Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Vergi indirimi ve şeytanın avukatlığı
    Fatih Özatay, Dr. 19 Mart 2009
    Uzun bir süredir kriz nedeniyle zor durumda kalan sektörleri rahatlatmak için bazı önlemler ısrarla talep ediliyordu. Ayrıca hükümetin de bu tür önlemler üzerinde çalışacağı yazılıyor çiziliyordu. Şimdi bazı ürünler için vergi indirimi geldi ve Bursa'dan yola çıkan otomobil taşıyan TIR sayısındaki artış, bayilerde sıra bekleyen insanlar falan, daha neler neler haberleri basını kapladı. [Devamı]
    Yoksa bu kriz sona mı eriyor, anacım
    Güven Sak, Dr. 19 Mart 2009
    Yok canım. Nereden çıkardınız? Ona daha çok var. Hükümetimizin en sonunda doğru yolu bulmuş olması yetmez. Daha atılacak bir sürü adım, alınması gecikmiş bir dizi tedbir var. Vergi indirimleri sonrası otomotiv talebine bakıp "Yoksa bu kriz sona mı eriyor, anacım" demek mümkün değildir. Bu, bir saman alevidir ama içerdiği müjdeli bir mesaj da vardır. Keçiboynuzunu kemirmeye razıysanız, müjdeli haberi size iletelim efendim. Bu hafta otomobil ve beyaz eşyada Özel Tüketim Vergisi oranları üç aylığına düşürüldü. Hafta başından beri herkes otomobil satışlarını takip ediyor. Bayiler memnun, telefonları yeniden çalmaya başlamış. İlk kez siftah yapmaya başlamışlar. Geçen akşam bir televizyon kanalında haber şöyleydi: "İlk gün 600 araba satıldı." Bu, belli bir marka ürünle ilgiliydi sanırı [Devamı]
    Hükümetimiz sonunda doğru yoldadır
    Güven Sak, Dr. 17 Mart 2009
    Sonunda sıkıntı çeken sektörlerde bir dizi adımın atılacağına dair haberler ortalığı kapladı. Esasen ayrıntılı bir resmi açıklama yapılmadığı için ne olup bittiği tam olarak belli değil. Ancak paketten sızanlara bakılırsa, inkâr dönemi sona ermiş gibi görünüyor. Hükümetimiz artık doğru yolda olduğu izlenimini veriyor. Doğru yola nihayet çıkmış olmak, hedefe erişmek anlamına gelmez. Kriz hâlâ ortadadır ve onların, bunların, şunların değil bal gibi Türkiye'nin krizidir. Olan ve de hepimizi sevindiren şudur: "Mışıl mışıl uyuyan güzel" nihayet uyanmıştır. Bu aşamada sevinilmesi gereken budur. Kriz, Türkiye'de hayatı somut bir biçimde etkilemeye başladığı 2008 yılı eylül ayından beri, ilk kez, doğrudan, hükümetimizin dikkatini çekmiştir. Krizin etkisini göstermeye başladığı yedinci [Devamı]
    Düşük faiz-yüksek kur: İşte cari fazla, oh ne âlâ
    Fatih Özatay, Dr. 16 Mart 2009
    Ortada küresel kriz yokken, bu köşede ele alınan temel konuların başında yapısal ekonomik sorunlarımızın üzerine nasıl gidilebileceği geliyordu. Bu sorunlar üzerinde düşünen bir grup çalışma arkadaşıyla birlikte yapılan çalışmalardan ve tartışmalardan ortaya çıkan sonuçlar, (elbette benim anladığım şekliyle) bu köşeye sık sık taşınıyordu.  Yapısal ekonomik sorunları çözmeyi amaçlayan yeni bir reform dalgasının gerekliliği açıktı. Bunları kısaca 'mikro reformlar' ya da 'ikincil nesil reformlar' olarak adlandırmıştık. Sonradan çoğu kişi 'mikro reform' kervanına katıldı, iyi de oldu. [Devamı]
    Kamu açığı denetiminde gösterilen titizlik bugün de sürdürülmeli
    Hasan Ersel, Dr. 16 Mart 2009
    Krizle baş edebilmek için tasarruf, döviz ve kamu açığından kaynaklanan kısıtların varlığını kabul etmeliyiz. Kamu açığının denetim altında olması, tasarruf ve döviz kısıtlarının gevşemesine katkı yapabilir. 1960'ların sonlarında iktisat derslerinde gelişmekte olan bir ülkenin kalkınma hızını belirlemede en önemli iki kavramın "tasarruf" ve "döviz" kısıtları olduğu üzerinde durulurdu. 1980'lerde "açık ekonomiye" geçtik. Bu dönemde bir üçüncü kısıt bizim daha çok ilgimizi çekmeye başladı. O da "mali kısıt", yani kamu dengesiydi. Özellikle sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesinden sonra (1990'lar), sanki ilk iki kısıt sanki yokmuş gibi düşünme alışkanlığı hakim oldu. Madem ki sermaye hareketleri serbestti o halde yatırım yapacaklar gerekli fiyatı ödemeye razı olduklarında dünya mali p [Devamı]
    Dördüncü ekonomik pakette niyet iyi ama...
    Fatih Özatay, Dr. 15 Mart 2009
    Cuma günü 'dördüncü ekonomik paket' açıklandı. Dördüncü olduğuna göre, bundan önce açıklanmış üç tane daha olmalı. 'Mış' diyerek haksızlık etmeyeyim; üçüncüyü hatırlıyorum çünkü. Öte yandan ortada tarafımca yapılmış büyük bir haksızlık da yok. İlk iki paket, neyse onlar, gündemde yer almadılar, bende de iz bırakmamışlar. Üçüncüsü ise ilgili ilgisiz her türlü kararın içinde olduğu bir 'torba' yasaydı. [Devamı]
    Sanayi üretiminde düşüş
    Hasan Ersel, Dr. 13 Mart 2009
    Ocak 2009'da sanayi üretiminin 1 yıl öncenin aynı ayına göre yüzde 21,3 düşüş göstermesi dikkatleri, -belki de fazlasıyla- üzerine topladı. Kuşkusuz bu rakamın bir anlamı var: Geçen senenin aynı ayına göre üretimde ciddi düşme olduğunu gösteriyor. Ancak ekonomide son dönemde ne olup bittiğini anlamak için bu rakam ne kadar yararlı? Geçmişin güzel günleri anılarda sadece soluk izler bırakmış durumda. Herkes bu günlerin farklı olduğunu biliyor. Sanayiciler son birkaç ayda neler olduğuna bakıp eğilim saptamaya çalışıyor. Sanayide çalışan işçiler de. Onların bekleyişlerini ve dolayısıyla kararlarını etkileyecek olan geçen seneye oranla bugün nerede olduğumuz değil, şu günlerde neler olup bittiği. TÜİK'in verilerine göre sanayi üretimi 2009 Ocak ayında 1 ay önceye oranla sadece yüzd [Devamı]
    Önlemlerin bütçeye getireceği yük
    Fatih Özatay, Dr. 12 Mart 2009
    Mevcut dış koşullar 2009 boyunca sürerse ve önlemleri içeren yeni bir program açıklanmazsa 2009'da ekonomimizin küçülme hızının yüzde 6,58,5 aralığında gerçekleşebileceğini belirtmiştim son yazımda. Başka senaryolar da vardı: Küçülme hızının ne olacağı, ihracatımız, küresel risk alma iştahı, ekonomimize vatandaşlarımızın duyduğu güven ve bankalarımızın açtıkları kredi tutarına bağlıydı. [Devamı]
    Bu, sadece bir ekonomik kriz değildir
    Güven Sak, Dr. 12 Mart 2009
    İçinde bulunduğumuz bu küresel afetin yalnızca son otuz yıldır alıştığımız anlamıyla bir ekonomik kriz olmadığının farkında mısınız? Sayın Başbakanımız dahil yöneticilerimiz hâlâ farkında olmayabilirler ama bakınız Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Hüseyin Obama farkında. Gelin bakın nasıl farkında ve biz neyi ıskalıyoruz? Başkan Obama 6 Mart'ta Columbus, Ohio'daydı. "Toparlanma Paketi" çerçevesinde, Columbus Polis Akademisi'nin mezuniyet törenindeydi. Başkan, halkına, Toparlanma Paketi çerçevesinde nasıl Adalet Bakanlığı emrine 2 milyar dolarlık bir fon verildiğini ve bundan böyle sokaklarda nasıl daha çok polis olacağını, nasıl daha fazla savcı istihdam edileceğini anlatıyordu. Başkan, halkına moral verip, kendilerine ve ülkelerine güvenmelerini istiyordu. Ama o zate [Devamı]
    İki ay sonra rakamlara bakarak göreceğinizi ben şimdi yaşıyorum
    Güven Sak, Dr. 10 Mart 2009
    Geçenlerde bir işadamı dostumuz üst düzey bürokratlara ilinde şirketlerin karşı karşıya olduğu problemleri izah ederken en sonunda dayanamadı ve "Sizin iki ay sonra rakamlara bakarak göreceğinizi, ben şimdi yaşıyorum" dedi. Esasen öyle olmuyor mu? Bakın şimdilerde 2008 yılı bilançoları açıklanıyor. Neyi öğreniyoruz? 2008 yılı aralık ayında şirketin durumunun nasıl olduğunu. Şimdi ise 2009 yılının mart ayının başındayız. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2008 yılı için verileri yine benzer bir gecikmeyle açıklıyor. Sonuçta, memlekette ne olup bittiği rakamlara iki ay sonra yansıyor. Bilançolar açıklanıyor, kriz belirginleşiyor. Açıklanan bilançolar yeni bir malumat taşımıyor. Aylar öncesinden belli olanı yalnızca teyit ediyor. Bir de Türkiye'nin ne kadar çok bir acil durum değerl [Devamı]