Değerlendirme Notu / Mehmet Doğan

İnsan eliyle hızlandırılan iklim değişikliğinin giderek artan olumsuz etkileri, hayatımızı iyiden iyiye zorlaştırmaya başladı. Atmosfere salınan ve iklim değişikliğine yol açan sera gazlarının ölçülmesi, azaltılması ve sıfırlanması, dünyanın, özellikle de Avrupa’nın gündeminde nihayet ilk sıraya yerleşti.

İklim değişikliğiyle mücadelede sorunun büyük kısmı enerji sektöründen kaynaklandığından, çözümün büyük bir parçasını da enerji alanında aramak gerektiği aşikâr. Nitekim enerji, alışageldiğimiz hayatın ve kurduğumuz ekonomik sistemin merkezinde yer alıyor. Ancak bu, aynı zamanda radikal çözümlerin uygulanmasını zorlaştırıyor.

Geldiğimiz noktada, çözümü büyük oranda yenilenebilir enerjide ve yeni teknolojilerde görsek de, her seçeneğin ya kendine özgü bir eksiği, ya da fiiliyata geçebilmesi için gereken bir süre var. Geçtiğimiz yıl boyunca California’da, bugünlerde ise Avrupa’da baş gösteren enerji krizleri, bazı yakıt ve teknolojileri alelacele terk edip münhasıran belli seçeneklere bel bağlama girişimlerinin nasıl ters tepebildiğinin göstergesi oldu. Dolayısıyla stratejik bir yol haritası çizmemiz, mühendis gibi düşünmemiz, karşımızdaki optimizasyon problemini doğru saptayıp çok ama çok bilinmeyenli bir denklemi yavaş yavaş çözmemiz lazım. Dönüşüm, bugünden yarına olamıyor.

Bu yazıda sırasıyla, Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele konusunda devlet ve özel sektör tarafından ivedilikle atılması gereken başlangıç adımlarını, mevcut enerji bileşimi içinde tercihlerimizi değiştirerek kat edebileceğimiz yolu, geliştirilmekte olan ve ümit vaat eden yenilikçi enerji teknolojilerini ele alacağız. Toptan ve hızlı değişimlerin mümkün olmadığı bir ortamda, etkili ve kalıcı bir çözümü nasıl hayata geçirebileceğimizi anlamaya ve anlatmaya çalışacağız.

Değerlendirme notunun tamamına erişmek için tıklayınız.