Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Reşadiye ve Sultan Osman-ı Evvel dretnotlarına el konulması
    Hasan Ersel, Dr. 31 Ocak 2009
    Çocukken rahmetli babamla yaptığım sohbetlerden edindiğim izlenim, onun nesli üzerinde, Büyük Britanya'nın, I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde, 1914'te, Sultan Osman-ı Evvel (Birinci Sultan Osman) ve Reşadiye dretnotlarına (Dreadnought; tek tip çaplı toplarla donatılmış savaş gemisi) el koymasının çok büyük bir etki yarattığı, Büyük Britanya'nın kimliğinde, yabancı devletlere güvenilemeyeceği biçiminde güçlü bir yargının oluşmasına yol açtığı olmuştu. Üstelik bu yargı, sadece askerler ve onların çevreleri ile sınırlı kalmamış, topluma yayılmıştı. Oysa böyle bir olay Osmanlı devletinin başına ilk kez gelmiyordu. Birkaç yıl önce, 1911'de, İtalya hükümeti Osmanlı devletinin Ansaldo tezgâhlarına sipariş ettiği Drama kruvazörüne el koymuştu. Ancak bu, bilebildiğim kadarıyla, bir topl [Devamı]
    Bu krizin neresi psikolojik Allah aşkına!'
    Güven Sak, Dr. 31 Ocak 2009
    Ahir Zaman Hurafeleri Kataloğu; İki numaralı kayıt: 'Bu krizin neresi psikolojik Allah aşkına!' Uluslararası bankacılık krizi bizim kıyılara vurduğundan beri etrafı gerçekle herhangi bir alakası bulunmayan bir açıklama biçimi sarmaya başladı. Ne zaman lafa "kriz" diye girecek olsanız daha alınması gereken tedbirlerden bahsetmeye başlayamadan, bilmeyenlerin o her zamanki bilgiçliğiyle, "Bak o tamamen psikolojik" diyorlar. Öyle bir diyorlar ki, sanki ortada esasen bir problem yokmuş da siz bir nevi kâbus filan görmüşsünüz de uyandığınızda içinde yaşadığınız sıkıntılar sona erecekmiş gibi. Öyle bir diyorlar ki, sanki siz problemden hiç bahsetmezseniz o problem olduğu gibi yok olacakmış gibi. Yoktur böyle bir şey. Var zannedenler, kriz tehlikesi karşısında, "devekuşu taktiği"nin [Devamı]
    Merkez, 'Enflasyon daha da düşecek' diyor ama..
    Hasan Ersel, Dr. 30 Ocak 2009
    Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) yayımladığı Enflasyon Raporu 2009-I adlı dokümanda "2008 yılının son çeyreğinde, döviz kuru hareketlerinin fiyatlar üzerindeki etkisinin kendi tahminlerinden de düşük gerçekleşmiş olduğu" vurgulanıyor. Bunun en önemli nedeni olarak da ithalat fiyatlarındaki keskin gerileme gösteriliyor. TCMB Başkanı'nın bu raporu sunuş konuşmasında da bu konu üzerinde duruluyor ve iki görüşe yer veriliyor. Bunlardan ilki "2009 yılında toplam talepte belirgin bir toparlanma beklenmediği göz önüne alındığında döviz kurunun fiyatlar üzerindeki etkisinin bir süre daha sınırlı kalmaya devam etmesi muhtemeldir." İkinci görüş ise "Bununla birlikte, orta vadeli (geçişlilik) etki(si) konusunda net bir ifadede bulunmak için henüz erken olduğunu düşünmekteyiz" [Devamı]
    AB gündeme gelir gibiyken...
    Fatih Özatay, Dr. 29 Ocak 2009
    2009'da ekonomimiz ne kadar küçülecek, artık onu düşünüyoruz. Önlem alarak bu küçülmenin boyutunu azaltabilir miyiz, derdimiz bu. Becerilebilirse çünkü daha az işçi işinden olacak; işsizlik artışını sınırlayabileceğiz. Oysa çok değil, bir  bir buçuk yıl önce biz hâlâ ikincil nesil (mikro) reformları tartışıyorduk. Bayağı da gündeme oturmuştu, çok sayıda insan hakkında yazıp çizmeye ve de konuşmaya başlamıştı. Çok da iyi ediyorlardı. [Devamı]
    Washington'ın New York'tan daha önemli olması normal değildir
    Güven Sak, Dr. 29 Ocak 2009
    İlginç bir zamanda yaşıyoruz. Daha önceden alışmadığımız etkiler altındayız. Böyle birden fazla unsurun etkisi altındayken olup biten her gelişmeden ayrı ayrı nem kapmak ve her etkiye bir tepki göstermeye kalkmak son derece zararlı olabilir. Kriz zamanları hiç de öyle hızlı hareket etme zamanları değildir. Tercih edilmesi gereken mümkün olduğunca az hareket etmek, enerjiyi boşuna israf etmemektir. Böyle her dakika bir haberin öne çıktığı, heyecanlı günlerde önemli olan; günün sorusu üzerine odaklanmaktır. Günün sorusunu doğru tespit etmek önemlidir. Olup biten her şeye heyecanlanmayı önler. Bu günlerde günün sorusu nedir? Evvelki gün Davos yolunda bir Amerikalı dostumuzun tespiti günün sorusunu pek güzel özetliyordu: Washinton'ın New York'tan daha önemli olması bizim alışkın ol [Devamı]
    BDDK düzenlemesi ile krize karşı ilk kez tedbir aldık
    Güven Sak, Dr. 27 Ocak 2009
    Müjdeler olsun. Türkiye'de de olayların önünden gidebilmek mümkünmüş. Krize karşı doğru yönde atılmış bir ilk adım geldi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Karşılıklar Yönetmeliği'nin çerçevesini genişletti. Öncelikle ilk kez, bir kamu idaresi ortadaki asıl probleme yönelik bir adım atmış oldu. İkincisi ise ilk kez pro-aktif bir tedbir almış olduk. Bu adım son derece gerekli ama bir o kadar da yetersizdir. Şimdi zaman, doğru yönde yeni adımları hızla atma zamanıdır. Meseleyi merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. BDDK, Karşılıklar Yönetmeliği'nin çerçevesini genişletti. Bankalar açtıkları kredilerin risklilik düzeyi arttıkça, o kredi için daha fazla bir kaynağı karşılık olarak ayırmak zorundalar. Kredi sorunsuz krediden sorunlu krediye dönüştükçe, olası zarara [Devamı]
    Tam da şimdi ihtiyacımız vardı...
