Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Reform tasarlayamayanın açmazı: Demeç patlatmak
    Fatih Özatay, Dr. 16 Aralık 2007
    Önünüzdeki dönemde baş etmeniz gereken sorunları seçmek, bu sorunlardan hangilerinin çözümüne öncelik vereceğinizi saptamak, bunları çözmek için neler yapmanız gerektiğini belirlemek ve bir takvime bağlamak önemli bir tasarım yeteneği gerektiriyor. Bu tasarımı yapabilmek için öncelikle de, hiç olmazsa, orta vadeli bir hedefiniz olmalı.İş sadece 'ekonomik yapılabilirlik' ile de sınırlı değil. Bu başlı başına kafa yormanız gereken bir alan. Ama dikkate almanız gerekenlerden sadece bir tanesi. Bir de ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşmanızı sağlayacağını düşündüğünüz politikalara kamuoyundan destek almak gereği var. Bu desteği kazanmanın asgari önkoşulu ise uygulamalarınızın yaratacağı 'kaybeden' sayısının 'kazanan' sayısından az olması. Şüphesiz yeterli değil bu. Kaybeden sayısını en [Devamı]
    Zayıflayan banka-müşteri ilişkisi, şeffaflık mı yoksa kırılganlık mı getirir?
    Güven Sak, Dr. 15 Aralık 2007
    Uluslararası bankacılık krizi daha bitmedi. Ama tünelin ucunda bir ışık göründü. Doğu'da bu son dönemde biriken servet, Batı bankalarının yeniden sermayelendirilmesini tamamlayacak gibi duruyor. Sermaye ihtiyacının çabucak ve inandırıcı şekilde belirlenmesi, hasarın onarımı için gereken zamanı azaltıyor. Sonuçta, ikincil piyasa etkileri kontrol edilebilen bir yeniden sermayelendirme operasyonu devreye girebiliyor. Nasıl oluyor da olabiliyor? Öncelikle yeni sermaye ihtiyacı nasıl bu kadar çabuk ortaya çıkabiliyor? Bankaların zararı nasıl bu kadar çabuk görülebilir hale geliyor? İşte bu noktada değişen banka-müşteri ilişkileri ve menkul kıymetleştirmenin rolü önem taşıyor galiba. Gelin bugün, son krizdeki yeni gelişmeler ışığında değişen banka-müşteri ilişkilerine bir bakalım. Ba [Devamı]
    Büyüme ve yapısal değişim sorunu
    Hasan Ersel, Dr. 14 Aralık 2007
    2007'nin 3. çeyreğinde yayımlanan büyüme rakamları olumsuz bir sürpriz olarak karşılandı. Benim için de öyle oldu. GSYH'nin artışında bir yavaşlama bekliyordum ama bunun yüzde 1,5'e kadar inebileceğini düşünememiştim. Bu sonucun ilerisi için ne anlama geldiğinde iki farklı görüş olduğu anlaşılıyor. İlk görüş, Türkiye'de 2006'dan sonra büyüme dinamiğinin farklılaştığını ileri sürüyor. Sayın Seyfettin Gürsel başta olmak üzere, bazı iktisatçılar tarafından savunulan görüşe göre artık Türkiye'de büyüme sağlamak o kadar olmayacak. Çünkü ekonominin yapısı bu noktadan enflasyonu denetim altında tutup hızlı bir büyümeyi sağlamada yetersiz. Dolayısıyla iktisat politikası köklü bir biçimde değiştirilmezse bu eğilim sürebilir. Devlet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in de katıldığı anlaşılan ikin [Devamı]
    Yeniden sermayelendirme için Abu Dabi’den sonra Singapur da devrede
    Güven Sak, Dr. 14 Aralık 2007
    Dün Citigroup için olan bu kez İsviçre kökenli UBS için oldu. Ekim ayında UBS 4 milyar ABD Doları tutarında finansal varlığını zarar hanesine yazmıştı. Bilançosunda taşıdığı değerlerin aslında değer olmadığını ilan etmişti. Sonra aralık ayında 10 milyar dolarlık daha değersiz varlığa sahip olduğunu açıkladı. UBS bilançosunu yeniden değerledikten sonra bir kez daha değerlemeye karar verdi. Citigroup da aynısını yapmıştı. Ama benzerlik bununla da sınırlı kalmadı. Sonra yeniden sermayelendirme için UBS de aynı Citigroup gibi "memleket fonları"na (sovereign wealth funds) döndü. Citigroup yeniden sermayelendirme için Abu Dabi'ye yönelmişti. UBS'in yeniden sermayelendirmesini ise Singapur'un "Kamu Yatırımları Şirketi" (Government Investment Corporation) ile ismi açıklanmayan bir Orta [Devamı]
    Kötü gidişatın nedenleri
    Fatih Özatay, Dr. 13 Aralık 2007
