logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Geleneklere sahip çıkmak 29/09/2008 - Okunma sayısı: 1034

 

Bizim gibi ülkelerde ileriye yönelik tahmin (öngörü) yapmak gelişmiş ülkelere kıyasla daha zor. Eskiden, istikrarsızlığın bu tür ülkelerde kural olduğu dönemlerde söz konusu zorluğun derecesi daha fazlaydı. Evet, artık istikrarsızlıklar bir kural değil. Çoğu yükselen piyasa ekonomisi yüksek borç, yüksek bütçe açığı, yüksek enflasyon gibi sorunlarını çözdü, ya da oldukça azalttı. Ancak yine de kalan kırılganlıklar öngörü işiyle uğraşanların hayatını zorlaştırıyor.Öngörülerin doğruluk derecesini etkileyen başka unsurlar da var ebette. Hesaplama yöntemlerinde sık yapılan değişiklikler, eski yöntemleri daha doğru yöntemlerle değiştirse de 'hafıza kaybına' yol açabiliyor. Yeni seriler yeteri kadar gözlem sunmayabiliyor araştırmacılara. Ya da, mesela demokrasi tam oturmadıysa, iç siyaset sık sık gerginleşebiliyor. Bu da ileriye yönelik tahmin işini zorlaştırıyor. Giderek artan küreselleşmenin de olumsuz etkileri olabiliyor öngörülerin doğruluk derecesine.Bu dert şu sıralarda gelişmiş ülkelerin de başında. Bakın şu haber ortalığın son derece karışık olduğu 16 eylül tarihli Bloomberg'den alınma:"Vadeli işlem yapanlar 16 eylüldeki toplantısında FED'in faizleri çeyrek puan düşüreceğine yüzde 80 olasılık atfediyorlardı. Oysa üç ay önce yine bu toplantıda FED'in faizleri yükselteceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Olasılık yüzde 100'dü onlara göre."Üç ayda aynı toplantıda alınacak karar için 180 derece dönüş. Olabilir. Peki Fed 16 Eylül toplantısında ne yaptı? Faizleri değiştirmedi. Ne yanılgı!'Ne yanılgı!', ama anlaşılır bir yanılgı. Ortalık çok karışık. Sis perdesi arkasından öngörü yapılınca ancak bu kadar olur.Merkez  Bankası (MB) enflasyon hedefini tutturamadığı ve sonuçta hedefi değiştirmek zorunda kaldığı için çok eleştirildi. Yine aynı MB faizi yüksek tuttuğu için topa tutuldu.Eleştirilerdeki bu çelişki bile enflasyonun yüksek olmasının arkasında başka nedenler olduğunu açıkça gösteriyor. Hedefin gerçekleşebilecek enflasyona göre çok düşük tutulması 'yanılgısının' arkasındaki temel nedeni de...Çok değil daha bir yıl önce kim söyleyebilirdi petrolün varilinin 150 dolara fırlayacağını. Kim söyleyebilirdi iki ay önce birkaç haftada 90 dolara ineceğini? Sonra iki gün içinde tekrar 105 dolara yükseleceğini? Elbette artacağını ve sonra da düşeceğini bekleyenler vardı. Ama bu ölçüde bir hareketi kim tahmin etti?Şüphesiz gariplikler sadece petrol fiyatlarında gerçekleşmedi. Gıda fiyatları, emtia fiyatları, mali deprem... Enflasyonu etkileyen çoğu unsur tasavvur edilebileceğin ötesinde bir gelişim gösterdi.Böyle bir ortamda hedefin düşük kalması da, düşük kalan hedefin doğal olarak tutturulamaması da anlaşılabilir olgular. Kendi kurumlarımızı eleştirirken öngörü hatalarına yol açan unsurlara dikkat etmekte yarar var. Boşuna onları yıpratmamak için.Kaldı ki, hem ikinci çeyreğe ilişkin büyüme rakamları hem de ağustos ayı tüketici enflasyon rakamları piyasada yapılan tahminlerin oldukça dışına düştü. Özellikle de büyüme tahminleri. Diyebilirsiniz ki öngörülebilir gelişmeler de vardı. Mesela, 2007 çifte seçimleri öncesindeki mali gevşeme gibi. Ya da IMF çapasının yerine başka bir çapa koymakta nazlanılacağı gibi. Daha önemlisi de miadı dolmuş programın yerine bir türlü yeni bir program konmaması gibi. Elbette haklısınız. Zaten bizim gibi ülkelerde öngörü işini zorlaştıran geleneksel unsurlar bunlar. Yazının başında zikredilen unsurlar... Geleneklerimize bağlı bir milletizdir biz. İyi bayramlar efendim.

 

Bu yazı 29.09.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları