Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Köşe yazarlığı lisans sınavı
    Fatih Özatay, Dr. 16 Kasım 2008
    Artık eminim. Köşe yazarlığına başlamak isteyen heveslileri, ya da "o köşede değil de bu köşede" yazar mısınız diye teklif götürdüklerinizi önceden bir sınavdan geçirmek gerekiyor. Gazeteciler Cemiyeti yapabilir bu sınavları mesela. Üstelik iş ileride büyüyebilir; dershaneler bu sınavlara da el atabilir. Caddede  yürüyorsunuz, dershanelerin üst katlarından sarkmış boy boy afişler: "Falanca öğrencimiz falanca gazetede 'köşe' oldu, gururluyuz". Belki fotoğraf falan da eklenir afişlere. Hem zaten kendileriyle ilgili; deneme sınavları yapar gazeteler, tirajları neyin artar. Belki krize yeni bir çare getirdiğimi sanacaksınız, yanılıyorsunuz. Elbet yukarıda önerdiğim 'gazete köşe yazarlığı lisans sınavı' ekonomiye bir canlılık getirebilir, ama önerimin çıkış noktası o değil. Bazen işt [Devamı]
    Daha demokratik bir küresel yönetişim yapısı mümkündür
    Güven Sak, Dr. 15 Kasım 2008
    G-20 toplantısının Türkiye benzeri ülkelerde yaşayanları umutlandırması gerekiyor. Ancak biz bugünlerde son derece temkinliyiz. Öyle kolay kolay umutlanıvermek istemiyoruz. G-20'de ne olur deyince, başlangıçta burun kıvırma eğiliminde olmamız galiba bundan. Bugün müsaadenizle cuma günü bıraktığımız yerden alalım ve G-20 sürecini şöyle daha salim bir kafayla gözden geçirelim. Forbes dergisinin son sayısında yaşı artık 94'e gelmiş bir Bretton Woods Konferansı katılımcısından bahsediliyordu. Jacques Polak, 1944'te Bretton Woods New Hampshire'daki Mount Washington Oteli'ndeki orijinal konferansa katılmıştı. Polak, Hollanda delegasyonunda konferansa katılmıştı. Amaç, küreselleşme sürecinin dayanacağı temel iktisadi ilkeleri belirlemekti. Bugün dünyanın önde gelen 20 ülkesinin lider [Devamı]
    İhracatı değişken ölçü birimiyle ölçmeye çalışmak
    Hasan Ersel, Dr. 14 Kasım 2008
    İhracattaki artıştan söz edenler bazen karşılaştırma yapmak gereği duyuyorlar. Gazetelerde "Cumhuriyet tarihinin en büyük aylık ihracat rakamına bu ay ulaştık" ya da "Cumhuriyet tarihi boyunca ulaşabildiğimiz [en yüksek yıllık] ihracat rakamı 36 milyar dolar; şimdi 120 milyar [dolar] oldu" gibi başlıklar okuyoruz. Bu rakamlar yanlış ya da uydurma değil. Dolayısıyla kimse kimseyi kandırmıyor. Ama bir sorun var: Kullanılan ölçü birimi sabit değil! Doların değeri zaman içinde değişiyor. Nedeni, kabaca, ABD enflasyonu. Bir dolarlık ihracat yaptığımızda, örneğin 1931'de ABD'den alabildiğimiz mal ve hizmet miktarı 2007'de alabildiğimizden çok daha fazlaydı. Bunu hesaba katmak gerek. Hemen baştan söyleyeyim. Bu düzeltme yapıldığında ihracatımızın son yıllarda ciddi ölçüde arttığı gerçe [Devamı]
    G-8 artı 5 değil G-20 olması başarıdır
    Güven Sak, Dr. 14 Kasım 2008
    Bu aralar herkes mucizelerden çare bekler oldu. Günün son mucizesini, 15 Kasım 2008'de Washington'da toplanacak olan G-20 Zirvesi'nden bekliyoruz. G-20, ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, Kanada, İtalya, Japonya, Rusya ve AB'den oluşan G-8'in (AB'ninki ile birlikte 9 temsilciden müteşekkil) gelişmekte olan ülkeleri de içeren, genişletilmiş bir versiyonu. Toplantı aslında G-8 artı 5 için olacak gibi duruyordu ama ibre sonunda G-20'yi gösterdi. Artı 5, Brezilya, Çin, Güney Afrika, Hindistan ve Meksika'dan ibaretti. Ama 8 artı 5 yerine 8 artı 11 oldu. G-20 olunca, Arjantin, Avustralya, Endonezya, Suudi Arabistan, Güney Kore ve Türkiye saydıklarımıza eklenmiş oldu. Bunu Türkiye için bir başarı olarak not etmekte fayda var. Mesela İspanya çok istemesine rağmen sistemin içine gi [Devamı]
    Yeni kriz biçimi
    Fatih Özatay, Dr. 13 Kasım 2008
    Tek başlarına kurun ve faizin sıçramasına kriz demiyoruz. Kriz olması için bu tür ani hareketlerin bilançoları bozuk olan kesimleri derinden vurması gerekiyor. Mesela kamunun borcu çok yüksek, üstelik çok kısa vadeli ve önemli bir kısmı kura ve faize endeksli olabilir. Bankaların döviz cinsinden borçları alacaklarına göre çok fazladır, açtıkları kredilerin önemli bir kısmı geri dönmüyordur. Şirketler kesimi zor durumdadır. İç talep yerlerde sürünüyordur; nakit akımları kötüleşmiştir. Döviz cinsinden borçları yüksek düzeydedir. Bankalardan temin ettikleri kaynaklar kısa vadeli ve yüksek faizlidir. [Devamı]
    Kriz, Tuzla tersaneleri meselesini kendi kendine çözüyor
    Güven Sak, Dr. 12 Kasım 2008
    Bu yıl en çok konuştuğumuz konulardan biri neydi? Tuzla tersanelerindeki iş kazalarının sıklığıydı. Ölümlü iş kazalarının sıklığı ciddi bir iş güvenliği tartışması başlatmıştı. Ama bakın artık bu konuyu tamamıyla unutmuş gibi duruyoruz. "Ateş, düştüğü yeri yakar" dedikleri bu olmalı. Ancak kriz galiba Tuzla meselesini kendi kendine çözüyor. Uluslararası piyasalardaki gelişmeler nedeniyle 2009 yılında Tuzla tersaneleri diye bir problemimiz olmayabilir. Ortadaki çözümün biçiminden de problemin kendisi kadar hoşlanmayabilirsiniz. Ne yapalım ki, tedbir ortada olmayınca, en kolay olabilecek olan oluyor. Gelin bakın, küresel ticaret ne kadar hızlı bir biçimde daralıyor? Bu daralma, gemi inşa sanayiini bir bütün olarak nasıl etkiliyor? Ülkeler nasıl tedbir almaya çalışıyorlar? Türkiye [Devamı]
    Şimdilik kriz yok
    Fatih Özatay, Dr. 10 Kasım 2008
    Türkiye şu anda bir ekonomik krizin içinde mi? Tabloda, bir avro ve bir dolardan oluşan sepetin lira karşısındaki değerinin (kur), gösterge Hazine tahvilinin piyasada gerçekleşen faizinin, Merkez Bankası (MB) rezervlerinin ve Türkiye'nin kredi riskinin bir göstergesi olan EMBI getiri farkının yılbaşında aldıkları değerler ile şu andaki değerleri karşılaştırılıyor. Ayrıca, ekim ayı sonlarına doğru had safhaya varan piyasa gerginliğini yansıtmak üzere o tarihteki değerler de yer alıyor tabloda. [Devamı]
    Dış tasarrufa ve dövize olan gereksinim: İki farklı olay
    Hasan Ersel, Dr. 10 Kasım 2008
    Türkiye'nin cari açığı var. Bu, iç tasarruflarımızın yatırımlarımızı karşılayacak düzeyin altında olduğu anlamına geliyor. Yani yabancıların (Türkiye'de yerleşik olmayanların) tasarruflarını kullanmaya talip oluyoruz. Onlar da bize borç veriyor. Karşılığında da faiz alıyorlar. İşler yaklaşık 2001'den bu yana böyle gidiyordu. Özel kesimin dış borcu bu yolla arttı. Şimdi bu durum değişiyor gibi. Borç verenlerin hevesleri azaldı. Öyle görülüyor ki eski miktar ve/veya koşullarda borç bulmamız olanaksız gibi. Neden böyle oldu? Akla iki olasılık geliyor. Bunlardan ilki küresel kriz nedeniyle bize borç verenlerin durumunun bozulması yüzünden onların borç veremez duruma düşmeleri. İkincisi de bizim yaptığımız hatalar nedeniyle borç verenlerin vazgeçmiş olmaları. Şu anda baskın görünen n [Devamı]
    Kürkçü dükkânı
    Fatih Özatay, Dr. 09 Kasım 2008
    Kişi kendini 'cin fikirli' sanırsa böyle olur işte. "Bir fikrim geldi" diye başlar, heyecanla bir çırpıda söyleyeceğini söyler, geriye de bir şey kalmaz. Bütçeden ayrılacak kaynakla bir fon kurduk. Bankaların açacakları kredilere bu fon yoluyla teminat verme mekanizması tasarladık. Böylelikle, bankaların risklerini azaltarak şirketlerin ve hatta tüketicilerin lira cinsinden kaynak sorununu hallettik. [Devamı]
    Obama ile 'Uzay Yolu' kuşağı ilk başkanını çıkardı
    Güven Sak, Dr. 08 Kasım 2008
    Barack Hussein Obama, 4 Ağustos 1961'de doğdu. Şimdilerde Amerika Birleşik Devletleri'ne(ABD) başkan seçildi. Görevi ocak ayının sonuna doğru devr alacak. Bu aralar her yerde onun hayatı ile ilgili yazılar okuyoruz. Yazılarda Bush sonrası yeni dönemin nasıl olabileceğine dair öngörüde bulunulmaya çalışılıyor. Gelin bugün aynı konuya daha farklı bir açıdan bakalım. Siz, Obama'nın, ABD'nin ilk "Uzay Yolu" kuşağı başkanı olduğunun farkında mısınız? Üstelik Mart 2008'de Hillary Clinton'a karşı başkan adaylığı yarışını yürütürken gittiği Wyoming eyaletinde tam da şöyle demişti: "Ben bir Uzay Yolu izleyicisiyim. Son sınıra inanırım. (I am a Star Trek fan. I believe in the final frontier.)" Doğrusu ya, ben bunun son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Gelin bakın neden öyle düşünüyoru [Devamı]