    Fatih Özatay, Dr. 26 Ocak 2009
    Küresel sarsıntı, derken büyük deprem, sonraları ise küresel kriz ve resesyon... Bunların dilimize pelesenk olması çok eski değil. Oysa mesela 2007'nin büyük bir kısmında ve 2006'da Türkiye'nin nasıl da yeni bir reform dalgası yaratmaya ihtiyacı olduğunu yazıp çiziyorduk. [Devamı]
    Hayali bir yatırımcının Türkiye karnesi
    Hasan Ersel, Dr. 26 Ocak 2009
    Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen düşsel bir yatırımcı düşünelim. İlk sorunları ne olur? Karşılaştığı ekonomik ve siyasi manzara karşısında yatırım yapma kararı verir mi? Yoksa bavulunu toplayıp gider mi? Kendimi Türkiye ile ilgilenen bir yatırımcının yerine koydum. Bununla İMKB'de kağıt alıp satan, dolayısıyla Türkiye'yi birkaç günlüğüne ziyaret eden, "uzun dönemli"(!), yatırımcıyı kastetmiyorum. Bu ülkede sabit sermaye yatırımı yapmak niyetinde olan birisi söz konusu. Türkiye'ye yatırım yapsın mı, yapmasın mı? Yıl 2009, küresel kriz var. Söylenen o ki 2010 ya da 2011'de işler biraz düzelecekmiş. Zaten böyle bir yatırım projesi de ancak o zamana yetişir. Geriye Türkiye'de işlerin bu dönemde nasıl gideceğini kestirmek kalıyor. Akla ilk gelen derecelendirme kuruluşlarının ülke ra [Devamı]
    Uçuk kaçık bir takım gereksinimi
    Fatih Özatay, Dr. 25 Ocak 2009
    Bu krizin bizim açımızdan en sevimsiz yönlerinin başında kontrol edemediğimiz ve edemeyeceğimiz büyük bir belirsizlik yaratması geliyor. Önlem üzerine önlem alınıyor tüm dünyada. Buna karşın bir türlü karamsar hava dağılmıyor. Dağılmaya başlar gibi oluyor; en fazla birkaç hafta sürüyor. Sonra yeni olumsuz haberler çıkıyor, şu ya da o zor duruma düşüyor, tekrar tüm küreyi yeni bir karamsarlık havası kaplıyor. Yarının ne getireceği hakkında büyük belirsizlik anlamına geliyor bu.Türkiye açısından bu krizin 2001 krizinden temel farklarından bir tanesi de bu. Uygulayacağımız ekonomi politikaları ile bu belirsizliği ortadan kaldırmamız mümkün değil. Elbette, bu belirsizliğin vereceği hasarı azaltabiliriz doğru politikalarla, ama o belirsizlik de orada öyle duracak gibi görünüyor. Oysa [Devamı]
    Başarı için boy yeter mi?
    Güven Sak, Dr. 24 Ocak 2009
    Hayatta başarının sırrı nedir? Geleceği belirleyen çocuğun anne karnındayken maruz kaldığı kimyasal süreçler midir? Yoksa başarı dediğiniz, yalnızca, her durumda kendisini mutlaka gösteren, fırsatı yakalayabilme becerisi midir? Elbette bu "fırsat yakalayabilme kabiliyeti" doğuştan değil, sonradan edinilmedir. Peki, bu nasıl olur? Nasıl öğrenilebilir? Esasen Harvard Üniversitesi uluslararası ilişkiler profesörü Joseph Nye'ın "akıllı güç" diye tanımladığı tam da bu "fırsat yakalayabilme kabiliyeti"dir ve de bir dizi yetinin bileşkesinden başka bir şey değildir. Gelin bakın nedir? Türkiye'nin bugünlerde tam da bu "fırsat yakalayabilme kabiliyeti"ne ihtiyacı vardır. Haber, 13 Ocak 2009 tarihli İngiliz Financial Times gazetesindeydi. Cambridge Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya [Devamı]