Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    AB’de yavaşlama: Bizde?..
    Fatih Özatay, Dr. 18 Ağustos 2008
    ABD'den sonra Avrupa'nın büyük ekonomilerinden de ekonomik küçülme haberleri gelmeye başladı. İkinci çeyrek verilerine göre Almanya, Fransa ve İtalya'da negatif büyüme var. Tüm avro bölgesi için yüzde 0.2'lik bir düşüşten söz ediliyor.  Gerçi bunlar bir dönem öncesine göre gerçekleşen hızlar. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla az da olsa bir büyüme var. Ama işin özü değişmiyor ve şu soruyu sormak haklı oluyor. Bu durumdan Türkiye nasıl etkilenebilir?Yanıtı çok kolay bir soru değil. Zira bu soruya yanıt verebilmek için bu ülkelerin nasıl bir politika tepkisi vereceğini de dikkate almak gerekir. Mesela Avrupa Merkez Bankası faiz indirmeye başlayacak mı? ABD Merkez Bankası ne yapacak? Tabii ki bir de maliye politikası tepkisi var.Bu tepkiler şüphesiz ekonomik büyüme rakamlarına [Devamı]
    Az tasarruf eden sonucuna da katlanır
    Fatih Özatay, Dr. 17 Ağustos 2008
    Cari işlemler dengemizin son yıllarda önemli miktarda bozulmasının ana nedenlerinden biri de tüm dünyada artan enerji fiyatları. Enerji fiyatları 2002'deki düzeyinde olsaydı, cari açığımızın milli gelire oranı 2006'da yüzde 3.5, 2007'de ise yüzde 3.2 olacaktı. Yani, gerçekleşene göre milli gelirimizin yüzde 2.5'i kadar daha az bir cari açık gerçekleşecekti.Enerji fiyatlarındaki artıştan arındırarak cari açığa bakmanın nedeni elbette ki cari açığı küçümsemek değil. Tam tersi. Cari açığı önemsiyorsanız arkasındaki nedenleri de doğru saptamak zorundasınız. Varsayalım ki konjonktür değişti. Enerji fiyatları bugünkü düzeyinin dörtte birine düştü. Bu gelişmeye bağlı olarak cari açığımız bizleri rahatsız etmeyecek bir düzeye geriledi. Bu durumda, cari açığa yol açan yapısal sorunlarımız [Devamı]
    Önceden planlanmayan sonuçlar önemlidir: Gebze-İstanbul hattı nasıl doğdu
    Güven Sak, Dr. 16 Ağustos 2008
    Tarihte "istenmeyen sonuçlar" her zaman için önem taşımıştır. Derler ki, Versailles Antlaşması'nın, Almanya için son derece katı koşullarının, "istenmeyen sonucu" 2. Dünya Savaşı'dır. Aynı şekilde, Çin'in Batı sermayesi ile hızla küresel ekonomiye entegre edilmesinin "istenmeyen sonucu" da Rusya'nın, petrol ve emtia fiyatlarındaki artış dolayısıyla hiçbir mesnedi yokken güçlenmesidir. Kaba kuvvet dışında başka bir öncü gücü olmayan bir kuvvetin yirmi birinci asırda ne şansı olabilir? Tartışmalıdır. Bugünlerde Gürcistan'da olanlar bu çerçevede bir "istenmeyen sonuç" olarak düşünülebilir. Peki, sanayinin İstanbul dışına özellikle Gebze'ye doğru yayılmasına da hiç bu gözle baktınız mı? Aslında o gelişme de planlanmış değil, başka başka alanlarda alınmış bir dizi kararın etkisi ile [Devamı]
    Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu 1: Türkiye'de tekstil bitti abi
    Güven Sak, Dr. 15 Ağustos 2008
    Müjdeler olsun, "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu" geri dönüyor. Katalog aslında 2001 yılı kıyameti öncesinin, iktisadi açıdan, karanlık çağında kalmıştı. Sonunda kıyamet kopmuştu. Doğrusu ya, biz o defteri bir daha açmak zorunda kalmayacağımız konusunda son derece umutluyduk. Ama öyle olmadı, Türkiye iktisadının karanlık çağı yeniden başladı. Türkiye ne yapmaya çalıştığını unutup, yalpalamaya başlayınca, her zamanki gibi önce kafalar karıştı. Hedef ya da hedefin inandırıcılığı kaybolunca her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Etrafı bir dizi "laf olsun, manşet dolsun" kabilinden yapılmış "açıklama olmayan açıklama"lar sardı. Alametler belirip, vakit eriştiğinde, biz hep "Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu"nu açıp kayıt düşeriz. Eskiden o karanlık çağda Radikal'de yazarken hep böyle ya [Devamı]
    Doğru ölçümle cari açık
    Fatih Özatay, Dr. 14 Ağustos 2008
    Tekrar cari işlemler açığı sorununa ilişkin tartışmalarına dönmekte yarar var. Ancak tartışma yapabilmek için herhalde neyin tartışıldığını bilmek gerekir. Evet, cari açık hız kesmeden artmaya devam ediyor: Yılın ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla 8 milyar dolarlık bir artış var. Cari açığın ilk altı ayda geldiği düzey ise 27.3 milyar dolar. Ama cari açığı eğer böyle ölçecek ve bu çok yüksek değere göre politika oluşturmaya çalışırsak hata yapmış oluruz. Zira cari işlemler hesabımızdaki açığın önemli bir kısmı artan enerji fiyatlarından kaynaklanıyor. Artan enerji fiyatlarına karşı bizim en azından orta dönemde yapabileceğimiz bir şey yok. Dolayısıyla işe ölçüm sorunuyla başlamakta yarar var. Bu ölçüm sorunu yeni de değil. Birkaç yıl önce Merkez Bankası bu olguyu g [Devamı]
    Sanayi politikası ihtiyacı artıyor
    Güven Sak, Dr. 12 Ağustos 2008
    Geçen hafta artan ulaştırma maliyetlerinden bahsetmeye başlamıştık. Artan maliyetler birdenbire "pazara yakınlığı" yeniden önemli bir kavram haline getirmeye başlamıştı. Ancak maliyet artışı her sektörü aynı biçimde etkilemiyordu. Asimetrik etkinin kaynağı, üretilen malın kilo başına değeri ile yakından alakalıydı. Üretilen malın kilo başına değeri azaldıkça, ilgili sektörün değer zinciri içinde taşımacılık maliyetinin payı artıyordu. Otomotiv, seramik, mobilya gibi sektörleri bunlara örnek olarak vermiştik. Artan taşımacılık maliyetleri ile birlikte bu tür sektörlerde "pazara yakınlık" yeniden önemli bir kriter haline geliyordu. Yakın geçmişin "Değer zincirini kürenin dört bir tarafına yayarım, üretimimi etkinleştiririm yaklaşımı" yerini yeniden "pazara yakınlık"a bırakıyordu. [Devamı]
    Kâr transferleri artıyor
    Fatih Özatay, Dr. 11 Ağustos 2008
    Bu yılın ilk altı ayında gerçekleşen 27.3 milyar dolarlık cari açığın 7.6 milyar dolarlık kısmı (net) doğrudan yabancı sermaye yatırımı ile finanse edildi. Yabancı sermaye yatırımları 2007'nin ilk altı ayında 12.5 milyar dolar düzeyindeydi. Dolayısıyla, 2008'de hem doğrudan yabancı sermaye yatırımında bir azalma var, hem de cari açığın bu kaynakla finanse edilen oranında. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının bir de başka 'yüzü' var. Doğal olarak kâr elde etmek amacıyla Türkiye'ye geliyor bu sermaye. Kâr elde etmeye başlayınca da yurtdışına kâr transfer ediliyor. Bu türden kâr transferleri cari işlemler hesabının 'gelir dengesi' kaleminde eksi bir kalem olarak yer alıyorlar. Dolayısıyla cari işlemler dengesini bozucu yönde çalışıyorlar. Çok fazla miktarda doğrudan yabancı serma [Devamı]
    2007’yi de aramak...
    Fatih Özatay, Dr. 10 Ağustos 2008
    Geride bıraktığımız hafta önemli veriler açıklandı yurtiçinde. Büyük ölçüde dış gelişmelere bağlı olarak tüketici enflasyonu yüzde 12’ye yükseldi. Dış gelişmelerin nasıl şekilleneceğine ilişkin çok sayıda belirsizlik var. Ancak petrol fiyatlarında son günlerde gözlenen eğilim kalıcı olursa ve lira da değerli konumunu sürdürürse, yıl sonunda Merkez Bankası’nın tahminleri ile uyumlu bir enflasyon patikasına oturmak mümkün olacak. Şüphesiz bu öngörüde çok fazla ‘eğer’ var. Enflasyonda artık en kötüyü bıraktık dedirtmeye yarayacak bir başka gelişme de üretim tarafından geliyor. Merkez Bankası’nın ısrarla belirttiği iç talepte enflasyonu düşürmeye yardımcı olan gelişmeler daha bir belirginleşti cuma günü açıklanan üretim değerleriyle. Özellikle imalat sanayi üretiminde yavaşlama daha be [Devamı]
    Bir yıl önce 500 milyar dolarlık hasara kimse inanır mıydı
    Güven Sak, Dr. 09 Ağustos 2008
    Uluslararası bankacılık krizi resmi olarak başlayalı tam bir yıl oldu. Bu krizi bize 2007 yılı yazı getirmişti. Temmuzdan ağustosa giderken krizin içindeydik. Şimdi 2008 yazına geldik. Kriz daha bitmedi. Hatta bazı gözlemcilere göre daha tam olarak başlayamadı bile. Bakın etraftaki tartışmalara. Daha "başlangıcın sonuna" gelip gelmediğimizi bile tam olarak bilmiyoruz. Herkesin aklında "dibi gördük mü" diye bir merak, bir merak. Bugün müsaadenizle bu krizin bize öğrettikleri üzerine birkaç tespit yapalım. Büyük özel finans kurumlarının yöneticilerinden oluşan "Karşı Taraf Riski Yönetim Grubu" (Counterparty Risk Management Group) krizle ilgili raporunu 6 Ağustos 2008 tarihinde açıkladı. Biz raporu okumaya başladık. İlk izlenimlerimizi dinlemek ister misiniz? Arkanıza yaslanıp keyf [Devamı]
    Artan ulaştırma maliyetleri ille de risk midir
    Güven Sak, Dr. 08 Ağustos 2008
    Orta vadeli olarak bakıldığında, Türkiye'de gündem hâlâ siyaset olmaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kapatılması istemiyle açılan davada AKP'nin kapatılmamasına karar verdi. Karar, siyasetin Türkiye'nin gündemindeki temel mesele olma özelliğini kaybettirmedi. Tam tersine pekiştirdi. Bu kararla birlikte siyasetin neden olduğu problemlerin çözüm yerinin yine siyaset olduğu yeni bir dönem açıldı. Aslında "yüce mahkeme" bir nevi tam da bunu söyledi. "Ben siyasi krizin çözüm mercii değilim" dedi. Öyle söyledi ya da böyle söyledi ama aynen bunu dedi. Doğrusu ya, biz bu memlekette böyle bir duruma alışık değiliz. Alışık olmadığımızdan bu konuda bir kapasiteye de sahip değiliz. Siyasetin, siyasi kriz çözebilme kapasitesine sahip olup olmadığını y [Devamı]