Onlar da aynı sahada oynuyorlar
09 Haziran 2008
Dünyada sadece bizim aldığımız petrolün fiyatı artmıyor ki. Niçin petrol fiyatlarındaki artış, diğer ülkelerin önemli bir kısmında ödemeler dengelerinde bizde olduğu kadar büyük bir açığa yol açmıyor? Anlaşılan, bu ülkeler bir yolla net döviz kazançlarını artırabilmişler.
[Devamı]
Riskler yeniden artıyor mu?
08 Haziran 2008
Sonuçta bu da oldu: Petrolün varili cuma günü ABD piyasasının kapanışında 138.5 dolara çıktı. Bir günlük fiyat artış hızı da inanılmazdı: Yüzde 8.41. Haftalardır yatışmakta olduğu izlenimi veren yurtdışı depremin aslında orada bizimle birlikte olduğu bir kez daha anlaşıldı.
[Devamı]
Rusya'da zafer günü ve askeri güç gösterisi
07 Haziran 2008
Rusya 9 Mayıs 2008'de Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana ilk defa Kızıl Meydan'da güç gösterisi niteliğinde bir askeri geçit töreni yaptı. Törene yaklaşık 8 bin asker, füzeler, çeşitli askeri araçlar, uçaklar ve helikopterler katıldı. 9 Mayıs tarihi Ruslar için, haklı olarak, çok önemli. Çünkü Rusya'ya 20 milyonu aşkın insana ve muazzam yıkıma mal olan Nazi Almanya'sına karşı zaferi kazandıkları gün. Sovyetler Birliği döneminde bu gibi fırsatlar, yeni silahların kamu oyuna tanıtılması ve dünyaya da bu arada göz dağı vermek için kullanılırdı.
[Devamı]
Merkez'in hedeflerde değişiklik önerisi
06 Haziran 2008
TCMB 3 Haziran 2008 tarihinde hükümete yazdığı bir mektupla enflasyon hedeflerini yenilemeyi önerdi. Bu hedeflerin kesinleşmesi ise hükümetin de onay vermesiyle olacak. TCMB, 29 Mayıs 2008'de hükümete ekonomik durum ve para politikasını kapsayan bir sunum yapmıştı. Bu sunumda önümüzdeki üç yıllık dönemde TCMB'nin enflasyon tahminleri yer alıyordu. Tablo 1'de yeni önerilen hedefler ile söz konusu dokümandaki tahminler veriliyor. Tablodan da görüleceği üzere 2009-2011 dönemine ilişkin olarak verilen enflasyon hedefleri TCMB'nin hükümete sunduğu tahminlerinden oldukça farklı. TCMB'nin önerdiği hedefler, yaklaşık bir hafta önce açıkladığı tahminlerinin epeyce üstünde.
[Devamı]
İyi haber: Hedef değişti!
05 Haziran 2008
Pazartesi yazısı şöyle bitiyordu: "Bu koşullar altında bana faiz artırımı 'nafile çaba' olarak geliyor, 'biraz da büyümemiz gerektiği' için falan değil.Merkez Bankası'nın (MB) işinin temel zorluğu da buradan kaynaklanıyor. Öyle bir durum ki, 'bir şey' yapması gerekiyor, ama pek de yapacağı 'bir şey' yok; çünkü 'bir şey' yapması gerekenler başka bir şeyler yapıyorlar!" 'Nafile çaba' yargımı iki nedene dayandırmıştım: Birincisi, iç talebin enflasyon açısından sorun oluşturmayan bir düzeyde seyretmesiydi. İkincisi ise bekleyişlerdeki bozulmanın arkasındaki temel neden olan küresel olumsuz gelişmelerin devam ediyor olmasıydı ve faiz artırımları ile en azından şimdilik bu bozulmanın önlenmesi mümkün değildi. Şüphesiz döviz kuru kanalına yaslanarak da yükselen enflasyona karşı bir şeyler
[Devamı]
Nedir bu otomatik pilot mu
03 Haziran 2008
