Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Bütçe üzerine düşünceler
    Hasan Ersel, Dr. 26 Ekim 2007
    2008 bütçe taslağını, açıklanan ana çizgileri ile düşündüğümde, bende düş kırıklığına yol açtı. Bunun nedeni, verilen rakamları gerçekdışı bulmam ya da hedefleri düşsel olarak değerlendirmem değil. Benim karamsarlığımın başkalarının iyimserliğinden daha gerçekçi olduğunu da ileri sürecek değilim. Öne sürülen varsayımlar ve tahminler konusunda takıldığım noktalar varsa da bunlar ikincil sorunlar. Beni asıl tedirgin eden bu bütçenin, hükümetin "istikrar zemininde ilerleyen ekonomik ve sosyal gelişme sürecimizde bir 'sıçrama dönemi' programı uygulama" amacıyla uyuşmuyor olması. [Devamı]
    FDF yetmez, güçlü bir bütçe kısıtı gerekiyor
    Güven Sak, Dr. 26 Ekim 2007
    Demir tarayan gemiye ne olur? Gemi, akıntıya kapılıp çıpasını sürüklemeye başlarsa iş nereye gider? Eğer hemen biri dümene geçmezse, sonunda gemi karaya oturur. Bugünlerde Türkiye, her alanda, hazin bir demir tarayan gemi manzarası arz etmektedir. Bu, kötüdür. Bütçedeki faiz dışı fazla (FDF) hedefini bir puan indirme kararı maliye politikası alanında demir taradığımızın resmidir. Müsaadenizle konuya bir başlangıç yapalım. [Devamı]
    Dalgada sürüklenmek
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ekim 2007
    Bazı önerileri dile getirirken insan çok tereddüt ediyor. Bu öneriler bir analiz sonucunda ortaya konuluyor. O analiz dikkate alınmadan sadece sonuçla, yani salt öneriyle ilgilenilirse tehlikeli yanlış anlamalar ortaya çıkabiliyor.Yanlış anlaşılmasından korktuğum iki önerim var: Birincisi üzerinde kapsamlı bir şekilde 18 Mart tarihli yazımda durmuş ve yazıya 'Faiz dışı fazla hedefini milli gelirin yüzde 5.5'ine düşürebiliriz' başlığı atmıştım. Mart ayından önceleri de bu tür indirim yapılabileceğine değinen yazılar yazdığımı hatırlıyorum.İkinci önerimi ilk 2006'da dile getirdim. En son da geçen haftanın yazılarını bu konuya ayırdım. O öneri de Merkez Bankası'nın uygun bir zamanlamayla daha esnek bir enflasyon hedeflemesine geçebileceğiydi. Daha esnekten kastedilen ise rekabet gü [Devamı]
    Büyük bir fırsatı kaçırmak üzereyiz
    Fatih Özatay, Dr. 22 Ekim 2007
    2008 yılı için açıklanan faiz dışı fazla hedefi, kriz sonrasındaki hedeflerin bir puan altında açıklandı. Milli gelirin yüzde 5.5'i olarak açıklanan bu hedef yeterli mi? Şüphesiz bu soru "Neye göre yeterli?" sorusunu da beraberinde getiriyor.Bunun tek bir yanıtı var: Kamu borcunun milli gelire oranını (borç oranı) düşürüp, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını azaltarak daha güvenilir bir ekonomi yaratıp daha hızlı büyüyebilmemizi sağlayacak sağlam bir zemin oluşturmak için.Geçmişteki yüksek kamu borcunun başımıza açtığı sayısız bela var. Sicili temiz olmayan ülkelerin yüksek kamu borcu ile birlikte yaşayabilmeleri oldukça zor. Aynı düzeydeki borç oranı gelişmiş ülkelerde sorun yaratmazken, bizim gibi ülkeleri bir krizden ötekine sürüklüyor. Dün bunun iki nedeni üzerinde durmuş [Devamı]
    Doktorası olmayan 90 yaşındaki iktisatçının geç gelen Nobel zaferi
    Hasan Ersel, Dr. 22 Ekim 2007
    Bu yılki Nobel İktisat Ödülü ABD'li üç iktisatçıya verildi. Bu iktisatçılar Leonid Hurwicz , Eric Maskin  ve Roger Myerson. Mekanizma Tasarımı Kuramı'nın babası 1917 doğumlu Leonid Hurwicz'in ilginç bir özelliği iktisat doktorasının bulunmaması. [Devamı]
    Yüzde 5.5 faiz dışı fazla yeterli mi?
