logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Kriz öncesindeki likidite bolluğu neden büyümeyi hızlandırmadı? 07/01/2008 - Okunma sayısı: 1131

 

Tabloda 1990 ortalarından bu yana bankalar ve şirketler kesiminin yıllık net dış borçlanmaları gösteriliyor. Son sütundaki rakamlar haricindeki tüm değerler gayrisafi yurtiçi hasılaya oran olarak veriliyor. Son sütunda büyüme hızımız yer alıyor. Tablonun son üç satırında ise dönemsel ortalamalar gösteriliyor. 2001'i kriz yılı olduğu için ortalamalara dahil etmedim.

Toplam sütunları uzun vadeli borçlanma ile kısa vadeli borçlanmanın toplamını gösteriyor. Bu tablodaki rakamlar 'yuvarlandığından' bazı satırlarda toplamlar tutmuyor; ama bir yanlışlık yok. Mesela, 1999 yılı için şirketler kesimine ait rakamlarda böyle bir durum var. Verilerin kaynağı Merkez Bankası'nın internet sitesinden "veriler/istatistiki veriler/gene istatistikler/ödemeler dengesi sermaye hareketleri/diğer yatırımlar/yükümlülükler/bankalar ve diğer sektörler (B3223 ve B3224 ile başlayan satırlar)".Dönemsel ortalamalara bakalım. Ne görüyoruz? Birincisi şu: Bankacılık kesiminin 1997-2000 döneminde toplam net dış borçlanması ortalamada milli gelire oran olarak ne düzeyde ise 2002-2006'da da o kadar olmuş. Ne eksik, ne de fazla. İkincisi de benzer bir gözleme işaret ediyor: Şirketler kesiminin milli gelire oran olarak ortalama borçlanması da her iki dönemde aynı.Ortalamalar bir yana, şirketler kesiminin 2006 yılında net dış kaynak kullanımın önemli miktarda arttığı hemen görülüyor. Bu yılı dışlayarak ortalamalar alırsak, 1997-2000 dönemindeki net dış borçlanmanın 2002-2005 dönemine göre daha fazla olduğunu saptıyoruz. Bu da üçüncü nokta.Küresel likidite bolluğunu, kriz sonrasındaki hızlı büyümenin arkasındaki temel neden olarak gösteren görüşü zor durumda bırakacak bir tablo bu. Şu soru yanıt bekliyor: Neden 1997-2000 dönemi ile 2002-2006 dönemi arasında bankaların ve şirketler kesiminin net dış borçlanmaları açısından bir farklılık yokken, ikinci dönemdeki ortalama büyüme hızı ilkinin iki katından fazla olmuş?Şüphesiz küresel fon akımları başka yollarla da geliyor Türkiye'ye. Mesela portföy yatırımları olarak da giriyor. Borsa'da 'yabancıların' aldıkları hisseleri satanların servetleri değişiyor, tüketim harcamaları artabiliyor, falan. Ama kabul edersiniz ki benim yukarıda sorduğum soru da oracıkta duruyor; yanıt bekliyor.

 

Bu yazı 07.01.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

 

 

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları