Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Kamu harcamalarına hedef konulması doğru mu
    Hasan Ersel, Dr. 28 Temmuz 2008
    OECD'nin 2008 Türkiye İktisadi İncelemesi [OECD (2008)] yayımlandı. Türkiye'nin iktisat politikası sorunlarını, uzun soluklu bir bakış içinde ele alan, görüşler üreten bir çalışma. Bu çalışmanın bu nitelikleri kazanarak ortaya çıkmasında büyük emeği geçen Sayın Rauf Gönenç'e teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Çalışmanın "büyüme yanlısı maliye stratejisi" başlığını taşıyan ikinci bölümünde "kurallı maliye politikası" olarak Türkçeleştirilen yaklaşım içinde tartışılan "harcama kuralı" ele alınıyor ve Türkiye'de benimsenmesi öneriliyor. Anımsanacağı üzere, bu öneri ilk kez IMF tarafından 9 Mart 2007 tarihinde yayımlanan IV. Madde görüşmesi sonuç dokümanında ortaya atılmıştı. Ondan sonra da bir süre gündemde kaldı. Sonra, neredeyse unutuldu. Oysa, bir ülkenin maliye politikasını kendi bel [Devamı]
    Reform yapmak neden zor?
    Fatih Özatay, Dr. 27 Temmuz 2008
    Haziran ayının sonlarına doğru büyüme üzerine üst üste birkaç yazı yer almıştı bu köşede. Sonra, yine faiz, kredi, para politikası gibi konular ağır bastı. Anlayacağınız 'suç mahalline' geri dönüş yaptım. O bölgeden bir nebze olsun uzaklaşmaya çalışayım bu pazar günü.Çok büyük gelir farklılıkları var ülkeler arasında. Bunlar üç ayrı boyutta inceleniyor. İlk olarak verimlilik, teknoloji, sermaye birikimi, işgücünün boyutu ve niteliği araştırılıyor. Gelir farklılıklarının bunların hangilerinden kaynaklandığı belirlenmek isteniyor. İki çalışmadan söz etmiştim: Şeref Saygılı ve Cengiz Cihan'ın "Türkiye Ekonomisi'nin Büyüme Dinamikleri" adlı çalışması ile Sumru Altuğ, Alpay Filiztekin ve Şevket Pamuk tarafından kaleme alınan "Türkiye İçin Uzun Dönemli Ekonomik Büyümenin Kaynakları, 188 [Devamı]
    Siz muskatın nelere kadir olduğunu biliyor musunuz
    Güven Sak, Dr. 26 Temmuz 2008
    Magellan ile Kuzey Batı Geçidi'ni ararken Manhattan'ı bulan Henry Hudson'ı, Sir Francis Drake ile New Amsterdam'ın New York haline gelişi vasıtasıyla Manhattan'da İngilizce konuşulmaya başlanmasını, Endonezya'daki Banda Adaları'nı ve de Hindistan'ı uzun süre idare eden ünlü Doğu Hindistan şirketini (East India Company) birbirine bağlayanın bir bitki olduğunu biliyor muydunuz? Daha doğrusu bir ağacın meyvesi. Adı muskat. Aktarlarda ona küçük hindistancevizi de diyorlar. Ama kendisi hindistan cevizinin büyümeden önceki hali filan değil. İngilizcesi "nutmeg". Araplar "jawz at tıyb" (kokulu ceviz) diyorlar. Muskatın kendisi küçük; ama etkisi büyük oldu, bugünün biçimlenmesinde. Muskat ağaçları 19. yüzyıla kadar esasen bugünkü Endonezya'nın güneyinde yer alan Batı Hint Adaları içi [Devamı]
    Örtük güvence vermenin dayanılmaz hafifliği
    Hasan Ersel, Dr. 25 Temmuz 2008
    ABD'deki Fanny Mae ve Feddie Mac adıyla bilinen kuruluşlarla ilgili gelişmelerden çıkarılabilecek epeyce ders var. Bunlarda birisi de devletin örtük güvence (implicit guarantee) vermesinin ne sonuçlar verebileceğine ilişkin. Söz konusu kuruluşlarla ilgili ABD mevzuatını okuduğunuz zaman ortaya şöyle bir durum çıkıyor: Bunlar yasayla kurulmuşlar. Özel şirket statüsündeler. Hisse senedi ihraç ediyorlar ve ortakları tarafından yönetiliyorlar. Bazı vergi ve harçlardan muaf tutulmuşlar. İpotekli konut kredilerini karşılık göstererek tahvil ihraç ediyorlar böylelikle bu piyasaya likidite sağlıyorlar. Ama bunlara devlet bu tür kuruluşlara belirtik (explicit) güvence vermiyor. Dolayısıyla, görünüşte, ihraç ettikleri tahvillerin güvencesi kendi varlıkları. Uygulamada olay epeyce farklı bir biçimde [Devamı]
    OVP'nin güçlü ve tutarlı bir hikayeye ihtiyacı vardır
    Güven Sak, Dr. 25 Temmuz 2008
    Geçen hafta Orta Vadeli Program (OVP)'ın 2003'ten beri ilk kez üzerinde tartışılabilir bir doküman haline gelmesinin önemli olduğunun altını çizmiştik. OVP iki amaca hizmet eden bir belge niteliğinde. Bunlardan ilki kamu kesiminde sağlam bir maliye politikası çerçevesini oturtmak. İkincisi ise kamu kuruluşları arasında ekonomi politikasına yönelik koordinasyonu sağlamak. Geçen yazıda daha çok ilk amaç üzerinde dururken, OVP'yi, maliye politikasında çağdaşlaşmanın temel aracı olarak ele almış ve soruyu şöyle sormuştuk: "OVP, Türkiye'nin yeni çıpası olabilir mi?". Hayır olamazdı, çünkü "OVP'de çizilen çerçeveyi anlamlı kılacak bir mali kural ve buna uymayan idareleri cezalandıracak bir yaptırım düzenlemesi olmadan, OVP'nin mali disiplin için bir çıpa olma ihtimali zayıf görünüyor [Devamı]
    Hangi faiz?
    Fatih Özatay, Dr. 24 Temmuz 2008
    Son iki yazımda, iki aydır piyasada likidite sıkışıklığı olduğunu ve Merkez Bankası'nın (MB) bankalara borç para verdiğini belirtmiştim. Bu durum eğer kalıcı olacaksa piyasalar açısından önemli olan faizin MB'nin borç verme faizi olması gerektiğini vurgulamıştım. Dolayısıyla, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde odaklanmamız gereken faiz de MB'nin borç verme faizi olmalıydı (şu anda yüzde 20.25 düzeyinde olan faiz).Bu durumda MB'den bir açıklamaya ihtiyaç olduğunu belirtmiştim. Aslında MB böyle bir açıklama yapmış: Bunlardan ilki, MB Başkanı'nın Bankalar Birliği'nde yaptığı bir sunumun son iki sayfasında var. Bu sunum MB'nin web sayfasına da konulmuş. Sunumun üzerinde Mayıs 2008 tarihi var. Şöyle deniliyor:"Son dönemde... gibi gelişmelerle gecelik piyasada çekilen fazla lik [Devamı]
    Sizce bu viraja biraz hızlı girmiyor muyuz
    Güven Sak, Dr. 22 Temmuz 2008
    Şirket yöneticisine artık CEO deniyor, İngilizce Chief Executive Officer'ın başharfleri alınarak. Şirketin mali işlerinin yöneticisine de CFO deniyor yine İngilizce adının baş harfleri alınarak. Bunları aynen kullanıyoruz çünkü doğrusu ya Türkçe karşılıkları yok. CFO dergisi tam on küsur yıldır her çeyrek bir anket düzenliyor. Ankete ABD'den, Avrupa'dan, Çin'den bellibaşlı şirketlerin CFO'ları cevap veriyor. Katılan sayısı 468. Geçen ay, 2008 yılının ikinci çeyreği için CFO anketi sonuçları yayımlandı. (www.cfosurvey.org) Sonuç: CFO'lar kötümser. Global ekonomik toparlanmanın 2009 yılının ikinci yarısına kaldığına dair kanaat yaygınlaşıyor. İşlerin 2009 yılının ikinci yarısında olumluya dönmeye başlayacağını düşünenlerin oranı yüzde 54. Bakın aslında ortada iyimser bir hava var [Devamı]
    Merkez Bankası ne düşünüyor?