    Hem büyüme hem de enflasyon açısından 2007'nin iyi geçtiğini söyleyemeyiz. Çok büyük bir olasılıkla enflasyonun yüzde 8'in üzerine çıkacağı, büyüme hızının da yüzde 4.5'in altında kalacağı anlaşıldı. Bu büyüme hızı 2001 krizi öncesindeki tarihsel ortalama büyüme hızımızdan biraz yukarıda. Hani büyüdüğümüzü sandığımız, ama bizle aynı düzeyde olan ülkelerin yıllar sonra bizi refah açısından fersah fersah geçmelerine neden olan, yani bizi yerimizde saydıran büyüme hızı söz konusu olan.Şüphesiz bu gidişatta olumsuz dış şoklar önemli bir rol oynadı. Enerji fiyatları yüksek gitti. Küresel ısınma tüm dünyayı etkiledi. Her iki faktör enflasyonu yukarı çekti. Küresel ısınmaya bağlı kuraklık tarımsal üretimi azalttı. Bunlar yetmiyor gibi uluslararası mali piyasalarda büyük dalgalanmalar y [Devamı]
    İdari kararla gelen kötüleşme
    Fatih Özatay, Dr. 10 Aralık 2007
    Enflasyondaki gidişat iyi değil ne yazık ki. Dünkü yazımda bu savın arkasındaki nedenleri inceledim. Bugün sıra bu olumsuz gidişatta idari kararların oynadığı role geldi; önemli çünkü.Kriz öncesi yaklaşık 30 yıllık bir dönemi kapsayan disiplinsiz makro ekonomik politika uygulamalarına son verdiğimizi düşünmüştük. Daha da önemlisi, bu tür disiplinsizliklere izin veren ve bu nedenle Türkiye'nin potansiyelini kullanmamasına yol açarak bizleri düşük bir büyüme hızına mahkûm eden kurumsal yapının değiştirilmesi gerektiğinin anlaşıldığını sanmıştık.Sanmıştık çünkü bir dizi reform yapılıyordu. Bu reformların temel amacı da bu türden istikrarsızlık getiren uygulamalara demokrasiye halel getirmeden bir son vermekti. Şüphesiz, kriz sonrasında şu ya da bu sorumlu kişinin yapılan reformları [Devamı]
    Rusya ekonomisini anlamak için denizlere de bakılmalı
    Hasan Ersel, Dr. 10 Aralık 2007
    Rusya bizim için önemli ve önemi artan bir ülke. Bu nedenle Rus ekonomisini iyi izlememiz ve anlamamız gerek. Bu yönde de uzun soluklu çalışmalar yapmaya başlamamız, Rusya'ya ilişkin araştırmaları, sistematik olarak yapmak ve bu ülkede iş yapan, sayısı giderek de artan, işadamlarımıza ulaştırmamız; bu ülkenin kültürünü bilen nitelikli elemanlar yetiştirmemiz gerekiyor. [Devamı]
    Bu gidişat hayra alamet değil
    Fatih Özatay, Dr. 09 Aralık 2007
    Baştan belirtmekte yarar var: Enflasyondaki gidişat iyi değil. Bir ara yüzde 7'nin altına inen enflasyon, enflasyonla mücadele açısından çoğumuzu iyimser yapmıştı. Gerçi iyimserlik açısından temkinliydik. 'Dışsal şokların yokluğunda' ibaresi ya da benzerleri hep yorumlarımıza eşlik ediyordu.Daha üç-dört ay öncesi enflasyon üzerine bu türden bir yorum yapmış ve yıl sonu enflasyonunun, yeni dışsal şoklar yaşanmazsa yüzde 7'ye yakın bir yerde gerçekleşebileceğini vurgulamıştım. Salt rakam açısından bakarsanız, tipik bir öngörü hatası. Yok, bu öngörünün 'koşullu' olduğuna dikkat ederseniz, o koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğine bakarak değerlendirmek gerekir öngörünün ne kadar sağlıklı olduğunu.Her neyse. Sorun, şimdilik, benim öngörülerimin sağlık derecesi değil. Elbet, ona da [Devamı]
    Enflasyonu öngörememek
    Hasan Ersel, Dr. 07 Aralık 2007
    Enflasyon öngörüsü yapabileceğim iddiasında değilim. Ancak kaba bir izdüşüm (projection) alıştırması yaptım. Ulaştığım sonuçlar 2007 sonu itibariyle TÜFE'nin yüzde 9,2-9,7, ÜFE'nin de yüzde 6,3-6,6 aralığı içinde olabileceği biçiminde. Bu, enflasyonun, geçen seneye oranla TÜFE ile ölçüldüğünde neredeyse aynı kalması, ÜFE ile ölçüldüğünde ise yarı yarıya düşmesi demek. Bu farklılaşmaya bakıp geçen seneden bu yana bir şeyler değişmiş olmalı diye düşünüyorum. [Devamı]
    Bilançolarda kamunun azalan payı
    Fatih Özatay, Dr. 06 Aralık 2007
    2002'den bu yana yüksek bir büyüme hızına ulaşmamızın temel nedeni sağlanan mali disiplindi. Mali disiplin, krizin sonrasındaki aylarda sıkça dile getirilen "Büyümemiz de gerekli; bu kadar yüksek faiz dışı fazla ile büyüyemeyiz."savının aksine özel tüketim ve yatırım harcamalarında önemli bir artışa yol açtı.Bu üç kanaldan gerçekleşti. Mali disiplinin sağlanacağına olan inanç ekonomiye olan güveni artırdı. Risk primi düştü. Bunun ilk başlarda ertelenmiş talebi devreye sokucu etkisi oldu. Daha sonra ertelenmiş talebin yerini 'normal' talep aldı; iç talep giderek arttı. Bunun üzerinde daha önceki yazılarımda durmuş ve Merkez Bankası'nın reel kesim güven endeksine ilişkin bir de grafik vermiştim.Öte yandan, mali disiplin Türkiye'ye daha fazla dış kaynak akmasına yol açtı. Bu kaynak [Devamı]