırk yılın diktatörü kimse elini tutmadan silahlarını kullanabilseydi, bizim mahallenin diğer bazı yerlerinde gösteri yapmak daha fazla cesaret isterdi. Libya'da kan dökülmeye başlanınca, Yemen'de de kan dökülmeye başlanmasını birbirine bağlamak lazım. Şimdi halbuki Libya harekâtı ile birlikte Suriye'de milletin sokağa dökülmesi rastlantı değildir. Cidde'de birkaç düzine göstericinin etrafını elli adet polis arabasının sarması da rastlantı değildir. İkinci nokta buradadır: Bu kez müdahalenin meşru bir nedeni vardır ve operasyon o nedenle çok taraflıdır. Olanlar Irak'a değil, Bosna'ya benzemektedir. İtici gücü sosyal/kültürel küreselleşmedir. Aslında yarını izliyoruz, farkındaysanız.

Yeni sayfa açtı

Ülke içi muhalefetin zor kullanarak bastırılmasına uluslararası kamuoyunun geçit vermeme kararlılığı bölgemizin biçimlenmesinde bir yeni sayfa açmıştır. Uluslararası kamuoyu 'ıslık çalma hakkı'nı teyit etmiş bulunmaktadır. Daha önce "bekleyin, daha ıslık çalma aşamasındayız" demiştim. Şimdi işler ıslık çalma aşamasının ötesine geçmeye başlayacaktır. Doğrusu ya ben, Libya yolunun İran'a doğru çıkabileceğini düşünüyorum. Başkan Obama'nın İran gençliğine yönelik Nevruz mesajı da herhalde bu çerçevede okunmalıdır. En azından bana öyle geliyor. Bu da günün üçüncü tespitidir.

Türkiye'ye iktisadi etkiler konusunda daha önce "kemerleri bağlayalım, lütfen" demiştim. Şimdi "aman ha" diye hatırlatayım. Bölgesel belirsizlikler, Libya harekâtı ile azalmamış, artmıştır. Bizim mahalle daha fazla karışmaya adaydır. Bu bir. Japonya depremi kaynaklı petrol fiyatlarındaki artışı yavaşlatan etki kısa vadeli kalırken, bölgesel yeniden yapılanma kaynaklı etki uzun vadeye yayılacaktır. Bu da iki. Temkin iyidir. Bu kez kötümser bir temkinlilikte fayda vardır. Türkiye'nin ihracat sigortası ihtiyacı her geçen gün daha da artmaktadır. Bu da üç.


Bu köşe yazısı 22.03.2011 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları