Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Yorumsuz...
    Fatih Özatay, Dr. 10 Temmuz 2008
    Yine son iki yazıdaki konu üzerinde duruyorum: Bankacılık sektörü kredi genişlemesi. Beni meşgul eden sorular şunlardı: Birincisi, hem içeride hem de dışarıda bu kadar belirsizlik varken kredi genişlemesi neden hâlâ çok yüksek düzeydeydi? Üstelik 2007 ortasına doğru azalma eğilimi gösteren bu hız, o tarihten bu yana yeniden arttı. İkincisi, farklı banka gruplarının davranışı farklı mıydı?Önce son yazıya ilişkin bir düzeltme vereyim. Düzeltme grafikle ilgili. O yazıda özel ve yabancı sermayeli bankaların toplam kredileri ile kamu bankalarının toplam kredilerinin yıllık artış hızlarının gelişiminin grafikte yer aldığını yazmışım. Ama öyle yapmamışım. Sadece kamu ve özel olarak ayırmışım. Bir de toplam kredilere yer vermişim. Aşağıda verilen düzeltilmiş grafikte özel ve yabancı banka [Devamı]
    Burada Ar-Ge değil İsviçre'ye ihracat yapılır
    Güven Sak, Dr. 08 Temmuz 2008
    Geçenlerde Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Zafer Çağlayan ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte İsrail'de Tefen Sanayi Bölgesi'ni ziyaret ettik. Bölgede faaliyet gösteren şirketlerin birinde "Burada Ar-Ge (araştırma-geliştirme) değil, İsviçre'ye ihracat yapılır" diye yazıyordu. Biz bu ifadeden, ülkemiz için de geçerli, üç önemli sonuç çıkardık. Merak edenleri aşağıya bekleriz. Birincisi, Ar-Ge faaliyetlerinin açık ve seçik şekilde amacını belirlemekte fayda bulunmaktadır. En baştan açıkça soralım isterseniz. Türkiye'de yapılan ve devletimiz tarafından desteklenen Ar-Ge faaliyetlerinin amacı dünyadaki bilimsel gelişime katkıda bulunmak mı olmalıdır yoksa Türkiye ekonomisinin tempolu büyüyebilmesini desteklemek mi olmalıdır? Bize so [Devamı]
    Banka grupları ve krediler
    Fatih Özatay, Dr. 07 Temmuz 2008
    Dün başladığımız yolculuğa bugün devam ediyoruz. Banka kredilerindeki gelişme ve Merkez Bankası (MB) bilançosundaki değişikliklerle ilgiliyiz. Üç saptama vardı o yazıda: 2007 ortalarına doğru artış hızında yavaşlama gözlenen krediler tekrar hızla yükselmeye başlamıştı. Gerçi son aylarda bu artış eğiliminin tersine dönebileceğine ilişkin bazı sinyaller var. Ancak kredilerin artış hızı hâlâ çok yüksek. Dışarıdaki ve içerideki tedirginliklere rağmen. Bu ilk saptamaydı.İkincisi, bankalar topladıkları fonların giderek artan bir kısmını krediye dönüştürüyorlardı. Birkaç yıl önce bu oran yüzde 55 dolayındayken, yenilerde yüzde 75'e kadar yükselmişti.Üçüncüsü ise MB ile ilgiliydi. Krizden sonra bankalardan likidite çekmek zorunda kalan ve bazı dönemlerde çektiği likidite oldukça yüksek m [Devamı]
    'Akılcı Dikkatsizlik' kuramı penceresinden Türkiye'nin durumu
    Hasan Ersel, Dr. 07 Temmuz 2008
    Akılcı dikkatsizlik kuramı açısından bakıldığında, hükümetin şirketlerin amaçlarını yeniden gözden geçirmelerini özendiren 'saygın' sinyaller vermesi durumunda enflasyonla mücadelede başarı şansı artar, toplumsal maliyet de düşer. [Devamı]
    Kredi artarken bankaların fon ihtiyacı da artıyor
    Fatih Özatay, Dr. 06 Temmuz 2008
    Hatırlarsanız, bir ara üzerinde durmuştum; hala kafamı kurcalıyor. Şu: Dış dünyadaki bunca tedirginliğe ve içerideki siyasi gerginliğe karşın bankalarımızın kredi hacmindeki artış hızı azımsanmayacak bir düzeyde.İlk grafikte 2002 başından bu yana toplam banka kredilerinin yıllık artış hızı gösteriliyor. 2003 ortasından itibaren krediler hızla artıyor. Bu tarihten sonraki en düşük artış hızı 2007 haziranında gözleniyor (yüzde 22). Bu tarihten sonra yine belirgin bir hızlanma eğilimi var. Son birkaç ayda bu eğilimin tersine döndüğü izlenimi elde ediliyor. Ama yine de 2008 haziran ayı itibarıyla kredi artış hızı yüzde 32 düzeyinde! Bu oldukça yüksek bir artış hızı. Şüphesiz bu gelişmeye fiyat artışlarından arındırarak bakmak gerekir. Ama 2004'ten bu yana enflasyondaki oynamanın 2-3 [Devamı]
    Aman Allahım, vaziyet sandığımız kadar kötü değilmiş
    Güven Sak, Dr. 05 Temmuz 2008
    Bu haftanın konusu olsa olsa ikidir. Ve aralarında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Hatırlayalım. Önce 2008 yılı ilk çeyrek büyüme performansı açıklandı. Rakam piyasa tahminlerinin üzerindeydi. Türkiye ekonomisi 2007 yılının ilk çeyreğine göre 2008 yılının ilk çeyreğinde yüzde 6,6 büyümüştü. Performans, 2007 yılının ilk çeyreğinin altındaydı ama ortada çok belirgin bir hızlı yavaşlama görüntüsü de yoktu. Ekonomiden gelen karışık sinyallere biraz daha yakından bakmakta fayda var. Tüketici güven endekslerindeki bozulmaya paralel bir iç talep yavaşlaması yok gibi duruyor. Bu rakamlara bakınca ekonomi tıkırında gibi duruyor. Daha doğrusu ekonomideki bozulma eğilimi, tahminlerin altında, 2008 yılının ilk çeyreğinde. Onlar dışarıdan biz içeriden bozmak için elimizden geleni de yapsak, [Devamı]
    İlk beş ayda ihracatımızdaki artış
    Hasan Ersel, Dr. 04 Temmuz 2008
    TÜİK, mayıs ayı sonu itibariyle dış ticaret verilerini açıkladı. 2008'in ilk beş ayında ihracatımız yüzde 40,5 artmış. Buna karşılık ithalat artışı hızı yüzde 36,9 olmuş. İthalatımızın ihracatımızdan fazla olması nedeniyle dış ticaret açığımız bir yıl önceye oranla yüzde 30,5 artmış. Doğrusu aklım hep cari açıkta olduğu için ben bu haberin hep dış ticaret açığı kısmına takılıp kalıyorum. Bilindiği üzere, dış ticaret açığımız ödemeler dengemizi bozan başlıca kalem. Ancak ihracatımızın ulaştığı hacim ve artış hızı hiç de küçümsenecek düzeylerde değil. Dünya ekonomisinden gelen sinyallerin olumsuzlaşmaya başladığı bir dönemde bu kadar büyük artış olması doğrusu etkileyici. [Devamı]
    Evet, yüksek faiz enflasyonu artırabilir
    Fatih Özatay, Dr. 03 Temmuz 2008
    Yok artık, büyüklerimizden daha iyi bilecek değiliz ya. Eğer bir devlet büyüğümüz "Yüksek faiz enflasyonu artırır" diyorsa, öyledir; kabul etmek gerekir. İlla tartışmak istiyorsanız bu görüşü, destekler mahiyette birkaç şey söylemekte yarar vardır.Ben de öyle yapacağım.Elbette benim yukarıda tırnak içine aldığım ifadede olduğu gibi veciz biçimde söz söyleme yeteneğim yok. Onun için kendi anlayacağım biçime sokuyorum bu ifadeyi. Şöyle: "Kırılgan bir ekonomide para otoritesi faizleri değiştirmiyorken, yurtiçi faizler yükseliyorsa, faizlerin yükselmesine yol açan unsurlar ileride enflasyonu da artırır." Devlet büyüklerimiz elbette bizden daha iyi bilirler. Zamanları da kıymetlidir. Bu nedenle aradaki kısmı atlamış ve 'yüksek faiz yüksek enflasyon' demiş olabilirler. Doğal...Kırılgan [Devamı]
    Asıl kriz şimdi başlıyor
    Güven Sak, Dr. 01 Temmuz 2008
    Asıl kriz galiba şimdilerde yeni yeni başlıyor. Hem orada olup bitenler buna işaret ediyor. Hem de burada olup bitenler. Anadolu'nun köklü firmaları ile ilgili haberlerin iyi olmaması mesnetsiz değildir. Olup bitenin siyasi krizle de doğrudan alakası var gibi görünmemektedir. Bakın neden? [Devamı]
    Düşük büyüme hızımızın nedenleri
    Fatih Özatay, Dr. 30 Haziran 2008
    Afganistan'ın kişi başına gelir düzeyi 724 dolar, Etiyopya'nın 806 dolar, Norveç'inki ise 53 bin dolar. Büyük bir uçurum söz konusu. Daha uç örnekler de var. Mesela Zimbabwe 188 dolar, Lüksemburg 80500 dolar. Neden?Ülkelerarası gelir farklılıkları üç ayrı boyutta ele alınıyor. İlk ikisi durum saptamasına ilişkin, üçüncüsü ise ekonomi politikasına yönelik. İlk olarak verimlilik, teknoloji, sermaye birikimi, işgücünün boyutu ve niteliği araştırılıyor. Farklılıkların bunların hangilerinden kaynaklandığı belirlenmek isteniyor.İkinci olarak verimlilik, teknoloji ve üretim faktörlerinde gelir farklılıklarına yol açan olumsuz 'durum'un arkasındaki nedenlere iniliyor. Üç grupta toplanabilir bu çalışmalar: Kurumsal yapı (mevcut yasaların niteliği, yasalara ne ölçüde uyulduğu gibi), dışa a [Devamı]