Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında faaliyet gösteren Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 24 Eylül 2025 tarihinde 12. toplantısını gerçekleştirdi. Komisyon, çalışmalarında bugüne kadar akademisyenlerden sivil toplum kuruluşlarına, meslek örgütlerinden düşünce kuruluşlarına kadar pek çok kesimi dinleyerek farklı bakış açılarını karar süreçlerine taşımayı hedefledi. Bu çerçevede gerçekleştirilen son toplantıda komisyon, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) da aralarında bulunduğu düşünce kuruluşları temsilcilerinin görüşlerini dinledi.

Toplantıda söz alan TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, sürecin getirdiği pozitif bir havada bölgenin geleceğinin nasıl düşünülmesi gerektiği ile ilgili sunumunu gerçekleştirdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kalkınma potansiyelini turizm üzerinden yeniden düşünmek gerektiğini vurguladı. Sak, bölgenin sahip olduğu kültürel ve doğal zenginliklerin, doğru politikalar ve uzun vadeli stratejilerle ekonomik kalkınmanın lokomotifine dönüşebileceğini belirtti. Tarımda istihdamın yüksek olmasına karşın verimliliğin düşük seviyede kaldığını, bunun da bölgesel gelişim için yeni bir ekonomik model arayışını zorunlu kıldığını ifade etti.

Sak, Dünya Bankası ile Kars, Doğubeyazıt ve Van’da yürütülen ortak çalışmaların, bölgenin kalkınma sürecine güven inşa etmek açısından kritik öneme sahip olduğunu hatırlattı. Sak, Bölgenin hareket alanının sınırlı olduğunu, bu nedenle doğru stratejik tercihlerle gelişim potansiyeli olan alanların desteklenmesinin kritik olduğunu vurguladı. Konuşmasında turizm politikalarına özel bir vurgu yapan Sak, Göbeklitepe’nin keşfi ve benzeri arkeolojik gelişmelerin iç turizmde artış yarattığını ancak yabancı turist çekme kapasitesinin sınırlı kaldığını aktardı. Bu durumun bölgesel kalkınmada önemli bir fırsatın kaçırılmasına yol açtığını belirten Sak, Antalya’da yıllardır uygulanan kitle turizmi modelinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu için uygun olmadığını, bunun yerine bölgenin kültürel mirasını ve doğal değerlerini ön plana çıkaran bir “satıh turizmi” anlayışına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Prof. Dr. Sak, turistlerin sadece tek bir noktada yoğunlaşmak yerine farklı rotalarda dolaşmasını sağlayacak bütüncül bir turizm stratejisinin bölge için büyük bir fırsat yaratabileceğini ifade etti. Bu yaklaşımın, yerel girişimcilik ekosistemi ile birleştiğinde daha sürdürülebilir bir kalkınma modeli sunacağını vurguladı. El sanatları, gastronomi ve kültürel rotalar gibi alanlarda faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesiyle hem istihdamın artırılabileceğini hem de bölgenin küresel ölçekte daha görünür hale gelebileceğini sözlerine ekledi.