Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Küreselleşen bir ekonomide büyümeye nasıl bakılmalıdır?
    Güven Sak, Dr. 06 Temmuz 2007
    Referans'taki yazılarımıza "hızla değişen bir dünyada, iktisatçıların hatalarını mazur görmek gerekir" diye başlamıştık. Hatırlayanınız var mı? Dünün kavram kutusuyla, bugünün problemlerini anlamak mümkün olmuyordu. Olup biteni anlayabilmek için zihinlerde değişiklik, bakış açılarında ayarlama gerekiyordu. Bize kalırsa, Türkiye'de büyüme rakamlarına, cari açık rakamlarına daha farklı açılardan bakma zamanı geldi de geçiyor bile. 2007 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti. Rakam hala etkileyici: Yüzde 6,8. Ama bu arada 2006 yılında "dönüşüm koalisyonu" çatırdamaya başladığı için, tüketici güveni sarsıldı. Bakın Şekil 1'deki CNBC-e tüketici güveni endeksine... 2006 yılı sarsıntısından sonra ancak 2003 yılı düzeyine doğru toparlanabildi.  Anektodlara bakarsan [Devamı]
    FDF'de tehlike sınırı ne?
    Fatih Özatay, Dr. 05 Temmuz 2007
    İşgücü piyasasındaki katılıkları gidermek amacıyla girişilecek işlerden birisi de vergi ve prim indirimi. Faiz dışı kamu bütçesindeki fazlanın azalması demek bunlar. O fazla ki programın en kuvvetli çapası. Borcun azalmasında temel bir rol üstleniyor. [Devamı]
    Ekonomik gelişme ve iktidarın oy oranı
    Hasan Ersel, Dr. 05 Temmuz 2007
    Geçmişteki seçimlerde seçmen iktidarları nasıl değerlendirmiş? İktidarda olmak bazı şeyler yapmak anlamına geldiği kadar, bazı şeyleri de yapamamak demektir. İktidar da olmak bu nedenle bir yandan avantajdır, bir yandan da dezavantaj. Haklı ya da haksız, iktidarda olan parti(ler) bu sorulara muhatap olurlar. Tabii soru sahipleri, seçmen sıfatıyla hareket ettiklerinde de memnuniyet ya da memnuniyetsizliklerini oylarıyla ifade ederler. Bu nedenle seçimde iktidar partilerinin oy oranlarını ne olacağını kestirebilmek için, iktidarları döneminde ne yaptıklarına bakmak gerekir. Tabii, bunu yaparken de oy verenlerin davranışlarını etkileyen diğer faktörleri de hesaba katmak gerek.İki değerli öğretim üyesi, Ali Akarca ve Aysıt Tansel'in, Türkiye'de seçimlerde iktidar partisinin (koalisyo [Devamı]
    Yabancı sermayenin payı İngiltere’de de artıyor
    Güven Sak, Dr. 03 Temmuz 2007
    Haber, geçen hafta İngiliz gazetesi Financial Times'taydı. Bilmem gördünüz mü? İngiliz hazinesinin yaptığı bir çalışmaya göre, İngiliz şirketlerinde yabancı sermayenin payı yüzde 50'yi bulmuştu. Haberin içinde yazmıyordu ama İngiltere'deki hazinenin, Haziran 2007 tarihli "Yabancı Şirketlerin Faaliyetlerinin Vergilendirilmesi" başlıklı çalışmasında verilen rakam esasen hisse senedi borsasına kote olan şirketlere ilişkin bir rakamdı. 1980'lerin başında, borsada işlem gören hisse senetlerinin yüzde 30'u yabancıların elindeyken, şimdilerde bu oran yüzde 50'lere yükselmişti. Aynı oran bizde, bugünlerde yüzde 70'lere ulaşıyor. Arada bir azalsa da, tıpkı bu aralar olduğu gibi, anormal iyimser dönemlerde yine yukarı doğru çıkmaya başlıyor. Biz şimdilerde ekonomimizde yabancı payı artıyo [Devamı]
