Neden şimdi artık herkes Yeşil oldu?
06 Ekim 2020
Geçen haftanın benim için, en ilgi çekici açıklaması, 30 Eylül’de tarihinde, IMF İcra Direktörü Kristalina Georgiyeva’nın Bloomberg’teki açıklamasıydı. Memleketteki kuru gürültüden sonra bana hayli doyurucu geldi. Hem IMF Başkanı’nın doktorasını Amerikan çevre politikaları üzerine yaptığını öğrendik hem de iklim değişikliği gündeminin, yeşil toparlanma başlığı altında, sistemin merkezine nasıl yerleştiğini artık iyice idrak ettik. Ayrıca, inanmayacaksınız şimdi ama Georgiyeva “Uğruna mücadele edebileceğimiz daha iyi bir dünya mümkün.” (There is a better world we can strive for.) dedi. Bir nevi, küreselleşme karşıtlarının kadim sloganına sahip çıktı.
[Devamı]
Yeni Ekonomik Program
02 Ekim 2020
Bir ekonomik programın sağlaması gereken asgari koşullar var. Birincisi, elbette içsel tutarlılığı olması. Salı günü açıklanan program önemli bir içsel tutarlılık sorununa sahip. Birkaç örnek vereyim:
[Devamı]
Aktif rasyosu tümden kalkmalı
30 Eylül 2020
Yüksek hızda kredi artışı finans sisteminin sağlığı açısından iyi bir şey değil. Dünyada yaşanan finans krizlerinin yaklaşık yarıya yakınından önce hızlı kredi genişlemesi olduğuna dair ikna edici bulgular var.
[Devamı]
Öncelikle attığınız her adımın yirmi yıl sonrasını düşünün
29 Eylül 2020
Neden mi yirmi yıl? Hatırlıyor musunuz? Amerika’da 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içindeki payının yüzde 8’den yüzde 16’ya çıkarak ikiye katlanması bir asır sürmüşken; mevcut nüfus projeksiyonları, Türkiye’de yüzde 8’lerden yüzde 16’ya yirmi yılda ulaşabileceğimizi gösteriyordu. Bu durumda, ne yapmak gerekir? “Öncelikle attığınız her adımın yirmi yıl sonrasını düşünün.” derim ben.
[Devamı]
Vergi mükellefinin artan riski
25 Eylül 2020
Döne döne benzer konuları ele almak oldukça can sıkıcı. Aslında “ele almak” değil de “ele almak zorunda kalmak” demek daha doğru olacak. Sıkıcılığı hem kendim için hem de sizler için mümkün olduğunca azaltabilmek için farklı biçimlerde incelemeye çalışıyorum “ele almak zorunda kaldığım” konuları.
[Devamı]
Bir şey olmaz
23 Eylül 2020
Pandemide içeriye kapanmak bahçe özlemi uyandırınca yazın bahçeli bir eve taşındık. Şu sıralar evin dış su yalıtımı işleri var. Geçen bir geceliğine park etmiş bir “kepçe (ekskavatör)” bile vardı bahçede. Bayağı da “havalı” duruyor komşulara karşı. Herkesin arabası varsa bizim de kepçemiz var durumu. Hava kısmı bir tarafa, ekonomik faaliyet hacmine katkıda bulunduğumuz için ailecek gururluyuz da.
[Devamı]
Fırsatı nasıl kullanacağız derken fırsatı kaçırdık
22 Eylül 2020
TÜSİAD’ın “Türkiye’nin Fırsat Penceresi: Demografik Dönüşüm ve İzdüşümleri” raporu Ocak 1999 tarihliydi. Bundan yirmi yıl önce memleketin en önemli konularından biri demografik fırsat penceresiydi. Şimdi yirmi yıl sonra artık o pencerenin kapandığından söz etmeye başlamakta, doğrusu ya, biraz geciktik. Arada “Aman bu fırsatı kullanalım.” diye düşünürken fırsatı kaçırdık. Hayat işte böyle. Halbuki tüm alametler ortadaydı.
[Devamı]
Selef mi Selefîlik mi?
20 Eylül 2020
Etimolojik benzerlik, her zaman anlam benzerliğine yol açmaz. İşte Selefi ile Selefîlik de böyledir. Selef kelimesi, Hazreti Peygamber sonrası oluşan üç asrı ifade eder. Ancak Muhammed b. Abudulvehhab, teolojik argümanlarla halkı Osmanlıya karşı isyana teşvik etti. Bu argümanlarının da “Selef’in itikadı”na dayandığını iddia etti.
[Devamı]
Neden tek bir politika faizine ihtiyaç var?
18 Eylül 2020
Merkez Bankası’nın (MB) karmaşık mekanizmalarla piyasaya fon aktarması yerine, tek bir faizden -politika faizi olması gereken repo faizinden- fon aktarmasının içinde bulunduğumuz koşullar altında elzem olduğunu daha önce belirttim. Dolayısıyla ortalama fonlama faizi (bankalara verdiği çok kısa vadeli borcun ortalama faizi) denilen bir kavrama ihtiyaç kalmayacak ve bankaların kendi aralarında yaptıkları işlemlerde ortaya çıkan faiz (piyasa faizi) ilan edilen repo faizine “milim” yakın bir düzeyde belirlenecekti. Bu faiz de mevduat ve kredi faizini etkiyecekti. Böylelikle mesaj net olacaktı. MB mevduat ve kredi faizlerinin düşmesini istiyorsa tek bir faizi düşürecek, yok yükseltmek istiyorsa tek bir faizi artıracaktı.
[Devamı]
İnceledikçe ilginçliği artan kriz: 2018-2019
16 Eylül 2020
Bir süredir Ağustos 2018’de patlak veren ekonomik kriz üzerine yazıyorum. “Şu andaki durumu bırakıp neden iki yıl önceye gidiyorsun” diye sorabilirsiniz. Gayet de haklı olursunuz. Şu sıralar “Finansal Krizler ve Türkiye” adlı kitabımın yeni baskısı için -ne yazık ki- yeni bölümler yazıyorum. Bitti gibi. Ancak işin içine girince ne denli ilginç bir kriz olduğu daha çok belirginleşiyor. Bu nedenle bu köşeyi sık sık bu krizle meşgul etmeye başladım.
[Devamı]