    Fatih Özatay, Dr. 21 Ekim 2007
    1980'lerin sonlarına gelindiğinde Belçika ve İtalya'da kamu borcunun milli gelire oranı (borç oranı diyelim) yüzde 100'ler dolayındaydı. Bu ülkelerin borç vadeleri borç oranları daha düşük olan gelişmiş ülkelerin vadeleri ile karşılaştırıldığında daha kısaydı. Borçlanma faizleri de 'normal'in biraz daha üzerindeydi. Bu 'sorunlara' karşın, o tarihlerde bu ülkeler için 'kriz kapıda' yorumları yapılmıyordu.Türkiye'de en yüksek borç oranı yüzde 105 ile kriz sonrasında görüldü. Belçika ve İtalya'dakinin tersine, kriz sonrası temel gündem maddemiz "Hazine bugünkü itfasını acaba gerçekleştirebilecek mi?" sorusuna yanıt aramaktı. Dünyanın dört bir yanından borcumuzun neden sürdürülebilir olmadığına dair raporlar yağıyordu. Had safhaya ulaşan sürdürülebilirlik kaygıları Hazine'nin kredi [Devamı]
    Kriz bittiyse, neden fonların fonunu nasıl kurarız diye çalışıyorlar?
    Güven Sak, Dr. 20 Ekim 2007
    Önce bir itirafla başlayalım: Sizi bilmeyiz ama biz bu uluslararası bankacılık krizini, yüzümüzde ister istemez beliren alaycı bir ifadeyle izliyoruz. En azından bize öyle geliyor. Dün bizim buralarda olanların bugün oralarda olması size de ilgi çekici gelmiyor mu? Aynı olayların tekrarlanmasını eğlenceli bulmuyor musunuz? Bize uzun bir süredir vaaz verenlerin şimdi aynı bankacılık problemleri ile uğraşmasının bir hoş olduğunu düşünmek marazi midir? Doğrusu ya bilmiyoruz ama böyle işte. [Devamı]
    Faiz indirimi istekleri ve faiz indirimi
    Hasan Ersel, Dr. 19 Ekim 2007
    İlginç bir haftaydı. Önce TİM, TİSK, TÜRK-İŞ, TUSKON, HAK-İŞ, İSİDEF, TÜM-MER, TURSAB faizlerin düşürülmesini istedi. Gerekçe de "Yeter artık indirin. Üretim ve istihdam ölmesin" başlığında özetlendi. Herhalde bu çağrı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na (TCMB) yapılıyordu. TCMB faizi indirdi indirmesine ama daha önce yaptığı açıklamalar doğrultusunda indirim yapmanın ötesine geçmedi. Yani TCMB'nin faizleri indirmesi bu ilan nedeniyle değil, belki de bu ilana rağmen oldu. [Devamı]
    Havadaki bu yılgınlık kokusu iyi değildir
    Güven Sak, Dr. 19 Ekim 2007
    Türkiye güzel bir seçimden çıktı. Ülke tarihinin en derin iktisadi dönüşüm sürecini yaşıyor olmamıza karşın, iktidar partisi oylarını artırdı. Ne beklersiniz? Şöyle bir "Nerede kalmıştık?" aktivizmi değil mi? Ama bakın öyle olmadı. Etrafta bir yeniden işe sarılma, yarım kalanı tamamlama heyecanı değil, bir yorgunluk var. Coşku değil, bir tedirginlik ve yılgınlık havası etrafımızı saran. Nedir problem? Bize kalırsa, enerjimizi bitiren, üstümüze üstümüze gelen meseleler değil, bizdeki bu ne yapacağımızı bilememe halidir. Ortadaki sorun aslında program eksikliğidir. İlgilenenleri aşağıya bekleriz, efendim. [Devamı]
    MB, ihracatçı için daha esnek olabilir
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ekim 2007
    Merkez Bankası'nın (MB) ihracatçı için neler yapabileceğini sorguluyordum. Yapabileceklerini uygulanmakta olan enflasyon hedeflemesi çerçevesinde tartışalım. Şüphesiz başka uygulanabilecek para politikası rejimleri de var. Ama Türkiye'de 2002 başından beri bu rejim uygulanıyor ve de yakın gelecekte de uygulanmaya devam edileceği görülüyor.Enflasyon hedeflemesi uygulayan ülkelerin çoğunda bu rejim şöyle çalışıyor: Parlamentolar yasayla merkez bankalarına fiyat istikrarı sağlanmasını ana amaç olarak veriyorlar. Yine yasalar çerçevesinde hükümet ile birlikte bir enflasyon hedefi saptanıyor. Merkez bankaları hedefe ulaşmak için gerekli gördükleri araçları kullanmakta serbest oluyorlar. Bu araç ise kısa vadeli faiz oranı. Bu faiz nasıl saptanıyor?Genelde iki tür enflasyon hedeflemesi [Devamı]