    Bir uygulama tasarımı
    Fatih Özatay, Dr. 02 Temmuz 2007
    Perşembe günü yanıtını aramaya başladığım temel soru, yeni hükümetin yeni bir reform hamlesine girişmek istemesi halinde ne adımlar atması gerektiğiydi. Nasıl bir tasarım söz konusu olacaktı? [Devamı]
    İranlı iktisatçılar Ahmedinecad'a bayrak açtı
    Hasan Ersel, Dr. 02 Temmuz 2007
    Bir ülkede vergi alınamıyorsa, ekonominin örgütlenme biçimini değiştirecek reformlar yapılamıyorsa servet dağılımında adalet nasıl sağlanabilir? Anlaşılan İran hükümeti akla gelebilecek en yanlış yönteme başvurmuş: İran'da petrol ihracatından elde edilen gelirler bütçeye aktarılıyor ve bununla çeşitli kesimlere sübvansiyon olarak dağıtılıyor. [Devamı]
    Mazot fiyatı üzerindeki açık eksiltmenin anımsattıkları
    Fatih Özatay, Dr. 01 Temmuz 2007
    Geçen pazar, kadın-erkek ilişkisi derken azıcık tehlikeli sulara doğru kulaç atmıştım. Bu pazar daha fani konulara dönmekte yarar var. Biraz geriye, 1976 senesine gitmek istiyorum.   [Devamı]
    Türkiye'nin özel sektörü pırıl pırıl parlıyor
    Güven Sak, Dr. 29 Haziran 2007
    Geçen yazıda bıraktığımız yerden devam edelim, müsaadenizle. En son "Türkiye yaklaşık bir buçuk yıldır demir taramaktadır. İhtiyacımız olan sağduyudur." demiştik. Gündemimizde olmaması gereken konular, gündemimizin baş köşesini işgal ederken, gündemimizde olması gereken konular, gündemimizin en az ilgilenilen meseleleri haline gelmiştir, maalesef. Ancak bu resimde garip olan durum, Türkiye'nin önceliklerinin farkında olmaması değildir. Garip olan, güzel memleketimizin her zaman olduğu gibi "basiret-eksikliği-sendromu"ndan muzdarip yöneticilere sahip olması da değildir. Garip olan, bizler Türkiye'nin geleceğine güvenmemekte ısrar ederken, yabancıların Türkiye'nin geleceğine güvenmeye devam etmeleridir. Memleketimize doğru gürül gürül akan yabancı sermayenin herhalde başka bir iza [Devamı]
    Uçuk kaçık bir ekip ihtiyacı
    Fatih Özatay, Dr. 28 Haziran 2007
    Beş yıllık bir aradan sonra Radikal okuyucularına 9 Nisan 2006'da yeniden merhaba demişim. O günden bu yana üzerinde en çok durduğum konuların başında Türkiye'nin yeni bir programa olan gereksinimi geliyor. [Devamı]
    Sarkozy ve rekabet
    Hasan Ersel, Dr. 28 Haziran 2007
    Geçen hafta Avrupa Birliği (AB) liderleri zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ilginç bir girişimi oldu. Sarkozy, daha önce reddedilen AB Anayasa Taslağı'nda yer alan, "AB'nin rekabetin özgür ve bozulmamış (undistorted) olduğu bir iç piyasası olacaktır" ifadesinin bu metnin yerine geçecek olan antlaşmanın önsözüne konulmamasını sağladı. Oysa bu ifade 1957 Roma Antlaşması'nda belirtilen bu noktayı güçlendirmek üzere konulmuştu. Anlatılanlar doğruysa, bu eksikliğin farkına ilk varan Macarlar oldu. Sordukları, bu değişikliğin AB'nin rekabet politikasını etkileyip etkilemeyeceğiydi. İspanyol delegesinin de bunun ilkelerden birisini etkilediği görüşüne varmasından sonra konu dallanıp budaklandı. Bunun sonunda da "tam istihdam" ve "toplumsal gelişme", yeni yasal temelde AB' [Devamı]