logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Güven Sak, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

ABD'de parti, Fransa'da grev ya Türkiye? 22/10/2010 - Okunma sayısı: 1089

 

Okyanusun iki yakasındaki tepkiler zıt gibi dursa da aslında birbirine çok benziyor.

Kriz ve sonrasının gelişmeleri okyanusun iki yakasında farklı tepkilere yol açıyormuş gibi duruyor. Amerika'dakiler "Kamu küçülsün, hayatımızdan çekilsin" diye sokakları doldururken Fransa'dakiler "Kamu küçülmesin, hayatımızdan çekilmesin" diye direniyorlar. İlk bakışta, birbirine zıt tepkiler gibi duruyor ama bana kalırsa birbirlerine çok benziyorlar. İşte ben bu durumdan hiç hoşlanmıyorum. Gelin bakın neden hoşlanmıyorum?

ABD'de kriz sonrası dönemin en yeni siyasi hareketi muhafazakâr kanattan çıktı. Cumhuriyetçi Parti içinde, Çay Partisi Yurseverleri (Tea Party Patriots) önce ev toplantılarına başladılar sonra ise sokakları doldurdular. Kısmi seçimlere iki haftadan az zaman kalan ABD'de Cumhuriyetçi Parti içinde kendi adaylarını çıkardılar. Parti seçkinlerini siliverdiler. Kim bunlar? Orta sınıf sıradan Amerikalılar. Yoğun bir siyasi geçmişleri yok. Birçoğu daha önce oy bile kullanmamış. Bıkkınlar ve de kendi geleceklerinden endişeliler. Kamu harcamalarındaki artışın yarın kendilerine yüksek vergi olarak döneceğini düşünüyorlar. Çay Partisi Yurtseverleri esasen bir sıradan insanlar hareketine benziyor. Yarın biri çıkıp, "Kamu harcamalarını azaltmak için, sizin şu haklarınızı tırpanlamak zorundayız" dese, yine canları sıkılacakmış gibi duruyorlar.

Karizmayı çizdirdi

Fransa'da ise işçiler yeni Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı nedeniyle yine eylemleri ile gündemdeler. En son dağıtım istasyonlarına petrol sevkıyatını engellediler. İstasyonların yaklaşık yüzde 10'u "Benzin yok" diye hizmet veremiyor. Aslında Sarkozy gibi bir popülist yaş tahtaya basmazdı. Bu işten acayip kârlı çıkmayı umuyordu. Güç günlerin lideri pozuna bürünmeye hazırlanıyordu. Malum son dönem merkez sağ popülistleri arasında bu poz pek moda. Ama buyurun kamuoyu anketlerine göre halkın yüzde 71'i grevcileri destekliyor. Onları mazlum buluyor. Sarkozy'yi bu kez 'sokakların başbakanı' olarak görmüyor. Sarkozy, 'krizin faturasını sıradan halkın sırtına yüklemeye çalışan bir seçkin' olarak görülüyor. İşçiler ise büyük şirketlerin ve onların işbirlikçilerinin oyunlarına direnen sıradan insanlar oluyorlar bu durumda.

Öfkeliler hareketi

İlk bakışta birbirinden farklı gibi de dursa, Çay Partisi muhafazakârları ile direnişteki çalışanlar arasındaki ilk benzerlik bu: Her iki hareket de sıradan insanların gelecekten duyduğu derin endişeden besleniyor. İkincisi ise şu: İki ülkedeki seçmen hareketliliğinin bir amacı, hedefi yok. Yalnızca öfkeliler. Fransa'da emeklilik yaşının 60'tan 62'ye yükselmesi durumunda yapılacaklar konusunda ortada bir direnişçi manifestosu yok. Amerika'da da Çay Partisi muhafazakârlarına şimdi sorsanız "Peki, hangi programları keselim" diye, iddia ile söyleyeyim, bence, ortak bir görüş çıkmaz. Buradan şu sonuca varabiliriz: Her iki hareketin kaynağında da umutsuzluk ve umarsızlık var gibi duruyor. Üçüncü nokta ise birincinin ve ikincinin hemen devamı aslında: Hedefi olmayan, endişeli, çaresiz ve umutsuz sıradan insanlar mavi yerküremizin geleceği için kötüdür.

Peki, Türkiye'de durum nedir? Siz Türkiye'de apaçık hedefleri olan, geleceğinden emin, büyük hedeflere kenetlenmiş, endişesi olmayan, korkmayan sıradan insanlar görüyor musunuz? Ben görmüyorum, ya siz?

Çağımızın meselesi galiba tam da budur.


Bu köşe yazısı 22.10.2010 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.


Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları