logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Güven Sak, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Afla ve lafla olmaz 19/11/2010 - Okunma sayısı: 1170


Yapılan hesap Türkiye'nin daha büyük ekonomiye sahip olabilmesinin mümkün olduğunu gösterdi.

Sayın Cumhurbaşkanımız geçenlerde Londra'da "yakında BRIC artı T'yi duyarsanız şaşırmayın" dedi. BRIC, geçen dönemde, yatırımcıların gözünde yıldızı parlayan Brezilya (Brazil) , Rusya (Russia), Hindistan (India) ve Çin (China)'in baş harflerinden oluşuyor. T'de bu durumda Türkiye oluyor. Newsweek dergisi, son sayısında, bu konuda küçük bir haber yaparak, bu ifadenin, Türkiye ekonomisinin halihazırdaki gücünü değil, Türkiye'nin jeopolitik ihtiraslarını yansıttığının altını çizdi. Dergi bu tezi ortaya atarken, "Türkiye ekonomisinin büyüklüğü, BRIC'in en küçüğü olan Rusya'nın bile yarısı" diye bizi ezdi son sayısında. Bu da bana geçen hafta yarım kalan "kiminki ne kadar büyüktür?" muhabbetini hatırlattı. Kaldığımız yerden devam edelim ve konuya gelelim: Türkiye ekonomisinin dünyanın onuncu büyük ekonomisi olabilmesi mümkün müdür? El cevap: Mümkündür. Ama bu iş öyle afla ve lafla olmaz. Türkiye'nin, geçmişle değil, gelecekle hesaplaşan bir siyaset anlayışına ve güçlü bir reform sürecine ihtiyacı vardır. Gelin bakalım.

'Oradaydım'

Türkiye bugün dünyanın on altıncı büyük ekonomisine sahiptir. 1980'de daha aşağılardaydık. Özal reformları süreci Türkiye'yi yirmi beşincilikten on altıncılığa yükseltti. Ama bakın orada kaldık. Newsweek dergisinin dediği doğru. Rusya dünyanın on ikinci büyük ekonomisine sahip, 1.2 trilyon dolarlık bir ekonomi var Rusya'da. Türkiye ekonomisi de Rus ekonomisinin yarısı kadar. Hatırlayın, geçen hafta size birkaç karşılaştırma yapmıştım. Mesela "aleme nizam vermekten" bahsediyoruz ama ekonomimizin toplam büyüklüğü, Amerikan savunma ve dışişleri bütçelerinin büyüklüğünü aşamıyor. Bunun bize söylediği nedir? Daha yapacak çok iş vardır.

Peki, Türkiye ekonomisinin iddia ile arada bir söylendiği gibi dünyanın onuncu büyük ekonomisi olabilmesi mümkün müdür? Bunun nasıl mümkün olduğunu, geçenlerde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu söyledi. Salonda Sayın Başbakanımız da vardı. Ben de oradaydım. Oh, sonunda bir "oradaydım" diyebildim. Saat başına verimliliğimiz Almanya'nın düzeyine yükselebilse, Türkiye ekonomisi bugünkü halinden üç kat daha büyük olabilir. TEPAV iktisatçılarının hesaplamalarına göre, Türkiye'de verimlilik Almanya düzeyine yükselse, Türkiye'nin, bugün 600 milyar dolarlık değil, 1.8 trilyon dolarlık ekonomisi olabilir. Rusya'dan da büyük olur elbette. Newsweek'te de öyle "BRIC'ın en küçük ülkesi Rusya'dan da küçük" diye yazmaz. Bu arada da dünyanın sekizinci büyük ekonomisi olur.

Hesap ne gösteriyor

Şimdi hemen "tabii, tabii, teyzemin de tekerlekleri olsa, lokomotif olurdu" filan demeye başlamayın. Önce bir dinleyin. Yapılan hesabın gösterdiği şudur. Türkiye'nin daha büyük bir ekonomiye sahip olabilmesi mümkündür. Verimlilik artışları da bunun temel yoludur. Türkiye'nin dünyada onuncu büyüklüğe sıçraması, niceliksel bir büyüme ile değil, niteliksel bir dönüşümle mümkün olabilir. Çalışan başına verimlilik "Almanya düzeyinde olsa" demenin manası o'dur. AB süreci tam da o niteliksel dönüşümle alakalıdır. Türkiye'nin AB dönüşümü Türkiye açısından hala canlı ve günceldir. Bu arada Sanayi Bakanı Sayın Nihat Ergün'ün Silikon Vadisini de içeren ABD gezisini izlediniz mi? Sayın Bakan, Türkiye'nin dünyanın onuncu büyük ekonomisi olması için ne yapılması gerektiği konusunda hep doğru mesajları verdi. Haydi hayırlısı. Geleceğim.


Bu köşe yazısı 19.11.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

 

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları