Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Hep birlikte, krize karşı...
    Fatih Özatay, Dr. 01 Mart 2009
    Krizden gelen etkileri azaltmak için oluşturulması gereken ekonomik program çok sayıda önlem içermeli. Önlemlerin bir kısmı kredi garanti sistemi ile ilgili. Hem döviz cinsinden hem de lira cinsinden tıkanan kredi piyasasını yeniden çalışır hale getirmek için gerekiyor bu sistem. Ekim ayının sonlarından bu yana, bu köşede sistemin nasıl çalışabileceği üzerine çok sayıda yazı kaleme aldım. Çalıştığım düşünce kuruluşu TEPAV da bu konuda çeşitli notlar yayınladı. [Devamı]
    Gelir dağılımı üzerine
    Hasan Ersel, Dr. 27 Şubat 2009
    Türkiye'de yaygın kanı, gelir dağılımının bozulmakta olduğudur. Şimdi buna bir de dünya ölçüsünde gelir dağılımının, özellikle son yıllarda, hızla bozulmakta olduğu görüşü eklendi. Pek çok kimseye göre bunlar, tartışmaya bile gerek olmayan, apaçık gerçekler! Oysa gelir dağılımı konusunda ciddi çalışma yapan hiç kimse bu kadar iddialı bir söylemle ortaya çıkmıyor. Üstelik ulaşılan sonuçlar Türkiye'de ya da dünyada gelir dağılımının bozulmakta olduğu görüşünü doğrulamaktan çok uzak. Peki, bu konuda uzman olmayanlar neden gelir dağılımına bu kadar meraklılar? Galiba, bu sorunun yanıtı gelir dağılımı ile doğrudan ilgili değil. Aslında genelde insanlar, içinde bulundukları iktisadi ortamı bozan, başta haksızlıklar olmak üzere, her şeyi, "gelir dağılımı" adı altında topluyorlar. O yüz [Devamı]
    Krize karşı yeni bir öneri (3)
    Fatih Özatay, Dr. 26 Şubat 2009
    Krize karşı bütüncül bir yaklaşım gerektiği sanırım yeteri kadar açık. Bu açıklığa karşın, şu ana kadar işbaşındaki yönetim hep 'parça başı' iş yaptı: Üç ay önce şu karar, iki ay sonra bu karar. Bu durum, bozulan güveni tamir edici büyük bir haber etkisi yaratmıyor. Daha da önemlisi, bu kararlar bir ekonomik program içinde tutarlılık gözetilerek alınmadıkları için, aslında bir başka alana ayrılırsa daha fazla büyüme ve istihdam etkisi yapabilecek fonlar, daha az etkili alanlarda heba edilebiliyor. Deyim yerindeyse cephane boşa harcanmış oluyor. [Devamı]
    Kriz üzerine nasıl düşünmek gerekir
    Güven Sak, Dr. 26 Şubat 2009
    Bildiğimiz dönemin en büyük iktisadi krizinin tam ortasındayız ve kafalarımız hâlâ karmakarışık. Tartışmalara hâkim olan iki yaklaşım var: Bunlardan ilki, tamamen çaresiz bir biçimde, dışarıda başlayan bir felaketi önlemek için içeride fazla bir hareket alanı olmadığı kanaatinde. Derin bir "yok artık canım mahcubiyeti" hemen seziliyor. Bir nevi, "Biz kimiz ki, bu kocaman felaketle tek başımıza başa çıkabilelim" tavrı seziliyor. İkinci yaklaşımda ise lafa sanki daha bir umutlu başlanıyor. Önce yapılabilecek olanlar alt alta şöyle bir sıralanıyor. Sonra o uğursuz soru ortaya servis ediliyor: "Peki ama bütün bunları gerçekleştirmek için kaynak nerede?" Laf işte tam da bu noktada bitermiş gibi derin derin susuluyor. Yine aynı "yok artık canım mahcubiyeti" etrafı kaplayıveriyor. Bu [Devamı]
    Şirketler kriz dönemine nasıl bakmalı? İlk engel 'Yok artık canım mahcubiyeti'dir
    Güven Sak, Dr. 24 Şubat 2009
    Dünya tarihinin en derin ve en geniş kapsamlı iktisadi krizinin içindeyiz. Kriz dalga dalga bizim kıyılarımıza doğru geliyor. Vurguya dikkat: Daha gelmedi, geliyor. Böyle bir ortamda ne yapmak gerekir? Özellikle şirketler açısından bakıldığında nasıl davranmakta fayda vardır? Bu konuda, ortalıkta çok miktarda görüş var. Yenilikçi olmanın öneminden başlanıyor, krizin getirdiği fırsatları zamanında tanımlamaya doğru gidiliyor. Ama görünen şu: İleriye doğru bir hamle yapmak, dünden farklı davranmak öne çıkıyor. Bize pek öyle gelmiyor. Şu anda içinde bulunduğumuz süreçte, bir şey yapmak değil, yapmamak ön plana çıkıyor. Evet, evet, gelin büyük bir açıklıkla ifade edelim: Günü bir maraza çıkarmadan geçirmenin önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Zaman, hamle zamanı değil, hasarsız günü geçirme [Devamı]
    Krize karşı yeni bir öneri (2)
    Fatih Özatay, Dr. 23 Şubat 2009
    Kimsenin kimseye güvenmediği bu ortamda doğal olarak kredi muslukları tıkanıyor. Oysa ekonomimizin küçülme hızını düşürmek ve bir an önce toparlanmayı sağlamak üzere kredi musluklarından tekrar su akıtmaya başlamamız gerekiyor. Bankaların risk algılamasını azaltacak (şirketlere duydukları güvensizliği azaltacak) bir mekanizma gerekiyor ki kredi açmakta daha az nazlansınlar. Banka ve şirket arasına üçüncü bir kurum girerse bu açıdan bir umut ortaya çıkıyor. Garanti sistemi 20 Ekim 2008 tarihli yazımdan başlayarak daha sonra sık sık değindiğim önerim lira cinsinden kredi kanalının çalışmasını sağlayabilir görünüyordu. Bütçeden ayrılacak bir kaynakla (milli gelirin yüzde 0.8'ini geçmiyordu) kurulacak fon, bankaların açacağı kredilerin bir kısmına kefil olacaktı. Bu fona kredi garan [Devamı]
    Merkez'in faiz indirimi bankalara katkı yapar
    Hasan Ersel, Dr. 23 Şubat 2009
    Merkez Bankası, faiz indirim kararlarıyla bankaları yönlendirmiyor ancak bankaların mali durumlarının bozulmamasına katkı yapmış oluyor. Bunun ne ölçüde kamu kesiminin borçlanma maliyetlerini aşağıya çekeceği ise bankaların durumuna bağlı.   Merkez Bankası kendisinin belirlediği ve bankalarla yaptığı işlemlere uyguladığı faizleri, beklenenin ötesinde, 150 baz puan indirdi. Para Politikası Kurulu'nun (PPK) yaptığı açıklamada bu karar aşağıdaki gerekçelere dayandırılıyor. PPK'nın kararındaki ifadeleri değiştirmeden, sadece numaralayarak aktarıyorum: 1) Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. 2) Uluslararası kredi piyasalarındaki ve küresel ekonomideki sorunlar devam etmektedir. Bu çerçevede iktisadi faaliyetteki toparlanmanı [Devamı]
    Krize karşı yeni bir öneri
    Fatih Özatay, Dr. 22 Şubat 2009
    Hem iç hem de dış kredi musluklarından neredeyse 'tıssss' sesi geliyor. Kredi musluklarından su akmadıkça ekonomimiz önemli ölçüde küçülecek. Bunu önlemek için neler yapılabileceğini defalarca tartıştım bu köşede. Kredi garanti fonu üzerinden kredi sisteminin çalıştırılması bu önerilerim arasında ilk sırada yer alıyordu. [Devamı]
    Balkanlar'dan bu kez ne kokusu yükseliyor
    Güven Sak, Dr. 21 Şubat 2009
    Rebecca West, 1930'larda, Balkanlar üzerine yazarken "imparatorluk cesetlerinin kokusu"nun dayanılmaz olduğunu söylüyordu. (Yazarımız tam tamına şöyle diyordu: "I hate the corpses of empires, they stink as nothing else.") O vakitler Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu daha yenilerde sona ermişti. Balkanlar karmakarışıktı. Bu günlerde yine karmakarışık. Balkanlar'dan yine yoğun bir koku yükseliyor. Bu kez yine biten bir dönemin kokusu havayı sarmış gibi duruyor Balkanlar'da. Havadaki koku aynı West'in söylediği gibi dayanılmaz. Balkanlar'da bu günlerde iktisadi kriz havası var. Bu iktisadi kriz ile birlikte küresel kriz ilk kez bizim gibi ülkelere özgü farklı bir yüzle ortaya çıkıyor. Türkiye'de oturup dikkatle Balkanlar'da ne olduğunu takip etmemiz gere [Devamı]
    Kamu harcamalarını artırmak bütçe dengesini kollamak ile çelişir mi
    Hasan Ersel, Dr. 20 Şubat 2009
    Keynes, ekonomide toplam talebin düşmesi nedeniyle daralma söz konusu olduğunda kamu harcamalarını artırarak (ve/veya net vergileri düşürerek) bu durumdan çıkılabileceğini söylemişti. Bugünlerde, başta ABD olmak üzere pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke geçen seneden bu yana bu sorunla karşı karşıya kaldığını ve önlem alınmazsa çok ciddi toplumsal ve iktisadi sonuçlar doğuracağını kabul etmiş durumda. Bu nedenle de Keynes'in bu görüşüne uygun önlemler alıyorlar. Türkiye bu açıdan, -şimdilik- bir istisna oluşturuyor. Ülke içinde oldukça yaygın olan görüş, dünyanın kalanındakine benziyor. Türkiye'yi, diğer ülkelerden ayıran temel nokta ise hükümetin bu görüşe katılmaması. Hükümet, daralma tehlikesinin söylendiği kadar vahim olmadığı kanısında ya da o izlenimi vermeye çalışıyo [Devamı]