Bugünlerde bir Türk Lirası neredeyse bir Amerikan Doları'na eşit olacak. Bir dolar oldu size 1.20 YTL. Yılın başında da bir dolara 1.20 YTL idi bu kur. Şimdi de orada. Halbuki yılın başından beri neler neler oldu? Uluslararası bankacılık krizinin olası etkilerinin üzerine Türkiye'de, tamamen bize özgü, nur topu gibi bir siyasi krizimiz oldu. Normal şartlar altında bu siyasi krizin ekonomi ile derin bir politika belirsizliğine yol açması beklenirdi. Ama kurdaki gelişmeler bir politika belirsizliğine işaret etmiyor. Nedir bu? Piyasa aktörleri, Türkiye'nin nasıl olsa otomatik pilota bağlı olarak başladığı dönüşüm macerasını devam ettireceğini mi düşünüyor yoksa? Türkiye, siyasetle ekonominin birbirinden tamamen ayrıştığı (Türkçeyi katletme pahasına, "decouple ettiği" diyeyim müsaa
[Devamı]
MB’nin nafile faiz artırımları
02 Haziran 2008
Sanıyorum şu yargıya çok sayıda iktisatçı katılıyor: Enflasyonla mücadelede Merkez Bankası (MB) yalnız bırakılıyor. Ben de bu yargıya katılıyorum. Ancak benim gerekçem farklı: Hem 2007, hem de 2008'de düşük bir büyüme hızına mahkûm edilmiş olmamızı enflasyonla mücadelemize sekte vuran temel politika yanlışlığı olarak görüyorum. Diğer bir ifadeyle, enflasyonla mücadelede karşılaştığımız en büyük problem olarak benim belirlediğim şu: Çok daha yüksek bir büyüme hızına ulaşabilecekken, üstelik bunu gerçekleştirirken potansiyel büyüme hızımızı yükseltmeye yarayacak ilk ve önemli adımları da atmış olacakken, böyle yapmamış olmamız. Bunu tersten okuyalım: Şu sıralarda devreye sokulduğu söylenen politikaları sıkça ileri sürüldüğü gibi "enflasyonla mücadeleden taviz vererek büyüme hızını
[Devamı]
Ya tasarrufu artıracağız, ya yatırımı azaltacağız
02 Haziran 2008
Tasarruf eğilimleri yaşam biçimi değiştirilmeden değişmiyor. Ama daha önce de olduğu gibi ani bir şokla karşılaşıp yatırım düzeyini düşürmemek için bütün kesimlerin kendisini değiştirip tasarruflarını artırması gerekiyor.
[Devamı]
Eksikliği gidermek için
01 Haziran 2008
Eksik olan ne? Şu: Türkiye'yi orta vadede gelişmiş ülkelerin refah düzeyine yaklaştıracak, çok iyi bir zamanlamayla ve çok iyi anlatılarak herkesi heyecanlandıracak yeni bir ekonomik program. 'Yeni bir ekonomik program', 'zamanlama' ve 'iyi anlatılarak' sözcüklerinin altını çizelim.
[Devamı]
Bir yeni sol dalganın başında mıyız
31 Mayıs 2008
Yirminci yüzyılın ikinci yarısı bundan önceki dönemlere hiç benzemeyen bir sıçrama dönemi oldu. Kişi başına gelir açısından bakarsanız, ortalama gelir artışı hiç bu kadar hızlı olmamıştı. 1900'ların başında kişi başına gelir 1000 dolar civarındayken 1950'de bu tutar 2000 dolar civarına yükselmişti. 2000 yılı itibariyle aynı tutar yaklaşık 6000 dolar oldu. Yirminci yüzyılın başında 1 olan sonunda 6 oldu. Ve bu artış esasen yüzyılın ikinci yarısında gözlemlendi. Yüzyılın ilk yarısında birinci küreselleşme dalgası sonrası içe kapanma ve piyasalara küsme modaydı. Yüzyılın ikinci yarısı ise yeni bir küreselleşme dalgasını getirdi. Küreselleşme süreci, ortalama bir gelir artışı yanında, derin eşitsizlikleri de beraberinde getirdi. Ortalama gelir artışı, satın alma gücü paritesi dikka
[Devamı]