    Fatih Özatay, Dr. 21 Temmuz 2008
    Dün yine faiz konusuna dönmüştüm: Merkez Bankası'nın (MB) artık piyasaya borç verir durumda olduğu için enflasyon hedeflemesi çerçevesinde dikkate alınması gereken faizin değiştiğini belirtmiştim. Ama bu faiz de (borç verme faizi) yüzde 20.25 düzeyinde ve eski gösterge faize (borçlanma faizine) göre dört puan daha yukarıda.Üç soru ortaya çıkıyordu, bir de açıklama gereksinimi. Sorular şunlardı: Birincisi, gerçekten bu kadar sıkılaştırma amaçlandı mı? Öyle olmadığı duyurudan anlaşılıyor. İkincisi, 'kafa karışıklığı' yaratmamak için yeni gösterge faize kademeli bir geçiş mi düşünülüyor: Yani, şimdilik piyasada yapacağı işlemlerle, piyasada belirlenecek faizi düşük düzeydeki borçlanma faizine yakın bir yerde mi tutacak MB? Üçüncüsü, piyasadaki likidite darlığının geçici olduğunu, do [Devamı]
    ABD madem konut şirketlerini kurtaracaktı, niçin özelleştirdi
    Hasan Ersel, Dr. 21 Temmuz 2008
    ABD'de konut finansmanında yaşanan kriz güçlü ve büyük bir devlet ile mali sistemin çeşitlendirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Belki 1968'deki özelleştirme kararı da yanlıştı. Geçen günlerde ABD'nin konut kredileri konusunda çok önemli rol oynayan iki kuruluşun içine düştüğü durumdan çıkarılabilmesi için ABD Hazinesi'nin kapsamlı bir müdahale planı yaptığı kamuoyuna duyuruldu. ABD'de konut finansmanı alanında faaliyet gösteren 4 farklı "devlet tarafından desteklenen kuruluş" var. Bunlardan ilki 1932'de kurulan 12 Federal Konut Kredisi Bankası (Federal Home Loan Banks). Bu bankalar, ABD'nin mali kuruluşların ipotekli konut kredileri, küçük işyerleri, kırsal, tarımsal ve iktisadi kalkınma kredileri için bankalara finansman sağlıyor. Ama bu kuruluşlar, doğrudan kişilere değil, bankalara fina [Devamı]
    Çok yüksek bir faiz artırımı!
    Fatih Özatay, Dr. 20 Temmuz 2008
    Çok değil dokuz ay önceki bir yazıda bu köşeden yeni bir rekor duyurusu yapmışım: “... Böyle iki olumsuz dışsal koşul açık ki var: Birincisi, ham petrol fiyatları durmadan rekor kırıyor: Şimdilerde 100 dolara yaklaştı varili...” Vay canına!Birkaç yıl önce enflasyona ilişkin tahmin yaparken ham petrolün varil fiyatının 100 dolar olduğu bir senaryo yapmak düşünülmezdi bile. İnsana gülerlerdi herhalde. 40-50 dolar bile fazla geliyordu o günlerde. Oysa şimdi 100 doların ‘rekor’ olması komik hale geldi, bir ara 150 doları gördü bir varil petrol. [Devamı]