Yüksek açık pozisyon varsa...
28 Ekim 2020
Bu satırları yazarken bir dolar 8.06 liraya yükselmişti. Oysa birkaç hafta önce açıklanan 2021 - 2023 ekonomik programında 2022 ortalama kuru 7.88, 2023 ortalama kuru ise 8.02 olarak alınmıştı (Yeni Ekonomik Program, Ek Tablo 1’deki lira GSYH değerinin dolar GSYH değerine oranı). Kurun ne düzeyde olduğundan bağımsız olarak ortada önemli bir sorun olduğu açık. Üç yıllık bir ekonomik program açıklanıyor ve birkaç hafta sonra temel varsayımlarından biri çöküyor. Bu, olmaz. Olmamalı da.
[Devamı]
Yeni nüfus projeksiyonuna göre Türkiye 100 milyonu nasıl aşıyor?
27 Ekim 2020
Bu yılın 14 Temmuz’unda İngiliz genel tıp dergisi The Lancet’te yeni küresel nüfus projeksiyonları yayımlandı. Bu yeni tahminlerde, bana ilginç gelen iki noktayı hemen söyleyeyim. Öncelikle, yeni nüfus projeksiyonlarına göre dünya nüfusu 2100 yılına kadar artmayıp azalıyordu. İkincisi, Türkiye’nin nüfusu ise 100 milyonu geçiyordu. Bugün yaşlanma hadisesine girmeyeyim, yalnızca bu iki parametrenin ne manaya geldiğinden bahsedeyim ve birkaç sonuç çıkartayım müsaadenizle. Soru ortada sanırım: Yeni nüfus projeksiyonuna göre dünya nüfusu azalırken Türkiye, 100 milyonu nasıl aşıyor? Önce kısaca rakamlara değineyim sonra da çıkarttığım sonuçlara geleyim.
[Devamı]
Tek rakip THY olunca...
23 Ekim 2020
Perşembe günü Merkez Bankası’nın (MB) Para Politikası Kurulu toplanacak ve kararlarını açıklayacak. Salı günü MB’nin ortalama fonlama faizi (“gerçek” politika faizi) yüzde 12.47’ye yükselmişti. Oysa tam üç ay önce 7.46’ydı. 5 puanlık bir artış; ikiye katlanmasına az kalmış. Neyse, mesele o değil. MB’nin sözde politika faizi ise yüzde 10.25; gerçeğinden 2.22 puan daha düşük. Yine, bir neyse. Mesele bu da değil.
[Devamı]
Bir başka kırılganlık göstergesi
21 Ekim 2020
Bugün sıra, banka dışındaki kaynaklardan dış borçlanma ile bankalardan dış borçlanmanın karşılaştırılmasında. Bankalardan borçlanma verisi yine Uluslararası Ödemeler Bankası’ndan (BIS) alınma. Banka dışı kaynaklardan borçlanmayı ise BIS’in bir raporunda önerilen yöntemle hesapladım; kesin değil, yaklaşık bir değer bulunabiliyor.
[Devamı]
Şirket yönetmek neden ülke yönetmeye benzemez?
20 Ekim 2020
Dön dolaş yine aynı yerdeyiz sanki. Bugün Kamu Kesimi Ekonomisi 101 konusundan başlayalım. Bir süre önce mealen dedim ki, kamunun bugün en temel görevi COVID-19’la mücadele ve toparlanma sırasındaki kolektif eylem problemine bir çözüm bulmaktır. Ne demek bu?
[Devamı]
Selçuklu’da ulema ve doktorlar
18 Ekim 2020
Son zamanlarda Selçuklu tarihine ilginin artması son derece sevindirici bir gelişmedir. Zira hem Türk tarihi hem de İslam tarihi açısından Selçuklu dönemi oldukça önemlidir. Tarih algısı savaşlar üzerine kurulu bir toplum için tarihin özellikle sosyal yönü çoğu kez göz ardı edilir. Bununla birlikte TRT’de çekilen diziler aracılığıyla, Selçuklu tarihinin yeniden hatırlanması olumlu bir gelişme olarak kaydedilmelidir. Buna rağmen tarihi, hâlâ savaş ve at üstünde yiğitlikle anlatma ihtiyacı reyting adına kısmen hoş görülse de Selçuklu’ya karşı büyük bir haksızlık olacaktır. Çünkü Selçuklu tarihi, Türk İslam tarihi açısından ve özellikle de din ve fikir geleneğimiz açısından kurucu bir misyona sahiptir.
[Devamı]
Hem olumsuz görünen hem de olumsuz bir ayrışma
16 Ekim 2020
Son yazımın başlığı “Olumlu görünen ama olumsuz bir ayrışma” şeklindeydi. BIS verilerini kullanarak hem yükselen ekonomilerin hem de o grupta yer alan Türkiye’nin dış borçlanmalarını karşılaştırmıştım. 2018’e kadar eğilimler kabaca aynıyken, 2018 ortalarından itibaren iki farklı eğilim gözleniyordu. Yükselen piyasa ekonomilerinin borçları eskisine kıyasla daha yavaş bir tempoda artarken Türkiye’ninki azalmaya başlıyordu. Daha az borçlandığımız için olumlu olarak görülebilecek bu ayrışma aslında olumlu değildi. Zira ayrıştığımız dönem, işsizliğin arttığı, ekonominin çok yavaş bir tempoda büyüdüğü ve hatta bir ara küçüldüğü bir dönemdi. Aynı süreçte makine ve teçhizat yatırımları da azalmıştı.
[Devamı]
Olumlu görünen ama olumsuz bir ayrışma
14 Ekim 2020
Son günlerde, merkez bankalarının merkez bankası konumundaki Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) finansal istikrara ilişkin raporları ve istatistikleri ile haşır neşir oldum. Küresel finansal krizden bu yana özellikle bir sorunu ön plana çıkarıyorlar ve o sorunu farklı cephelerden inceleyen raporlar yayımlıyorlar: Hızla artan küresel likidite, küresel borçlanma ve ülkelerde hızlı kredi genişlemesi. Özellikle yükselen piyasa ekonomilerinin nasıl bir bela ile karşı karşıya olduklarına dair önemli çalışmaları var. Bu çalışmalar BIS raporları ile sınırlı değil. Son zamanlarda akademik yazında hızlı kredi genişlemesinin finansal krizlere dönüşebileceğini gösteren çok sayıda makale çıktı. Bu çalışmalarda bu genişlemeye yol açan uluslararası nedenler de araştırılıyor. Aralıklarla da olsa bir
[Devamı]
Neden artık endişeli iyimser oldum?
13 Ekim 2020
Madeleine Albright, bundan bir süre önce, kendini nasıl hissettiğini soranlara, “Ben bugünlerde çokça endişelenen bir iyimserim (I am an optimist who worries a lot)” diye cevap vermişti. Doğrusu ya, bu aralar ben de kendimi öyle hissediyorum. Gelin bakın anlatayım.
[Devamı]
“Gerekene” göre ne durumdayız?
07 Ekim 2020
Daha önce hem bu köşede defalarca yer alan hem de son iki ay içinde Karar ve Cumhuriyet gazetelerine verdiğim mülakatlarda belirttiğim “gerekli” ekonomik programa ne kadar uzakta olduğumuz ile ilgiliyim bugün. Daha fazla okumak istemeyenler için sonuç şu: “Bazı adımlar atılmakla beraber gerekenin oldukça uzağındayız”. Vaktiyle önerdiğim programı madde madde belirterek ve her madde için neler yapıldığını/yapılmadığını vurgulayarak devam ediyorum.
[Devamı]