logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Durgunluk enflasyonu da çarptı 04/01/2009 - Okunma sayısı: 927

Yılsonu enflasyonlarının 2004-2008 ortalaması yüzde 9. Yeni endeks yayınlandığından beri en yüksek yılsonu enflasyonu ise 2008'de gerçekleşti: Yüzde 10.1. Rakamlara salt böyle bakınca karamsar bir tablo ortaya çıkıyor. Ama öyle değil. Son iki ayda enflasyonda iki puanlık önemli bir düşüş gerçekleşti. Ek olarak, 'I' çekirdek enflasyon göstergesi ile ölçülen yılsonu enflasyonu çok daha düşük, ayrıca 2009 hedefi ile uyumlu sayılabilecek bir düzeyde seyrediyor.

Şüphesiz sadece mevcut durumu değerlendirerek enflasyondaki gidişat hakkında sağlıklı bir yorum yapmak mümkün değil. Asıl olarak enflasyonu belirleyen unsurlardaki olası değişikliklere odaklanmak gerekiyor. Bu açıdan söyleyecek pek yeni bir şey ise yok. Cumartesi gününün gazetelerinde enflasyona ilişkin atılan başlıklara bakınca enflasyonun geleceğine ilişkin yapılabilecek temel saptama hemen ortaya çıkıyor. Bizim gazetenin ki çarpıcı: 'krizzede enflasyon'. Hürriyet ise "petrol indi, piyasa daraldı, 2008'in enflasyonu tek haneye yakın çıktı" yorumuyla anlatmış her şeyi.

Yaşamakta olduğumuz durgunluk 2009'un önemli bir kısmında da sürecek. Yılın tümü
için ise en iyimser büyüme tahmini yüzde 2'ye varmıyor. Küçülme bekleyenler de az değil. Dünyanın en büyük ekonomileri de durgunlukla boğuşuyor. Şu sıralar Gazze saldırısı nedeniyle biraz artmış olsa da, bu durgunlukta enerji fiyatlarının 2008'deki ortalamasının çok altında seyredeceği anlaşılıyor. Benzer bir saptama ana metal fiyatları için de geçerli.

Bu koşullar altında 2009 hedefine ulaşılamaması için bir neden yok gibi görünüyor. Bu açıdan tek risk döviz kurlarının yükselmesi olasılığı. İki nedenle kur yükselebilir: Yeni bir küresel dalga yaşanabilir. Ama ABD'de önlem üzerine önlem alınıyor. Yeni yönetim de önemli hazırlıklar içinde. Bizde döviz kurlarının, bu nedenle rahatsız edici bir düzeyde artması olasılığı çok yüksek görünmüyor.

Kuru enflasyon açısından rahatsızlık verecek düzeyde yükseltebilecek ikinci neden şirketlerimizin ve bankalarımızın dış kaynak ihtiyaçlarının karşılanmasındaki güçlük olabilir. IMF ile yapılacak anlaşma çerçevesinde alınacak kredi bu riski bir miktar azaltacak. Standart IMF anlaşmalarında bu kaynağın şirketler kesimine aktarılması pek mümkün değil. Eğer şirketlerin dış kaynak ihtiyaçlarının hiç olmazsa bir kısmını karşılayacak mekanizma da tasarlanabilirse, bu risk daha da azalacak.

Dolayısıyla, enflasyon açısından olumlu gelişmelere gebe 2009 yılı. Bugünkü bilgiler ışığında bakıldığında, yılsonu enflasyonunun hedeflenen düzeyin altına düşmesi olasılığı da az değil. Şimdi, kısa zamanda tatmin edici bir ekonomik program açıklanacağını ya da açıklanacağının ayan beyan ortaya çıkacağını düşünelim. Bu durumda, yukarıda kısaca çizilen çerçevede, kısa vadeli faizlerde indirime gitmek açısından önemli bir manevra alanı ortaya çıkacak.

Şu özeleştiriyi de yapmam gerekiyor: MB'nin ilk faiz indirimini, gerekçesini anlamakla birlikte zamanlama açısından uygun bulmamıştım. Küresel kriz ortamında bir-iki ay daha bekleyebileceklerini düşünmüştüm. Zira risk algılaması artarsa tüketici ve yatırımcı kararları açısından asıl önemli olan faizlerin, MB'nin faiz indirimine rağmen düşmeyebileceklerini düşünmüştüm. Bu da para politikası açısından kredibilite kaybına yol açacak, ama iç talebi bir nebze canlandırmak için bile faydalı olmayacaktı. MB risk aldı; ama haklı çıktı. Umarım bundan sonra da aldıkları tüm kararlarda haklı çıkarlar, ben de katılmadığım kararları için keyifle özeleştiri yaparım.

Bu yazı 04.01.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları